bugün

ahmet, gözlerinde sarı çapakları, elinde taşıdığı kapsız kitap ve defterleriyle okulun sokağına girdi. ilk derse, beş dakika geç girmesinin sakıncası yoktu. ama matematik sınavının sonuçları açıklanacağı için adımlarını hızlandırdı. okulun kapısına geldiğinde onu bir sürpriz bekliyordu. müdür yardımcısı, pazartesi sabahı istiklal marşı'nı kaçıran öğrencilere, vücut diliyle çanakkale geçilmez diyerek kapıda dikiliyordu. elli civarında öğrencinin arasından, okula girmenin alternatif yoluna doğru yöneldi. bu yolda yalnız değildi. üç arkadaşıyla beraber arka bahçedeki tel örgülerden atlayarak okula sızmayı başardı.

ilk dersin on dakikası geride kalmak üzereydi. koridora girince koşmaya başladı. kapıyı çalıp içeri girmesiyle, matematik öğretmeni ile gözgöze geldi. birşey söylemeden gülerek ettiği tebessümü, bir iceberge çarparak titanic oldu. montunu asmak için askılıklara yöneldi. çöp kutusu ile kapının dibindeki sıranın önünde, tam montunu asacakken volkan'ın hışmına uğradı:
-hop birader!
-ne oluyor lan!
-git kardeşim arkaya as!
-ne olacak ya! iki tane mont asılı işte! ben da asarım buraya.
-olmaz! git arka askılar bomboş.
-ya kardeşim rahatsız oluyorsan, biraz sıraları kenara çekersin olur biter!
-nereye çekiyon lan! nereye çekiyon! ali sami yen mi lan burası? küçücük sınıf!

volkan'ın bu son dediği bana çok dokunmuştu. küçücük sınıf ha! aşk olsun volkan! şimdi de küçücük sınıf olduk! iyi mi? bilerek yere kalemini düşürüp, sen sıranın altında osur. sonra git. kışın derste duvara yaslanarak, kızların montlarını kokla. sonra da gel bana küçük diye çemkir! vay be volkan! helal olsun valla!

ahmet, volkan'la uğraşmayıp, montunu sıranın altına koymaya karar vererek yerine yöneldi. ahmet'le uğraşma sırası volkan'dan sonra, ikinci sırada oturan aylin ve hülya'daydı. aylin:
-tebrikler ahmet! matematikten 5 aldın.

ahmet, bunun gerçekleşemeyeceğini biliyordu. aylin'in, kendince yaptığı esprinin nereye varacağını bildiği için onu hiç sallamadı. arkasından da hülya, aylin'i tamamlayarak kahkaha attı:
-evet ahmet. matematikten 5 aldın. ama sıfırdan 5!

ahmet matematikten sıfır almıştı. daha doğrusu 05. aslında sınavda ahmet boş kağıt vermişti. o 5 puanı da öğretmeni kendisi yazmıştı. çünkü boş kağıt vermek disiplin suçudur. öğrenci, disiplin cezası alır. yanlış anlamayın. matematik öğretmeni, ahmet'i kurtarmak için bu işi yapmadı. zaten ahmet gibi boş kağıt veren sınıfta yirmiden fazla öğrenci vardı. diğer sınıflardakilerle bu sayı elliyi geçerdi. bu kadar çok öğrencinin, aynı nedenden disiplin cezası alması birilerinin dikkatini çeker, matematik öğretmeninin başı ağrırdı.

ahmet sırasına oturdu. omuzlarında büyük bir yük hissetti. kafasını sağ eline yasladı. sabah sabah uykusuzluk... başarısız bir sınav sonucu... psikopat arkadaşlar... derken daha fazla dayanamadı. sıranın üzerinde üst üste koyduğu kollarına yatarak uykuya daldı.
geleceğin tıp fakultesi adayıdır.
ilkokul bir, iki ve üçüncü sınıflarda gerçekleşen sonra kendini unutturan eylem.
liseye gelindiğinde 100'lük sisteme dönüşen olaydır.
12 puana kadar düştüm ama hiç 5 almadım. nasip.
adını yazıp çıkmakla 100 üzerinden 5 almaktır. kötüdür.
halbuki liseye kadar alınan tüm 5'ler takdir belgesine layıktır.