bugün

"ben dizi izlemiyorum yaağğ"
"ben televizyon izlemiyorum yağğğ"

ile başlayan cümleler, sanki her dakika kitap okuyup her dakika belgesel izliyor adamlar!
her dakka oyun oynuyor her dakk film indiriyor olabilir, televizyonda adam akıllı bir şey bulamamaktandır.

ha bunun reklamını yapıyorsa ağzı büzüşesicedir.
nat geo'da bilimin ta kendisi başlayacak birazdan.
o kadar meşguldür ki kuantum fiziğinden başını kaldırıp farklı şeylere zaman bulamaz.. sanırsın ki dünya onun sayesinde dönüyor..
(bkz: akasya durağı) atmayalım da yiyelim mi ? iyi olanları bizde izliyoruz elbet.
bazı türk yapımları o boku hak ederler afedersin. yine de bütün dizileri, programları genelleyenlere kılımdır.
marjinal olmak adına yapıyorsa ayıp ediyordur.

ama cidden ben yerli dizi izlemiyorum ve televizyon izlemiyorum. dizimag, diziport'dan "24, oz, scrubs, two and a half man" falan takılıyorum. belgesel izleyip caz dinlediğim zamanlar da olmuyor değil. *
(bkz: #13718999)
dinle sevgili' gibi anlaşılması zor mesajlar içeren, muhteşem yüzyıl' gibi türk yapımı olduğu halde acayip bir türkçe dublaj barındıran eserler çıkarmış türk dizi sektörüne ağır hakarettir, üzüldüm. şimdi üç bölüm tırtlar vadisi izlesem kendime gelemem.
Her genelleme gibi saçma olan önerme.

Türk dizileri izlemiyorum.
The big bang teory yerine akasya durağı mı izleyelim?
yada gossip girl gibi gençlik dizileri yerine arka sıradakiler mi izleyelim?
24 varken yada csı ny varken gidip her bölümde aynı konuların olduğu saçma polisiyeler mi izleyelim?

yapsınlar avrupa yakası yada bahzat ç. gibi dizi oturup izleyelim. amaç marjinal olma değil bence. tabii böyle görünmek için izliyorum havası yaratmayanlarda yok değil, onları da unutmamak lazım.
çok saçma lağım çukuruna hiç bok atılır mı?
ilkokuldayken sırf arkadaşlarım "marjinal" diye kemal sunalı seviyorum demezdim. filmlerini izlediğimi gizlerdim. ne salakmışım. öldüğünde o kadar çok üzüldüm ki. hem öldüğü için hem de onu sevdiğimi gizlediğim için. herkes duysun şimdi. kemal sunal'ı çok seviyorum.
bizimkiler
yedi numara
süper baba
yedi tepe istanbul
sıdıka
kaygısızlar
tatlı hayat
avrupa yakası

bunların tadında bir dizi vardı da biz mi izlemedik? radikal bir suçlamadır, ayrıca yürek burkucu.

behzat ç.'yi ayrı tutarak,

şimdiki diziler; ya çakma, ya alıntı, ya da orijinal görünümlü ama hep aynı ağlarla birbirine bağlanmış konulardan oluşan-

* yengeye yavşamalı diziler(aşkı memnu-öyle bir geçer zaman ki)
* tecavüz üstüne kurgulanmış diziler(fatma gül'ün suçu ne- iffet)
*fakir ama yürekli liseliler üzerine kurgulanmış diziler(arka sıradakiler- pis yedili)
*bir yazarın kitabından uyarlanmış diziler(yaprak dökümü-dudaktan kalbe)

ve daha niceleri...

şöyle doğal, hayatın içinden, insanı mutlu edecek, gerçek hayatta da gerçekleşebilecek tesadüflerin olduğu, salt iyinin ya da salt kötünün bulunmadığı dizileri tercih etme ve bunları bir arada göremeyince dizileri terk etme özgürlüğüme laf ettirmem usta.
türk televizyonu dizi çöplüğüne dönmüş tutulan-tutulmayan diziler için milyarlarca masraf, bunun yerine bir fon oluşturup bu kadar emeği ve parayı sinema için harcasalar daha kaliteli olur düşüncesindeyim.
bok atmak ayıp olur ama sanırım bir hayli de avrupa ile farkın olduğunu kabul etmek gerekir.