bugün

ankara'daki fethullah'ın dersaneler zincirinden sadece bir tanesi. matematikteki "işlem" konusunda hani soldan sağa yukarıdan aşağı yan yana yıldız, kare, üçgen, harfler falan olur ya.. bunda da a,l,l,a,h falan olurdu. şimdi aralardaki virgülleri kaldırıp bir daha bakın ne yazıyor? gördünüz değil mi? bir yaratıcının olduğu nasıl da belli. ha yine de eğitim açısından ankara'daki en iyi 3 dersaneden birisi olduğunu söyleyebilirim. içlerine "tam olarak" girilmeden sınav odaklı bilgileri sömürülünce gayet yararlı oluyor. onun dışında detay bilgi isteyen olursa maklube zirvesinde anlatacağım.

"şşşt genç, at bakalım topu bi' paslaşalım nıhahahah (hocalarında -abilerinde- "şakirt yap" butonu var. diyim size ben) [the faculty gibin. uzaylılar temas ettikleri insanları kendilerinden yapıyorlar ya.]
her hafta sonu terasında mangal yapan ve uzağında olmamıza rağmen kokusunu bizim dershanenin sınıfarına kadar yayan dershane.
radyolarda "dersaneee diyinceee maltepeeee der-sa-neleriiiii " şeklinde insanın ağzına dolanan reklam müziği olan dersane.

ankara'da sakarya bölgesinde iki yeri vardır. birisi rakı balık tarzı bir restoranın üst katlarıdır. diğeri ise bütün binaya yayılmıştır. ikisi arasındaki fark rakı balık şubesi diye düşünürsek bu şubeye daha çok umutsuz vakalar kayıt ediliyor. buradada çalışkan sınıflar mevcut ama çoğu cemaat içinden olmayan öğrenciler ve başarı oranı sanırım düşük. (benim gözlemlerimdir)

diğer yerde ise sıkı disiplinli yoğun çalışmalar söz konusudur. sınıflar haremlik selamlık olur. erkek sınıfı, kız sınıfı olarak. hatta mithatpaşa caddesinde koca binada sadece kız sınıfları vardı.

bütün şubelerinde böyle ayrım olduğu sınıflar var. ama dışarıdan bakınca diğer şubeler acayip disiplinli görülsede rakı balık şubesinde bu görülmemektedir.

(bkz: maltepe dersanesi rakı balık şubesi)
billboard reklamlarında "sende kazan" diyerek beni benden almış dersanedir. bu kadar reklam yapacam derken işi bok etmek olabilir. ulan sen bu çocukları nasıl hazırlayacaksın daha kendin bağlaç olan de, da ile hal eki olan -de, -da yı ayıramıyorsun.

(bkz: bağlaç de ile hal eki de yi ayıramamak)
geçen sömestrda memleketimde paşa paşa tatil yaparken, arkadaşlarım; ''biz kpss kursuna yazıldık, seni de kaydettik.'' dediler. beş buçuk yıl hiçbir şey yapmadan okumuşum zaten, kursa gitmek falan çok karizmatik geldi. eyvallah dedim. döndüm ankara'ya, baktım maltepe dersaneleri'ne yazılmışız. haberim de yok, cemaat dersanesiymiş. bende de ders çalışma azminden çok sanki lise son öğrencisiyim, yeni insanlar tanıyacağım falan diye seviniyorum.

gittik ilk gün. sınıfın halinden anladım. babam duysa vurur beni diye biraz tırstım. sonra buna da eyvallah dedim. kitap falan verdiler beleş. ulan yaşasın kitap da almıcaz diye sevindim. her şey çok güzeldi. dersler de sabah 11'de. ben zaten ikinci öğretim öğrencisiyim, akşam 6 daki derse geç kalıyorum sürekli. hal böyle olunca gitmedim.ortam da yoktu zaten.

asıl mesele, bana cevapları vermediler lan! çok kırıldım. deneme sınavlarından sonra listelere bakıyorum, millet çakmış her şeyden full, benim adım en son sıralarda. adım 'a' ile başlıyor. alışık değilim listelerde adımı altta görmeye. ulan deneme sınavının sorularını da çalıyordu demekki bu ibneler. yoksa insan acır, der ki ''garip lan bu, bir bok yapamıyor. buna da soruları verelim. yok abi. onları da vermediler.

merak edenlere, kpss'den kendimce çok iyi bir puan aldım. ama tabi bu orospu çocukları soruları çaldığından bir sike yaramadı. eğitim bilimleriyle alakam yok allahtan. olanlara da burdan sabırlar diliyorum.