bugün

her mahalle macinda nazi cekilmek zorunda olunan, kendisinin ders calisma saatlerine ve eve gitme saatlerine gore mac saatlerinin belirlendigi cocuktur. nedendir bilmem akla uygun bi aciklamasi olmamasina ragmen her mahallede sadece bi cocukta top bulunur. ancak bu cocugun topu patladigi zaman baska birisi top alir. mahallenin yeni krali olur. neticede bu arkadas da her turlu hakki kendinde bulup takimlari kendisi duzenlemeye, pas vermeyeni bidahaki oyuna almamakla tehdit etmeye felan baslar. millet icten ice kinlenir ama ses etmemek gerek.nede olsa futbol maclari tek sosyallestigimiz yerler...
az biraz salaksa üçüncü devre oyuna sokulmak için ikna edilebilir...

edit: tankut sen mi eksiledin lan? olm sen de hakkat saftın be -ahaha-
çocukluğu şımarıklıkla geçen ve ilerleyen yaşlarda bazı psikolojik sorunlar yaşayan çocuklardır bunlar.
oyuna kafasına göre adam sokan ve çıkaran çocuktur.
top benim oynatmıyorum seni repliğinin sahibi.
kuralları koyan çocuktur.
küçük yaşlarda top benim, güç bende istediğimi oynatırım diyerekten kendini bir bok zanetmeye başlar çoğu. bir de her ne kadar çaktırmamaya çalışsa da topuna bişey olmasın diye tedirgindir sürekli.
(bkz: mulkiyet)
(bkz: tahakkum)
içinden topa birşey olursa sıçtım var ya düşüncesini geçiren. bu nedenlede maçın bir an önce bitmesini isteyen çocuktur kendileri.
oynattıttıttırrrmıyorum diyen çocuktur.artisin tekidir.
sürekli olarak diğer çocuklara topa yavaş vurmasını talimat veren çocuktur.
kaleci durmayan ve özellikle forvet oynayan çoçuktur. hele bir de futbol oynamayı bilmiyorsa yenilgi kaçınılmazdır. yenilgi sonrası intikam alınmak isteniyorsa maç sonuna doğru topunun patlatılarak evine gönderilmesi makbuldür kanimca. zengin babanın şeker çocuğuna tekrardan top alınacaktır endişe edilmemelidir.
çoğu zaman annesi tarafından maç bitmeden eve çağırılan velettir.

+ selim hadi bakiyim eve
- ya anne maç yapıyoz
+ yürü gebertirim valla. sırılsıklam olmuşsun bir de
x selim topu bırak biz oynayalım
- olmaz oğlum yarın yaparız yine maç
ileride, elinde kristal viski bardağı ve havana puroları ile şömine başında pis kahkahalar atabilme ihtimali yüksek olan çocuktur.

bizim mahallede de hep benim topumla oynardık hahaha!
hayatın kendisidir.
(bkz: mahallede ilk bilgisayari alan cocuk)
- ben eve gidiyorum, verin topumu!
+ lan tamam, çık kaleden, defansta oyna.
.....
- ben eve gidiyorum, verin topumu!
+ lan tamam, geç orta sahaya.
.....
- ben eve gidiyorum, verin topumu!
+ lan tamam, geç forvete! ımına koduum!
- efendim?
+ yok bişe!
.....
- ben eve gidiyorum, verin topumu!
+ lan tamam, sen kullan penaltıyı..

aha böyle bi çocuktur bu. adamı verem eder.
annesinin çağırması ile maçın bitiş düdüğü öttürülmüş olur.
her zaman ayrı bir havası olan sübyan. eve çağrıldığında topu bir hışımla çektiğinden kulakları çok çınlar.
(bkz: bakkalın oğlu)
benimdir o çocuk ama hiçte öyle zalimlik yapamamışımdır o cocuk olmama rağmen.
mahallenin her zaman için en küçüğü ve en sonradan geleni olduğum için * topun sahibi çocuk olarak tek lüksüm oyuna dahil edimemdi.o topu bir kere bile bana pas atmayacak abilerime verip kaleye geçmek ve her şutu sanki dünyanın en önemli maçında en önemli kalecisimiş gibi kurtarmaya çalışmak için sadece bunun için topun sahibi çocuktum ve bu kadar eleştirilmeyi hazmedemiyorum sözlük.
yetenekliyse diyecek yok biraz nazı çekilir ama kazmaysa şayet hiç çekilmeyecek çocuktur.
topu patlayınca kadro dışı kalan çocuktur.**
bu unvana sadece bir gun sahip olabildim. o gunun sonunda da patlattik topu. bi gunluk de olsa krallik krallikti.
tip top etabında kendisi aktif rol alır. hatta tip top yaptırmaz, ''önce adamı ben seçcem olm'' der. aklınca en iyi oyuncuyu almıştır. unuttuğu birşey vardır ki; çocukken en iyi görünen oyuncular hep bencil çocuklardır.

bu sayede bizim salak, hımbıl, şişko top sahibi; kendi başına sahada dönüp dolanır. ''pas versene lan'' der.

haliyle iyi oynayan çocuk pas vermez. sonunda şişko dayanamaz ve topunu alıp eve gider.

bu türkiye' nin her yerinde böyledir ...