bugün

Birgün gazetesinde yayınlanan liberal kişilik adlı dosyada metin çulhaoğlu'nun yazı dosyası için yazdığı metnin ana başlığı. öz olarak liberalizmin ve liberallerin tutumlarına yönelik bir eleştiri yazısını içermektedir ve ironik bir takım tespitler bulunmakta. yazının tamamı şöyle:

" 1. Liberalizm ve devrimci demokrasi, burjuva devrimler döneminin ürünü olan iki tarihsel kategoridir. Burjuva devrimlerin tarihsel görevlerini tamamlamalarıyla birlikte, bunlardan devrimci demokrasi burjuva ideolojisi ve sosyalist ideoloji tarafından soğurulmuş, liberalizm ise sermaye sınıfının özgül ideolojisi olarak tekleşmiştir.

2. Bir dinamik olarak devrimci demokrasi daha sonra metropol kapitalizmin dışındaki coğrafyalarda hayat bulmuştur. Ancak, özelliklelerin son döneminde başlayıp günümüze doğru yoğunlaşan neoliberal saldırı, devrimci demokrasiyi bu coğrafyalarda da ayrıştırıp liberalizm ve sosyalizm olmak üzere iki alana göndermiştir.

3. Gerek genel olarak liberal ideolojinin gerekse tekil liberal kişiliğin özü şudur: Hoşgörü ve anlayışla bakılması gereken alanları belirli sınırlar içinde tanımladıktan sonra, bu sınırların dışındaki her alana yönelik hoşgörüsüzlük ve karşıtlığı besleyecek bir ideolojik çerçevenin oluşturulması...

4. Dolayısıyla, liberalin hoşgörülülüğü, çok daha geniş olan hoşgörüsüzlükler alanını kamufle etmesinin bir aracıdır.

5. Liberal, demokrasinin, hakların ve özgürlüklerin temelinde serbest teşebbüsün ve piyasanın yattığını düşünür. Serbest teşebbüse ve piyasa mekanizmalarına dokunmayan her tür konuma, tutuma ve siyasal yönelime hoşgörülüdür ve anlayışlıdır. Piyasaya ve serbest teşebbüse yönelik kısıtlama ve müdahaleler ise liberalin aslında çok geniş olan hoşgörüsüzlük alanına girer.

6. Liberal, bu nedenle, üretim araçlarının kamusal mülkiyetine dayanan, merkezi planlamalı bir sosyalizmi ya büsbütün olanaksız ya da özgürlüklere temelden karşı sayar. Burjuva liberal ile devrimci demokrasideki ayrışma sonucu liberalizme eklemlenen sol liberal bu konuda aslında büyük ölçüde aynı yerdedir. ilkindeki "olanaksızlık" anlayışı, ikincisinde "reel sosyalizm eleştirisi" kılığına bürünür.

7. Liberalin en belirgin özelliklerinden biri tarihe bakışında ortaya çıkar. Liberalin anakronik denebilecek bir tarih anlayışı vardır. Tarihsel süreç ve oluşumları kendi dönemlerinin koşullarına göre değerlendirmek yerine, bu süreç ve oluşumlara yaşadığı güncel anın mutlaklaştırılmış kavramlarıyla bakar. Bu nedenle, örneğin Spartaküs olayına insan hakları, tarihteki köylü ayaklanmalarına "katılımcı demokrasi", 1789 Fransız Devrimi'ne kadar olan döneme "demokrasi karşıtı Jakoben diktatörlük", Osmanlı dönemine "mozaikçilik", ulusal soruna ise "kimlikçilik" gibi kavramlarla bakar.

8. "Liberal" kavramının ilericilik ve radikallik çağrışımı yapması yalnızca ve yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'ne özgü bir durumdur. Bu ülke dışında dünyanın hemen her yerinde liberallik aslında muhafazakârlığa ve var olanın temelde korunmasına yatar.

9. Türkiye'de burjuvazinin gelişimi, liberal ideoloji üretme bakımından olağanüstü kısır kalmıştır. Ülkede son dönemin liberal ideologları da büyük ölçüde soldan devşirilmiştir.

10. Türkiye';deki liberal kişiliğin psiko-patolojik durumu da burada belirginleşmiştir. Liberal, bugününü, kendi geçmişine söverek temellendirmeye çalışır. Galatasaraylı veya Fenerbahçeli bir futbolcu nasıl diğer takıma gol attığında "gerçek Galatasaraylı" veya "gerçek Fenerbahçeli" sayılıyorsa, liberal de aklınca sosyalizme "gol attığında" gerçek liberal sayılacağını düşünür."

dizinin diğer kişilerle olan kalan kısmı için: http://www.birgun.net/sun...mp;month=11&year=2009
(bkz: metin çulhaoğlu)