bugün

her dizinin fanlari mevcut olabilir... herkese gore cok guzel bir film ya da dizi olabilir...

ama kardesim ben bu lost fanatizmini anlayamiyorum...
bir ucak dusuyor, insanlar bir adada mahsur kaliyor... klasikmis gibi geliyor... cok izlemedigim icin boyle dusunuyor olabilirim ama sokakta, nette, evde, carsida her genc bunu konusyor, geceleri sabahlara kadar, bazen de gunlerce uyumadan bolumlerini izliyorlar arka arkaya... hatta izlemis olsalar bile tekrar izliyorlar...
da vincinin sifresi gibi bir sifre mi mevcut bu dizide? ya da eski bir filmde oldugu gibi hipnoz yapabilen bir program mi bilinmez...

lost der baska bir sey demezler... hayatin anlami varsa orda bana da soyleyin ve yormayin beni bilmem kac bolumu izlemeyeyim..
lost ne olaki bilmiyorum diyerekden anlamadığım önerme..

hayatın anlamı;
onsuz yaşanmaz
iki harf bir hece..
a ve ..?
kendisini kaptıracak yeni bir akım arayan insanın kullanacağı kelimedir. zira herhangi bir diziyi ya da filmi izleyerek hayatın anlamını bulunulacağını sanmıyorum. ancak şöyle de bir gerçek var ki hiçbir film ya da dizi lost'un kurgusu ve senaryosuyla boy ölçüşebilecek nitelikte değildir.
lost izliyorum hayatın anlamını arıyorum olsa daha bi şık duracak başlık. zira lostta bile henüz bişeyi bulamadılar.. bekliyoruz..
(bkz: lost dizisinden aşırı etkilenen insan) *
(bkz: lostum lostum)
"demek o kadar anlamsız hayatın var" tepkisini bekleyen tespit.
Birşeyin değerini kavramak için kaybetmek gerek... Lost tüm insanlara bunu belletiyor... Akledenler için çok ciddi ibetlerin bulunduğu bir dizi... Bu nedenle lost izliyorum hayatın anlamını buluyorum sözü cuk die oturmuştur...
(bkz: lost izleyenlerin doğuştan loser olması)
prison break ,heroes falan lost un yaninda 7 yasinda bir coguk yazmis gibi kalir.ama henuz hayatin anlamini bulcak bir sey yoktur cunku dizide dogru duzgun aciga cikan birsey yoktur.
tam olarak hayatın anlamı değil de kaybedişle değer bilme bilinci, mücadele etme- hemen pes etmeme, merak, insan duygusal bir varlık, sinerji kanıtı, insan ilişkileri, gizem, her koşulda ne olursa olsun yaşamaya mecbursun gibi gibi ifadelerle anlatabilinecek güzel, bağlayıcı, sevilen dizi.
(bkz: höst)

hayatının hiçbir aşamasında richard bach'tan martı jonathan livingston, shirley maclaine'den kamino, forrest carter'dan küçük ağaç'ın eğitimi gibi kitapları okumayıp, hayatının orta evrelerinde popülerist ev dizileri arasında rast geldiği bir dizi iki hayata dair gizem döktürüyor diye, tüm dünya tarihinde envai çeşit daha okkalı eseri göremediğinden lost'a kapağı atmış kolaycı genç tayfanın taktiğidir. ki zaten bu kitapları okusa, hayata dair paylaşacakları lost'dan sonra şekillenmez.

bireysel not: lost'un ilk sezonunu da izledim ve bana jonathan livingston veya küçük ağaç'ın çeroki dedesiyle yaşadıklarının onda birini veremedi. bu kitapları okumayanlar da "sen ne anlarsın" gibi 8 yaşındaki sümüklü velet serzenişiyle gelmesin, kitapçı öte tarafta çünkü...