bugün

an itibarıyla tv8 dedir.
şu an dünyada dolaşımda olan 550 milyon ateşli silah var.yani her 12 kişiden biri silahlı. şimdi sorulması gereken soru şu. :geriye kalan 11 ini nasıl silahlandıracağız. repliğiyle hatırlanan nicolas cage filmidir.
an itibariyle yine tv8 dedir. akşam da bu varmış. şu başlangıçtaki mermi sahnesi çok iyi olan film.
nicholas cage' in canlandırdığı Yuri Orlov karakteri gerçek hayattan esinlenmiştir. SOn günlerde yaşanan olaylar sonrasında basından kendisinin gerçek kimliğinin Viktor Bout * olduğu ve yakalandığı Tayland tarafından ABD' ye teslim edileceğini öğrenilmiştir.

Rusya ne pahasına olursa olsun Viktor Bout' u ABD' ye teslim eidlmeden anavatana * getirmek istediğini açıklamıştır.
kanlı elmas; filmiyle paralellik kursamda bütünüyle iki filmin birebir aynı olduğunu söylemek güç.savaş tanrısı kendi olabilmeyi başarabilmiş filmlerden.andrew niccol son dönemlerin önemli yönetmenlerinden.gattaca gibi bir film yazıp, yönetmiş.truman show gibi bir filmin senaryosunu yazmış.kendine özgü bir sinema diline sahip olabilmiş, özgün bir senarist-yönetmen.film bir kurşunun hikayesiyle başlıyor.o kurşun bir afrikalı çocuğunun beynine saplanarak hikayesini sonlandırıyor.işte onun hikayesinin bittiği yerde de adamımız yuri orlov'un hikayesi başlıyor.adamımız silah kaçakçısı.filmimiz bu hikaye üzerine temelleniyor.yuri orlov filmin kahramanı mı yoksa anti kahraman mı izlerken siz karar vereceksiniz.niccol onu sevimli bir karaktermiş gibi yansıtsa da aslında inceden inceye dalga geçiyor sonucuna vardım filmin sonunda.tek derdi kendi parasını kazanmak, ben yapmasam da nasıl olsa birileri bu işi yapacak.o zaman ben yapayım mantığında olan bir adamı her ne olursa olsun sevmek pek mümkün görünmüyor.film kahvelerde bile geyik muhabbetine konu olan silah, silah kaçakcılığı mevzusunu yalın, akılda kalıcı ve içinde ironi barındıran; ama asla gerçeklikten taviz vermeyen bir biçimde anlatıyor.kesinlikle etkileniyor kızıyor, küfür ediyor, bağırıp. çağırıyor.sonra da burger king;den hamburger ve cips alıp hayatınıza kaldığınız yerden devam ediyorsunuz.siz hayatınıza kaldığınız yerden devam ederken, dünyanın bir yerlerinde özellikle; "dünya'nın gözyaşı" olan afrika'da çocuklar ölmeye devam ediyor.afrika'da "nefes" almak bir lüks çünkü çocuklara. film, çarpıcı cümle konusunda ise müthiş. özellikle filmin başında yuri şöyle sesleniyor: "dünya üzerinde yaklaşık 550 milyon adet silah var. yani dünyada her 12 kişiye bir silah düşüyor. mesele şu: öteki 11 kişiyi nasıl silahlandırırız?ya da 14 yaşında birinin attığı kurşun, 40 yaşında birinin attığı kurşun kadar etkilidir.şu da var ki andrew niccol çok iyi senaryo yazarı; ama çok iyi yönetmen değil.çok iyi yönetmenin elinde çok daha iyi film olabilirdi.
mükemmel bir açılış sahnesine sahip olan filmdir.
--spoiler--
dünya üzerinde dolaşımda olan 550 milyon ateşli silah bulunmakta. bu, her on iki kişiden biri için ateşli silah demek. tek soru: diğer 11 kişiyi nasıl silahlandırırız?

nicholas cage aromalıdır.
--spoiler--
ayrıca merak eden var ise girişte çalan şarkı buffalo springfield - for what it's worth.

sonlarda sevdiği kadını kaybederken çalan şarkı ise jeff buckley - hallelujah.
çok kral replikleri olan filmdir.

http://www.imdb.com/title/tt0399295/quotes
tokat etkisinde bir filmdir.
nicolas cage in devleştiği sürükleyici bir filmdir.önemle tavsiye edilir...
mükemmel replikleri olan film.
dünyada en çok sevdiğim film.
evet, belki yüz kere izledim, vaktim olsa bir o kadar daha izlerim.

verdiği mesaj mükemmel, oyunculuk mükemmel, dialoglar mükemmel, film mükemmel.

ama en sevdiğim filmin isminin "savaş tanrısı" olduğunu insanlara söylemeye utanıyorum arkadaş.

"savaş tanrısı" ne lan? üçüncü sınıf aksiyon filmi gibi. insanın aklına öyle geliyo ki über bi adam var çok iyi savaşıyo herkesi öldürüyo hiç ölmüyo falan.
(bkz: warlord)
(bkz: consequences and loss)

Filmin kendisi gibi soundtrackleri ile de beni benden alan film, yukarıdakilerin yanında truth adlı şarkı da ayrı bir melankolidir. Filmin müzikleri ile gerçekten bütünleştiği nadir filmlerdendir. Bir diğeri için road to perdition derim heralde.
uçak sahnesinde geçen "la vie en rose" şarkısının cover'ını kimin söylediğini çok merak ettiğim güzel, izlenesi film.
--spoiler--
hayatta sadece iki trajedi vardır:
birisi istediklerine sahip olamamak;
ikincisi de sahip olmaktır
--spoiler--

cümlelerinin geçtiği aşmış film.

ha bir de şu var:

--spoiler--
kardeşinin kendi sattığı kurşundan dolayı ölmesinden sonra bile pimi çekilmiş el bombasının pimini yerine koyan ve o el bombasını satılamamaktan kurtaran kişi bir silah satıcısının acımasız ruh halini çok güzel ortaya koymuştur.
--spoiler--
http://www.facebook.com/v...523374362911&comments
yapacağım mesleği seçmemi sağlayan film. babama durumu anlattığımda, okulunu oku öyle yaparsın dedi. ve şu günlerde üniversite tercihimi yaparak hayalime bir adım daha yaklaşmış bulunuyorum. *
geçen yerel kanallardan birinde yayınlanıyordu. kanal d de gece iki üç gibi yayın akışına herhangi bir program bulamayınca bu filmi koyuyor arada. nedeni zannımca reklamının az yapılmasından kaynaklanıyor. kesinlikle izlediğim iyi filmlerden biri ve değeri de anlatılan konuların, kişilerin, kurumların tehlike olmaktan çıktığı zaman anlaşılacak gibi. gerçi biraz zor ya...
ayrıca kahramanımız yuri orlov da replikleriyle filme baştan sona renk katmıştır, öyle ki bu adamın film içinde kendi kendine konuşurken söylediği bir cümleyi al facebook ta paylaş, sırıtmaz.
--spoiler--
"en büyük soykırımların her iki taraf da kendine özgürlük savaşçısı dediği zaman gerçekleştiğine tanık oldum."
--spoiler--
az evvel yayınlanan çok güzel bir film. dünyanın en büyük silah tüccarı ülkelerinin aynı zamanda dünya barış örgütünün "veto" hakkı olan ülkeleri olmalarına değinmesi...gerçi bu çok basit bir iddia olsa bile, gene o iddiayı "dillendirmesi"...çok önemli bir mesajdır. bu, benim hem hakim hem de tanık olmam gibi bir durumdur, ve dünya platformunda tamamen gerçektir.

bu gerçeğe parmak basma cesaretini gösteren herkes, her film, cesurdur, bu film de bundan dolayı çok güzel bir filmdir.
bir yazarın göbek adıdır.*
suç filmi sevenler için oldukça iyi bir film.

--spoiler--
şu anda dünyada dolaşan 550 milyon ateşli silah var.. bu da her 12 kişiden birinin silahlı olduğunu gösterir.. şimdi sorulması gereken: geri kalan 11 kişiyi nasıl silahlandırabiliriz..
--spoiler--
silah kaçakçılığı ile ilgili yapılmış en iyi film.
--spoiler--
bir afgan militanın yuri orlov 'un sattığı bir makineli tüfekle ateş ettiği ağır çekim, yani tüfeğin geri tepmelerinin takip edilebildiği sahneye tüfeğin her geri tepme anıyla birlikte fonda bir yazar kasa sesinin eşlik etmesi filmin zirve noktası anlarından biridir.
--spoiler--
kanaatimce hak ettigi ilgiyi görememis filmdir. yasadigimiz dünya'nin ne boktan hale geldigini tokat gibi yüzümüze vurur. öyle distopik falan da degildir. sen bu entry'yi okurken, olanlari ve icinde bulundugumuz oyunu gözler önüne serer. hepimiz sadece birer piyondan ibaretiz, baska bir sey degil. isin aci tarafi, yapabilecek bir sey de yok! her seyi kabullenip, olanlari seyredecegiz.
"Dünyanın en büyük silah kaçakçısı Mr. President'dır"

Diyerek izlediğim en iyi filmler arasında top 5'e girmiştir.
an itibariyle tv8 den izlenilebileck müthiş filmdir.
(bkz: andrew niccol)