bugün

25 yaşında bir insanın yaptığını 19-20 yaşında bir insan da yapar, yeter ki o güne kadar gerekli bilgiyi ve pratiği yapmış olsun.
Tabi biz o güne kadar inklap tarihinden fonksiyonlara kadar alakasız şeyler ezberlemeye çalıştığımız için sayılı ömrümüzü 4-5 yıl daha kısaltıyoruz.
sen üniversite oku, yüksek lisans yap, master, doktora yap emrinde çalışacağın kişi ilkokul veya orta okul mezunu olsun.
kesinlikle katılıyorum, ne o öyle tıp fakültesi, hukuk fakültesi, fen-edebiyat fakültesi, inşaat, güzel sanatlar filan ne gerek var ya boş işler bunlar...doktor, avukat, hakim, mühendis, öğretmen kime lazım ? ne işe yarar ? liseden sonrası gereksiz.
hatta bakkaldan kazık yemeyecek kadar matematik
adını yazacak kadar da türkçe öğrendiğin gün siktir et okuma.
zaman kaybı...
elli bin lira sermaye ile kur bir şirket, okuyan lavukları yanında ayda üç bin liraya köle gibi çalıştır, çok mu caz etti kov ibneyi memlekette adam mı yok ver iş ilanını al yenisini. bak dalgana.
benim de tam tersi. üniversiteye girdiğim gün hayatım tamamen değişti. ondan öncesini silebilsem keşke.
18 yaşında ölüp kurtulsaydık keşke.
Bu tamamen cahil cühela avuntusu.

Aynı geyiği bana geçen gün kuaförüm yaptı fön çekerken. Halbuki kuaförün sessizsini severim. Arkadaşımla muhabbete üşeniyorum bu ara, adam kalkmış bana üniversite bokluyor, tesisatçı arkadaşının girdiği ihalelerden bahsediyor.

Sözün özü, laf olsun diye girilmeyen bir üniversitenin ağırlığı her daim vardır. Ara eleman da her daim lazımdır. Orası bambaşka bir konu. Ama bu ikisi kıyaslanabilir şeyler değildir. Eğitim, öğrenim değerlidir. Bunun değeri paranın ötesindedir. Para kazanma beceridir, bu da üniversitede öğretilmez. Birbirine karıştırmayalım.
görsel
Cahil işveren olmak var,birde okumuş laftan anlayan işveren olmak var.

Bir firma seçerken hep patronun kökenine bakarım. Üniversite mezunu mu değil mi diye. Aradaki fark iş yaparken ortaya çıkıyor birisinde seninle aynı dili konuşan kişi, diğerinde laftan anlamayan hesap kitap bilmeyen cahil adam.