bugün

hiçbir bünyenin hiçbir zaman unutamayacağı gündür. öncesinde, yaşanan binlerce heyecan dolu anlar, ihtiraslar, aşklar, mutluluklar, hayal kırıklıkları...

işte bu son gün, hepsinin de son bulacağı sanılır. öyle olmaz ama. sınıfınızdaki menopoz neslihan'ı bile yıllar sonra özleyeceğinizi bilemezsiniz tabi.
her ders, osbir çeken murat'ı. ön sıralara gidip, oralarda osurup geldikten sonra, mal mal yüzlere bakan serkan'ı, her ders en arka sırada uyuyan yılmaz'ı, derste kurbağayı ameliyat eden yaşar hoca'yı özleyeceğinizi de bilemezsiniz tabi.

tüm bu özlemleri bilemediğiniz için de mezuniyet töreni olduğu gün, üç yıllık platonik aşkınız özlem'in yanına sokulup da aşkınızı itiraf edemezsiniz. o gelir. o söyler. siz ise sadece dinlersiniz. ve, o aptalca karşılığı verirsiniz:
"ben de."

kaçar gider ellerinizin arasından her şey. fotoğraflardan ibaret olur o gece. bir de sol kaşınızdaki üç dikiş yarasının izi. hani, mezuniyet balosunda içkiyi çok kaçırıp da tuvalette düşüp kaşınızı yarmıştınız ya o iz. *
(bkz: lisenin son gunu)
herkesin ağlak gözlerle vedalaştığı, arkadaşların birbirlerine kendilerini hatırlatacak hediyeler verdiği gündür. unutulmaz o günler nasıl unutulsun ki...
her şeyin sonu olsa da hayatın başlangıcıdır.
(bkz: ozgurluk)
(bkz: son kez bos sinifta atraksiyon)
(bkz: gomlek imzalama)
(bkz: eglence)
(bkz: su savasi)
(bkz: hasta hasta oss ye girmek)
genellikle gençlerin ertesi gün büyümüş olduklarını sandıkları gündür.
değerinin çok sonradan anlaşılacağı bilindiği için doya doya yaşanılmış, eğlenilmiş gün. *
güncel Önemli Başlıklar