bugün

istisnai bir durum olmadığı müddetçe okul kütüphanesinin yanında olan salondur. aslında orası eskiden kütüphanedir; konferans salonu gibi bir ihtiyaç tezahür ettiğinde kütüphane, takdire şayan(!) bir işçilikle ikiye bölünür.

gelelim konferans salonumuzdaki materyallere:
-800 kişilik okul için 200 sandalye ayrılmıştır. ki bu sandalyeler bir mermer gibi soğuk ve serttir, öğrenci konferans salonundan ya hasta, ya da iki büklüm çıkar.
-ses sistemi: en fazla 10 watt'a çıkabilen hoparlörleriyle, cızırtılı ve nedense her konferans salonuna ihtiyaç olduğu vakit bozulan mikrofonuyla harikalar yaratır. arada sırada istiklal marşı çalarken hoparlörlerin birini gözüme kestiriyorum, bildiğin patlayacak gibi bir görüntü sergiliyor lan.
-bir projeksiyon makinesi: her daim kabloları tozludur, markası ve cinsi alındığı dönemin en uyduruk projeksiyon makinesidir. açılırken klasik mavi ekranı görür öğrenci kişisi. beceriksiz sorumlu öğretmen yüzünden en az 5 dakika kadar bu mavi ekran gitmez, ekranın üzerinde 'no signal' yazar.
-laptop: laptoptur. çünkü idare oraya masaüstü bilgisayar almayı gereksiz görür. belki haklıdır, ancak öğretmenlerin getirdiği laptoplardaki masaüstündeki bilimum memur styla tiksindirici ikonu, dosyayı vb şeyleri görünce kusasım geliyor: 'öğretmen arkadaşlarla güzel bir gün' adlı bir fotoğraf albümünü karşımda görmek beni pasif agresif kişilik bozukluğuna sürüklüyor.
-atatürk resmi ve türk bayrağı: buna pek bir şey demek istemiyorum zira devletin dayatmasıdır ancak nasıl bir ideolojik kaygısı olan özgüvensiz bir devletiz, anlamak güç.
-sahne: evet, sona bıraktım. zira sahne içlerinden en içler acısı olanı. çünkü orası bir sahne değil, sadece bir basamak. bildiğin ahşap, dublex evlerde sıkça rastlanan hafif geniş bir basamak. bunun ceremesini önemli günlerdeki gösterileri sergileyen gençler fazlasıyla çeker. bazısı bildiğin sahnenin dışından idare ediyor lan. şaka gibi.

oysaki biz liselilerin devletten beklediği salon bu şekilde değildir. henüz kendi eksiklerini kapatamayan büyüklerimiz, biz liselilerin bu ülkeyi kalkındırmasını bekliyorlarsa, çok beklerler...
liselerin dağılma saati geçmedi mi?
"bir konferans olsa da ders kaynasa" tadında salonun soğukluğuna bakmadan içten içe gitmek istediğimiz yer.