bugün
- imamoğlu zaten zengin niye çalsın ki11
- tayyip erdoğanın emrini bekliyoruz22
- imamoğlu çalmamıştır diyebiliyor musunuz21
- ihbar eden chp'li yargılanan chp'li suçlu ak p li20
- savcılarımız ihbarları dikkate almasın mı11
- imamoğlu soruşturması10
- anın görüntüsü13
- güvenilmez yazarlar17
- başörtülü bacılarımıza saldırıyorlar13
- sahura kalkan kemalist10
- inançtan bağımsız ahlak olur mu18
- mega proje olarak para kuleleri27
- 22 mart 2025 üniversitelilere operasyon11
- bağlı olduğunuz temel felsefe akımı18
- ekrem imamoğlu42
- borsa istanbul16
- sahurdayız uludağ sözlük22
- sözlük yazarlarının asla pişman olmayacağı şeyler16
- kadir mısıroğlu12
- gecenin şarkısı11
- teğmenler vs ümit özdağ vs imamoğlu13
- borsa istanbuldan bir günde zengin olmak10
- devletin bekaasi imamoğlu dur9
- güvenilir yazarlar16
- muhtemelen canabar joseph shomolo kuschca flörtü14
- simsiyah dışkı çıkarmak13
- chp'nin kapatılması10
- sözlüğün mizah seviyesinin yerlerde olması9
- sudenaz0714
- erdoğan'ın oyu artık yüzde 40 bile değil14
- v a m p i r o v9
- korkudan çelişkiye düşen troll8
- akpliyim soruları alayım11
- tayland a gitmek10
- devletimizin yanındayız20
- imamoğlu'na kreş açma soruşturması13
- sözlükte fakir varsa bana mesaj atabilir mi24
- claudia s cloud11
- ak partililerin ilginç savunması13
- herkesin abaza olduğu gerçeği11
- aykolik'i üzen karşısında beni bulur16
- insan kaç kez aşık olabilir sorunsalı18
- atatürk'ü sevmeyenlerin oy verdiği partiler11
- sözlük yazarlarının milkshakeleri10
- 128 milyar dolara inan 560 milyar liraya inanma16
- küs olan yazarları öpüştürüp barıştırmak15
- 1 panama balboasının 38tl olması11
- ismail saymaz10
- sözlüğümüze yeni yeni aktrollerin gelmesi11
- ebusuud efendi9
Comte de Lautréamont
Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir bıçak aldım, dudaklarımın birleştiği yerlerde etimde yaralar açtım. Amacıma ulaştığımı sandım bir an. Kendi elimle yara açtığım bu ağıza baktım aynada! Bir yanılgıydı! iki yaradan akan kan, gerçekten başkalarının gülüşü olup olmadığını anlamama engel oluyordu aslında. Ama, bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben, gülüşüm yoktu benim. Çirkin suratlı, gözleri karanlık gözevlerine gömülmüş insanlar gördüm; kayanın sertliğini, dökme çeliğin katılığını, köpekbalığının kan dökücülüğünü, gençliğin küstahlığını, canilerin mantıksız öfkesini, ikiyüzlülerin ihanetlerini, en olağanüstü oyuncuları, rahiplerin kişilik gücünü ve dışardan bakınca en içe kapalı, dünyaların ve göklerin en soğuk yaratıklarını aşıp geride bırakmışlardı; ahlakçılar bitkin düşmüştü, yüreklerindekini görmeye, tanrının amansız öfkesini başlarına yağdırmaya çalışırken. Hepsini bir arada gördüm; kimi zaman, belki de bir cehennem cini tarafından kışkırtılmış, dondurucu bir sessizlikte gözlerine hem yakıcı hem kinli bir pişmanlık acısı sıvanmış durumda, annesine daha şimdiden başkaldıran bir çocuk benzeri en sıkı yumruklarını havaya kaldırdıklarını, bağırlarının gizlediği o alabildiğine adaletsiz ve dehşet yüklü, tutkulu ve düşman düşüncelerini ortaya çıkarma yürekliliğini gösteremediklerini ve bağışlayıcı tanrıyı merhametten kederlendirdiklerini gördüm; kimi zaman, günün her anında, yediden yetmişe insanlara, soluk alan her şeye, kendilerine ve tanrıya karşı mantıksız ve akıl almaz lanetler yağdırırlarken, kadınları ve çocukları kötü yola düşürürlerken, vücudun edep yerlerini kirletirlerken gördüm onları. O zaman, sularını yükseltir deniz, tekneleri dipsiz derinliklerinde yutar; kasırgalar ve depremler yerle bir ederdi evleri; veba, türlü türlü hastalıklar kırıp geçirirdi ailelerini. Ama insanlar anlamaz bunları. Yeryüzündeki davranışları yüzünden utançtan kızarırken, sararırken de gördüm onları; ama pek ender. Kasırgaların kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi ikiyüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan tanrı, sana yakarıyorum: iyi bir insan göster bana!.. Lütfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü, bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: Daha azı için bile ölünebilir..
Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir bıçak aldım, dudaklarımın birleştiği yerlerde etimde yaralar açtım. Amacıma ulaştığımı sandım bir an. Kendi elimle yara açtığım bu ağıza baktım aynada! Bir yanılgıydı! iki yaradan akan kan, gerçekten başkalarının gülüşü olup olmadığını anlamama engel oluyordu aslında. Ama, bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben, gülüşüm yoktu benim. Çirkin suratlı, gözleri karanlık gözevlerine gömülmüş insanlar gördüm; kayanın sertliğini, dökme çeliğin katılığını, köpekbalığının kan dökücülüğünü, gençliğin küstahlığını, canilerin mantıksız öfkesini, ikiyüzlülerin ihanetlerini, en olağanüstü oyuncuları, rahiplerin kişilik gücünü ve dışardan bakınca en içe kapalı, dünyaların ve göklerin en soğuk yaratıklarını aşıp geride bırakmışlardı; ahlakçılar bitkin düşmüştü, yüreklerindekini görmeye, tanrının amansız öfkesini başlarına yağdırmaya çalışırken. Hepsini bir arada gördüm; kimi zaman, belki de bir cehennem cini tarafından kışkırtılmış, dondurucu bir sessizlikte gözlerine hem yakıcı hem kinli bir pişmanlık acısı sıvanmış durumda, annesine daha şimdiden başkaldıran bir çocuk benzeri en sıkı yumruklarını havaya kaldırdıklarını, bağırlarının gizlediği o alabildiğine adaletsiz ve dehşet yüklü, tutkulu ve düşman düşüncelerini ortaya çıkarma yürekliliğini gösteremediklerini ve bağışlayıcı tanrıyı merhametten kederlendirdiklerini gördüm; kimi zaman, günün her anında, yediden yetmişe insanlara, soluk alan her şeye, kendilerine ve tanrıya karşı mantıksız ve akıl almaz lanetler yağdırırlarken, kadınları ve çocukları kötü yola düşürürlerken, vücudun edep yerlerini kirletirlerken gördüm onları. O zaman, sularını yükseltir deniz, tekneleri dipsiz derinliklerinde yutar; kasırgalar ve depremler yerle bir ederdi evleri; veba, türlü türlü hastalıklar kırıp geçirirdi ailelerini. Ama insanlar anlamaz bunları. Yeryüzündeki davranışları yüzünden utançtan kızarırken, sararırken de gördüm onları; ama pek ender. Kasırgaların kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi ikiyüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan tanrı, sana yakarıyorum: iyi bir insan göster bana!.. Lütfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü, bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: Daha azı için bile ölünebilir..
comte de lautreamont'un eşsiz sürrealist eseri. maldoror'un şarkıları gibi çevirisi vardır.
"denizin bütün suyu, düşünsel bir kan lekesi yıkamaya yetmez"
"denizin bütün suyu, düşünsel bir kan lekesi yıkamaya yetmez"
seçkin bir edebiyat zevkine hitap eden, ilginç kitap. hemen gözüme çarpan bir yer:
-ama bir müddet mukayese ettikten sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini farkettim; yani gülmüyordum, gülüşüm yoktu benim
alnımın ortasında bir gözüm olduğunu farkettim
-ama bir müddet mukayese ettikten sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini farkettim; yani gülmüyordum, gülüşüm yoktu benim
alnımın ortasında bir gözüm olduğunu farkettim
"Doğmuş olmaktan daha büyük bir lütuf tanımıyorum."
comte de lautreamont eseri(gerçek adı isidore lucien ducasse'dır).(4 nisan 1846 uruguay - 24 kasım 1870 paris) fransız şair.emile zola, victor hugo gibi fransız edebiyatının ünlü isimleri için editör olarak çalışmış albert lacroix ve joseph proudhon tarafından kitabın son halinin düzeltmeleri yapıldı, 1869 yazında basıldı. lacroix şirketi, çalışmanın değerlere hakaret eden ve müstehcen doğasından dolayı davadan korktu ve asla kitabı satışa sunmadı. maldororun şarkıları, gerçeküstü figürler ve olgular içeren, tanrıya başkaldıran ve insanın daha çok hayvansı yönlerini anlatan düzyazı-şiir tarzı bir kitaptır. bu kitapla lautreamont, fransız edebiyatında sürekli bir yer edinmiş; sürrealist akımın önemli simgelerinden biri olmuştur.
yazar 24 yaşında bir otel odasında hayatına son vermiştir.
yazar 24 yaşında bir otel odasında hayatına son vermiştir.
ilk baskısı gece yayınlarından çıkmıştır ve sadece 150 adettir. daha sonra gendaş yayınlarından ve son olarak kırmızı yayın evinden baskıları çıkmıştır.
ne zaman elime alsam bu kitabı, pearl jam dinlerken buluyorum kendimi. hayat tuhaf.
245 kere okuyup okumalara doyamadığım.
"Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için."
“Tanrı, sana yakarıyorum: iyi bir insan göster bana.. Lütfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: Daha azı için bile ölünebilir.”
gece yayınlarından çıkan 500 değerli basımdan bir tanesine sahip olduğum için şanslıyım.
“Tanrı, sana yakarıyorum: iyi bir insan göster bana.. Lütfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: Daha azı için bile ölünebilir.”
gece yayınlarından çıkan 500 değerli basımdan bir tanesine sahip olduğum için şanslıyım.
içine fırlatılmış olduğu bu çağda çırpınıp duruyordu, ama boşuna; bu çağda yeri olmadığını biliyordu, ama kurtulmasının da olanağı yoktu. Korkunç bir zindan! iğrenç bir yazgı.
maldoror un şarkıları - lautréamont
maldoror un şarkıları - lautréamont
Okur seçer bir eserdir. Edebiyat dünyasında çok şeyi değiştiren dönemindeki birkaç eserden birisidir. Pek bilinmez zaten.
şimdiye dek yüzlerce hatta binlerce şiir okudum beni gerçekten çok fazla etkileyen şiirler oldu. bunu insan yazmış olamaz dediğim onlarca şiir ve şimdi bu kitap bilemiyorum ya. gerçekten söylenecek o kadar şey var ki sadece kelimeler bunu ifade etmeye yetmiyor tek kelimelik bir şeyler söylemek istiyorum ancak mükemmel az geliyor. tam bir başucu kitabı, özellikle şiir sevenler için oldukça aykırı bir kitap. kaldı ki tasvirler falan tanrısal denecek kadar muazzam. ayrıca yazarın hayvan bilgisi çok geniş bir de okyanusa yazılan şiiri ah ah. bir de hayvanların ağzından konuşması da daha da enteresan ah!
inanın yazacak o kadar şey var ki alıntı olarak bu sözlüğe dahi yetmez.
inanın yazacak o kadar şey var ki alıntı olarak bu sözlüğe dahi yetmez.
tan kızarırken sararırken de gördüm onları
ama pek ender. kasırganın kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim deniz mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi iki yüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan tanrı. sana yalvarıyorum!
iyi bir insan göster bana.
ama pek ender. kasırganın kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim deniz mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi iki yüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan tanrı. sana yalvarıyorum!
iyi bir insan göster bana.
yaşlı okyanus, özdeşliğin simgesisin sen: hep kendine eşit. özde hiç değişmezsin, ve, dalgaların bir yerde kudurmuşsa, daha uzakta, bir başka yerde, tam bir dinginlik içindedir. sokakta, birbirinin boğazını parçalayan iki buldog köpeğini seyretmek için duran, ama bir cenaze geçerken durmayan; sabahları canayakın, akşamları mendeburun teki olan; bugün gülüp yarın ağlayan insan gibi değilsin sen. selâmlıyorum seni, yaşlı okyanus!
(bkz: permanent vacation) filminde Allie bu kitaptan bir parça okur. Filmin 13. dakikasında geçer. Karanlık bir sahnedir, karanlık bir kitaptır.
güncel Önemli Başlıklar