bugün

tarihçi tarihini yaptığı döneme kendini götürebilen kişidir, gibi bir sözü var.

rankeci tarih anlayışı marc bloch ve lucien lefebvre gibi ilk kuşak annales tarihçilerine kadar dünya tarihçiliğinde hakim paradigma idi. çok basit olarak söylemek gerekirse tarihçinin görevini olguların olduğu gibi günümüze yansıtılmasıydı. bu daha çok siyasi tarihi kapsıyordu. yani great man history denen büyük adamların tarihi. annales okulu ve ingiliz marksist ekolü ile birlikte daha ziyade sosyal ve iktisadi tarih alanına kayış oldu. özellikle 1950'lerde. 1970'lerde daha çok iktisadi tarihçilik ve bizim gibi az gelişmiş olarak tabir edilen ülkelerde de milliyetçilik ile marksizmin eklemlendiği bir üçüncü dünyacılık anlayışı revaçta idi. 1980'lerle birlikte tarihçilik çok farklı alanlara yöneldi. artık kavram tarihi, kültür tarihi, zihniyetler tarihi, çevre tarihi, entelektüel tarih, oryantalizm gibi açılımlar postmodern devir ile çok uyumlu şekilde patladı. yanlış anlaşılmasın kavram tarihi 1980 öncesinde de var ya da zihniyetler tarihi de annales ile birlikte tarihçinin gündemine girmişti ama 1980 sonrası bu alanlardaki çalışmalar büyük bir ivme kazandı. işte bu ivmeye paralel olarak ranke'nin tarihçiliği tam anlamıyla yok oldu. zira benjamin'in de dediği gibi tarihçi geçmişin yansımalarını basitçe ortaya koyan kişi değil bügünün politik ihtiyaçlarına göre geçmişi yeniden inşa eden kişi haline geldi. çok yaygın bir söyleyiştir, "tarih yoktur tarihçi vardır" denir. tarihçi aslında geçmişi sürekli yeniden inşa eden kişidir. ranke'nin dediği tarzda o "geçmişteki an"ı yakalayamaz. anı yakalayamıyoruz. dolayısıyla itiraz edilemez objektif bir tarih anlayışıyla geçmişin panaromasını çıkarmak mümkün değil.
Dünya tarihi isimli eserinin girişinde “tarih öncesi” için şöyle demiş:

“Bu meseleleri tabiat ilmine ve dinî bakışa havale etmek gerekir”.
Tarihi profesyonelleştiren kişi olarak bilinen Leopold Von Ranke (1796-1886) salt belgelere dayanarak siyasi alanı kapsayan ve devleti de merkeze alan son derece ampirik, pozitivist- bir tarih metodu ortaya koymuştur. 1825'te öğretim görevlisi olarak Berlin Üniversitesi'ne * davet edilmiştir.
Ranke ile Almanya'da gelişen tarihselcilik modeli, 20. yüzyıl ortalarına kadar tarih uzmanlığına egemen olmuştur. Çok geniş bir coğrafyaya da yayılan bu yaklaşımı benimsemiş profesyonel tarihçilerin nerdeyse hepsi nesnellik ve nötr yaklaşım değerlerini esas almışlardır. ranke bir taraftan tarihte olguculuk'u başlatırken diğer taraftan o ve onun izinden gidenler romantik akımın tesiri altında da kalmışlardır. zira ranke'nin ortaya çıktığı dönemde almanya henüz siyasi birliğini tamamlamamıştır. bu sebeple bu kafiledeki tarihçiler ulus devlet kurma projeleri için tarihi biçilmiş kaftan olarak görmüşlerdir. ranke merkezi bir devleti hedefler.onun tarihselciliği aslında restorayon tarihselciliğidir. Ranke'ye göre modern dünyanın tarihi, güçlü bir monarşi ve aydın bir kamusal hizmetin himayesi altında, yurttaş özgürlüğünün ve özel mülkiyetin varolduğu ve güçlendiği Restorasyon Prusyasının siyasal ve toplumsal kurumlarının güvenirliliğini, sağlamlığını ortaya çıkarmaktır. Ranke'nin tarih kavramında devletin merkezi konumu da bundan ileri gelmektedir
Alman tarihçi.