bugün

Ağustosböceklerinin uyumadığı bir yaz akşamı, güneş henüz yeni batmışken, naif ve soluk adımlarla klasik musiki konseri icra edilecek salonun kapısından içeri girdim.

mahşeri bir kalabalıkla karşılaşmanın verdiği şaşkınlıktan ziyade, içtiğim ayranların etkisiyle , ilk önce lavaboya doğru seyirttim. Konser henüz başlamadığı için tuvalette sıra bekleyen 4 hanımın arkasında usul, edep ve erkan gereği terbiyeli bir şekilde beklemeye başladım.

Önümdeki hanımlar son derece süslü püslüydü, çilek rengi rujlar sürünmüşler, gökkuşağı renginde esvaplar giyinmişler ve yaşları 60-65 civarında olan yaşlı insanların koketliğine bürünmüşlerdi. Sırada yerimi aldığım vakit bana dönüp dik dik baktılar, doğrusu onlardan çok farklıydım. grilere bürünmüş, makyajsız ve türbanlı halimle yanlarında oldukça sade kalıyordum.

sonradan arkamdaki sırada yerine alan süslü ve yaşlı hanıma dönüp bir göz attım. Oldukça sinirli görünüyordu. O esnada tuvaletten çıkan bir bayan lavaboda ellerini yıkadı ve dışarı çıkarken ellerini silkeledi. Arkamdaki hanım, dışarı çıkan kadına doğru öfkeyle dönüp; " siz ne yapıyorsunuz kuzum, ellerinizi üstüme silkelediniz, bu ne görgüsüzlüktür, rica ederim" diye söylendi. Ellerini silkeleyen kadın bir an afallayıp durdu, sonra "özür dilerim" der gibisinden bir şeyler mırıldanıp uzaklaştı.

Ancak arkamdaki hanımın öfkesi yatışmamış ve daha da alevlenmişti. sesini bir volüm daha yükseltip, " zaten başımıza ne gelirse bu terbiyesiz ve haddini bilmez insanlar yüzünden geliyor" diyerek kızmaya devam etti. O anda öfkeli kadının bu sözlerle beni muhatap aldığını farkettim. Önümdeki hanımlar da dönmüş bana ters ters bakıyorlar, " senin burada ne işin var " demek istiyorlardı.

Öfkeyle söylenen hanım artık iyice çığrından çıkmış vaziyette düşmanca bakışlarla beni süzdü ve " biz çapulcuyuz, bize saygı gösteren yok bu memlekette " diye bağırdı.

Uğramış olduğum talihsiz vaziyete rağmen serinkanlı düşünüp, asil ve vakur tavrımı bozmadım. Tuvaletteki 4 hanıma karşı bir kişiydim, üstelik hepsi yaşlıydı ve boyları benden çok daha kısaydı. Tek bir laf etmem için hepsi gözlerini bana dikmiş tetikte bekliyorlardı, hatta bir an, konuşursam üstüme saldırabileceklerini düşündüm.

hiç istifimi bozmadan onlara en tatlı gülümseyişimi sundum, şaşırdılar ve dikkatleri dağıldı. Aile terbiyesi almış üstün vasıflı bir insan olarak bana, yaşlılara saygısızlık etmemem öğretilmişti. Kimbilir o hanımlardan biri emekli bir öğretmen bile olabilirdi.

Kalbim incinmiş ve suskun bir vaziyette tuvaletten çıktım. Odtü'de saldırıya uğrayan başörtülü hanımkızların neler hissettiğini artık biliyordum.
güncel Önemli Başlıklar