bugün

hilmi yavuz'un laiklik ve sekülarizm başlıklı yazısı için:
http://www.zaman.com.tr/w...tr/yazar.do?yazino=498667
aralarında pek bir fark göremiyorum fakat bana göre bu iki kavram da yanlıştır.
sekülerizm ancak laikliğin bir çeşidi olabilir belki bir metodu. laik( laiqe=laicus) devletlerde laikliğin uygulanışıyla ilgili bin bir çeşit metod vardır. bazı yazarların bahsettiği gibi devletin dini kurumları elinde tutmaması sekülerlik değildir. üstelik seküler ülkelere örnek olarak almanya verilmiştir ki bu tamamen yanlış bir örnektir. almanya iddia edilenin aksine aynen bizde ki gibi din adamlarını kontrol altında tutmaktadır. her yıl alman bütçesinden din kurumlarına büyük paralar aktarılır. bu şekilde din ve din adamları ve dindar insanlar kontrol altında tutulur. kimseye devletin vermek istediğinden fazlası anlatılmaz. fazlasını araştırırsanız rejim karşıtı olursunuz, dini yönetim yanlısı olursunuz.

sonuç olarak sekülerizmin sadece adı vardır. mahiyet itibariyle bir metotdur o. devletler öyle ya da böyle laik düzeni sağlarlar bu metodlarla.
bir siyaset bilimcinin cevaplaması gereken sorudur. o da benimdir.

şimdi şöyle oluyor efenim. laiklik, dini ve mezhebi sorunların yaşandığı ülkelerde bu sorunları bertaraf etmek üzere devletin, din ve vicdan hürriyeti ile tarafsız devlet ilkesini hayata geçirmek üzere bir takım politikaları hayata geçirmesidir. yani laik düzende din ve vicdan hürriyeti devlet eliyle, bir takım politikalar sayesinde sağlanır. bunlar nelerdir uzun uzadıya saymamayım. sadece bir tane örnek vermek gerekirse, hukuk kurallarının dini temellere dayanmaması verilebilir.

sekülerizm ise din ve vicdan hürriyetinin devlet faaliyetine gerek olmadan, tarihsel süreç içinde yaşam pratiklerinin bu yönde oluşmasıyla, spontaneous order şekilde, yani kendiliğinden bir şekilde sağlanması, dinin toplumsal hayattan bir zorlama olmaksızın kendiliğinden çekilmesidir. burada dikkat edilmes gereken bir husus bunun insanların dinsizleşmesi olarak algılanmaması gerektiğidir. burada insanlar isterse dindar olmaya devam etmekte ama bu kuralların egemen olması yönünde de bir talep de bulunmamaktadır.

sonuç olarak, eğer bir sistemde din ve vicdan hürriyeti kendiliğinden oluşmuşsa sekülerizmden, devletin bir takım politikalarıyla oluşmuşsa laiklikten sözedilebilir.

baştan edit: akademik bir kaygıyla girilmiş, değer yargılarından uzak durulmaya çalışılmış bir entrydir.
SORU CEVAP halinde ilerleyelim..

1) bazı ortamlarda duyarsınız, e laiklik dinle devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek değil mi? o zaman devlet neden diyanet işlerini finanse ediyor veya bir parçası haline getiriyor?

işte bunun cevabı laiklik ve sekülerizm kavramlarını tam bilmemekten geliyor. laiklik dinle devlet işlerinin birbirinden ayrılması fakat devletin himayesinde dini kurumların olmasıdır. seküler yapıda ise din adamları maaşlarını fonlarla falan karşılarlar. (bkz: fon) bu sebeple din adamlarının maaşları devlet tarafından ödenir.

2) bu durumda papazlar devletten maaş alıyor mu?/almalı mı?

çok ilginç bir durum. papazlar devletten maaş almıyorlar. bu laiklik anlayışına aykırı bir durum. imamlar devletten maaş alıyorlarsa papazların da alması gerekmektedir. fakat ülkemizde ne yazık ki bu durum böyle değildir.

3) abd de seküler/laiklik ayrımı?

bizim ülkemiz gibi abd de çeşitli saçmalıklar söz konusu örneğin ilkokullarda öğrenci andı tarzı şeylerde dini ibareler bulunuyor. bunlar da laikliğe aykırı hatta bu konularda açılmış davalar da söz konusu.

tıpkı üniter/adem-i merkeziyetçilik gibi bazı ülkeler de bu durumu kendilerine uygun olarak karma yaşıyorlar.
Seküler ülkede hıristiyan demokratlar, müslüman demokratlar gibi partiler kurulabilir, laik ülkelerde yasaktır. Seküler ülkeler laik ülkelere göre daha özgürlüğün olduğu yerlerdir. Ancak türkiye'de aralarındaki farkı insanlar pek anlayamazlar. Sekülerizm almanya'da, laiklik fransa'da görülür.
görsel

Türk halkının laiklik ile sekülerizm arasındaki farkı bilmediği gibi laiklik olarak sandığı sekülerizmde dahi vizyonsuzluğu gözlerimizi kanatıyor.
Öncelikle laiklik ve sekülerizm temel olarak “dinin devlete müdahale etmemesi” başlığında değerlendirilse de keskin farkları vardır.
Laiklik popülist bir kavramdır. Devlet bünyesinde yaşayan tüm insanları kucaklayan ve tatmin eden bir olgudur. Kısacası laiklik; dinin devleti kontrol etmesi değil, devletin ‘dinleri’ güvence altına almasıdır, temel yapısını koruyarak kontrol etmesidir. Dinleri ifadesini kullanmamdaki kasıt, laikliğin az önce değindiğim popülist yani eşitlikçi bir olgu olması. Tek bir dini unsuru değil tüm unsurları gözetmesidir. Lakin Türkiyede bu kavram tam anlamıyla gözetilmemektedir. Laik bir ülkede dini kontrol altında tutmak için, bizim ülkemizde olduğu gibi devlet kurumlarına bağlı bir diyanet işleri kurulmuştur. Yine normal şartlarda diyanet işleri bütün dinlere eşit şekilde yaklaşmak zorundadır. Örneğin bir Hıristiyan, Yahudi veya Müslümanlık içindeki mezhepler, örneğin Alevilik diyanetin olanaklarından eşit şekilde yararlanabilmelidir. Diyanet işlerinin kurulmasının gerçek amacı budur. Ne yazık ki bu da ülkemizde geçerli değildir. Başlangıçtan itibaren Diyanet işleri Başkanlığı Müslümanlığın bir tek mezhebine Sünni-Hanefi/Hanbeliliğe teslim edilmiş, devletin olanaklarını da yalnız bu mezhep kullanmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşunda okullarda öğretildiği biçimde -ayrılıkları ortadan kaldırmak için- tekkeler ve zaviyeler –kapatılmıştır. Ancak pratikte böyle olmamış, bir çok mezhep ve tarikat gizliden faaliyetine devam etmiştir. Günümüzde de bunlar özgürlüğün nimetlerinden yararlanarak su yüzüne çıkmıştır. Başlangıçtaki amaç, çok uluslu ve çok dinli olan Osmanlı toplumunu tek din ve tek ulusta toplayıp ülke içinde birliği sağlamak, bu şekilde dini kontrol altına almaktı. Ama günümüze geldiğimizde bu amacın gerçekleşmemiş olduğunu görüyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılapları ile Türkiye Cumhuriyeti anayasasına soktuğu Fransızca kökenli “laiklik” kavramı zamanla sekülerizmin çatısı altına girmiştir. Bu değişimi Durmuş Hocaoğlu “Laisizm'den Milli Sekülerizm'e” kitabında geniş kapsamlı olarak açıklıyor.
Sekülerizme gelecek olursak ise Sekülerizm dini normlardan arınmak demek. Daha çok dünyevi hayata önem vermek olarak addedilen bir kavramdır. Birey hiç bir şekilde dini hiç bir yasaktan sorumlu tutulamaz. Bu kavramdan sekülerizmi laikliğin içerisinde olan bir durum olarak görsek de tamamıyla aynı değildir. Sekülerizm devlet tabanında uygulanması bile laiklik ile arasındaki farkı gözler önüne serer. Seküler devlet anlayışında devlet dine müdehale etmez. Devlet Diyanet işlerine para aktarmaz. Sekülerlik bireysel bir kavram olarak da kullanılırken laiklik devlete özgü kavramdır. Bir kişi kendini tüm dini normlardan soyutlayıp seküler bir hayat sürebilir. Lakin bir kişi tüm dinleri güvence altına alıp eşit yaklaşamayacağı için laik olamaz.
Görselde trap arkadaşımızın bahsettiği laikliğin sekülerizm olarak adlandırsak dahi sekülerizm ile bile alakası olmayan bir davranıştır. Dini normlardan soyutlama o dinin değerlerini aşağılamayla olmaz. Zira Kur’an-ı Kerim bir kitap parçasıdır içinde yazılı olanlar Müslümanlar için kutsaldır. Avrupada seküler aktivistler kiliseleri protesto için kilisede kıyılan nikahları protesto eder bizim sekülerimiz portakal bıçaklayan dayılar gibi Kur’an yakar. Sekülerlerimiz bile vizyonsuz.
Laik fransizca kökenli. Sekülerizm ingilizce kökenlidir. Anlam farki yoktur.
Anglo sakson ülkelerde sekülerizm vardır. Fransa gibi keskin kutupların oluştuğu ülkelerde laisizm yani laiklik adı altında ifade edilir.

Laik bir sistemde devlet, dinsel kurumları her türlü aracı kullanarak denetimi altında tutmaya çalışır. Din eğitimi, devlet tekelindedir.  Fransa ve Türkiye'de mevcut olan sistem budur.

(bkz: diyanet işleri başkanlığı)

Seküler sistemde ise din ve devlet, birbirleriyle hiçbir ilişkisi olmayan kurumlardır. yani devlet, dini kurumları kendi çatısı altında toplamaz. özellikle ingiltere, iskandinav ülkelerinde olan budur.
II. Abdulhamid'in Eğitim ve Hukuk Sistemini seküleştirme isteği.
laiklik ve sekülerlik kıyaslanabilir. laisizm ile de sekülerizm kıyaslanabilir.

laiklik; devlet ve toplumda dini etkisiz kılmak. yönetimde dini referans almamak.
laisizm; laik yönetim anlayışının program halinde uygulanması.

sekülerlik; yaşamdan din ve maneviyatı soyutlamak
sekülerizm; seküler yaşam anlayaşının program haline getirilmesi.
Kedidir, kuştur diye tarif etmeye çalışmak gereksiz. Abd anayasasındaki şu (bkz: abd anayasası 2nci madde 5nci bölüm/#28564014) madde okunursa, anlaşılır.

Bir zamanlar "laikliği beğenmiyoruz, sekülerizm isterük" diyen yobazlar vardı. Ne istediklerini bilmiyorlardı ama gayet haklıydılar. Sonra neyin ne olduğunu öğrenmiş olmalılar ki sesleri kesildi.
biri türkçedir (kökeni latince olsa da) öteki ingilizcedir.