bugün

mustafa kemal atatürk ün batıdan ithal edip türk devrimlerine yerleştirmiş olduğu laiklik ilkesi ve atatürk ün uygulamaları arasında ilginç gelişmeler mevcuttur.kısaca irdeleyelim.

-Atatürk ilk önce bir askerdi.Daha sonra demokrasiye uygun olmaması sebebiyle bu kimliğinden sıyrılıp siyasi bir kişilik oldu.

-Atatürk Balıkesir de bir camide hutbe vermiştir.

-Atatürk ün girişimleri ile Diyanet işleri Başkanlığı açılmıştır.

-Atatürk ün emri ile Elmalılı Hamdi Yazır a bir tefsir yazdırılmıştır.

uygulamalarının yanısıra

- Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız.

-Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir..

-Allah'ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

-O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek, muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır.

-Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dara yani iki haneye malik bulunuyordu. Biri kendi hanesi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı

-Efendiler... camiler; ibadet ve itaatle beraber din ve dünya için neler yapmak gerektiğini düşünmek, yani meşveret için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihni, başlı başına faaliyette bulunmak elzemdir

gibi sözleride mevcuttur.bunların bir kısmı laiklik ilkesinin uygulamaya başlanmasından sonra bir kısmı ise öncedir.Atatürk ün bu uygulama ve sözlerini dikkate alacak olursak ya Atatürk laik değil,ya da Atatürk ün kurduğu cumhuriyet elden gidiyor,laiklik elden gidiyor diye ortalığı velveleye veren sözde laik özde pozitivist camia laik değil.takdir halkımızın.
- laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir.(1930)

- laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir.(1930)

- din bir vicdan meselesidir. herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. biz dine saygı gösteririz. düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz.(1926)

- bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. bir dinin doğal olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. müslümanların toplumsal hayatında, hiç kimsenin özel bir sınıf halinde mevcudiyetini muhafaza hakkı yoktur. kendilerine böyle bir hak görenler, dini emirlere uygun harekette bulunmuş olmazlar. bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. her fert dinini, din duygusunu, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. orası da mekteptir.

- laik hükümet kavramından dinsizlik manası çıkarmaya çalışan fesatçılara fırsat vermeyiniz.
Yıl 2014 olmuş hala anlaşılamamış bir üçlüdür. Atatürk'ün dine bakışını maalesef kesin olarak bilemiyoruz. Çok yönlü sözleri var. Geçmişi kurcalamak yanlış olur. Şuan bunları tartışmak bizi zarara uğratır. Maalesef her şeyin aşırısının zarar olduğu gibi Atatürkçülüğün ve Laikçiliğin aşırıcılığını da bugüne kadar çekmiş bir milletiz. CHP'nin değişime hala ayak uyduramaması onu bu karanlığa doğru sürüklemeye devam ediyor.
Mustafa Kemal, kurulacak devletin şeklini belirlemek için her kesiminden temsilcilerle görüşürken; sıra, mollalara, şeyhlere ve din büyüğü geçinen kişilere gelir.
Bunlara haber gönderip, kendileriyle bu konuyu görüşeceğini, ancak toplantıya katılacak herkesin Bakara suresini 288‘inci ayetine kadar okumalarını rica eder.
Toplantı günü kürsüye çıkar ve sorar:
“Arkadaşlar, buraya gelmeden önce hepinizden Bakara suresini 288’e kadar okumanızı rica etmiştim. Kimler okudu Bakara’yı 288’e kadar?”
Salondaki bütün eller havaya kalkar.
Bunun üzerine Mustafa Kemal sözlerine devam eder:
“Beyler... işte, kuracağımız devletin neden din temeline dayanamayacağının açıklaması budur: Hepinizin 288’e kadar okuduğunuzu ifade ettiğiniz Bakara suresi... Sadece 286 ayettir.”
güncel Önemli Başlıklar