bugün

Bulurlar seni reticent bulurlar.
insanda anlıkta olsa aşırı bi özgüvene sahip olmanıza sebebiyet verir.
eğer laf koyduğunu ortamda çok samimi olduğunuz bir arkadaşınız varsa hemen oracıkta horon tepmek istersiniz.
o kadar hafifletir ki kuş gibi olursunuz.
yetenek ister.
tanıdıklardan biri, yazdığı romanın müsveddelerini neyzen tevfik'e göstererek fikrini sorar. neyzen beğenmediğini ifade edince,

adam: iyi ama, der. siz hiç roman yazmadınız ki!

neyzen tevfik şu cevabı verir: ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım. ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım.
--
sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. bir gün eşi sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir
kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış.

sokrates, gayet sakin: "bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.
--
ingiliz devlet adamı winston churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, churchill'e kızgın kızgın şöyle seslenir:

- "eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım."
churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır: "hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim.
--
irlandalı yazar george bernard shaw ile i̇ngiliz devlet adamı winston churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş. bernard shaw, bir oyununun ilk gecesine, churchill'i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:

- "size iki kişilik davetiye gönderiyorum. bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. tabii dostunuz varsa."

churchill, hemen cevap göndermiş: "maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. ikinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa."

gibi sizi küçük düşürmeye çalışan cümlelerin altından başarıyla kalkıp ayna tutmaktır.
bir nevi hazır cevaplılık.
laf koyacağınız kişi bir bayan ise biraz zorlanabilirsiniz.
biraz ölüçülü olmalısınız neticede ama erkekeğe laf koymada fütursuz olmanızda problem yok gelişine koyabilirsiniz.

aslında çoğu insan düşünmeden yazar ya da konuşur. öyle bi cümle yazarsınız ki karşıda nasıl bir reaksiyon yaratır bilinmez ama konuyla alakası olmayan bir cümle yazar.
şöyle ki;

+istanbuldaki imari düzen pek bi az be usta.(şuan ki konu istanbulun imari düzeni ve zeki insanda ilk reaksiyon, nüfusla ilgili olur ve gap ı anlatır, istihdam eksikliği ve göçe bağlar)
-ben hiç istanbula gitmedim ki aga?

haydaa konu nerden oraya geldi ki şimdi. nasıl geldiği bilinmez ama laf koymak için götünü açmış bekleyen biri var şuan karşında.
salak değilsen, az biraz da hazır cevap isen problem yok.
ver gaz aygaz hocam...
(bkz: laf sokmak)
(bkz: ayar vermek)
en güzel örneklerinden birine ntv nin 'neden' adlı programında rast gelinen şey.

efendim cumhuriyet gazetesinin elemanlarından mustafa balbay ı bilenler bilir, bu kişicik konuşurken konuştuğu kişilerin isminden veya soyisminden yola çıkarak laf koymaya çalışır hep. pek de başarılı olamaz bu konuda. işte bu kişicik 'neden' programında konuşurken 'zaman gazetesi' genel yayın koordinatörü ekrem dumanlı yı eleştirmek amacıyla lafa başlar;

Mustafa balbay: ülkemizde rejim tehlikesi var efendim. görüyorsunuz neler yapıyorlar. bıdı bıdı bıdı........ ekrem in geçen pazartesi köşesini okudum. böyle soyismine yakışır şeyler yazmış, puslu dumanlı filan.
(stüdyodakiler biraz tebessüm eder, ekrem dumanlı soğukkanlılığını korur vaziyettedir)
ekrem dumanlı: ya kimse alınmasın ama, mustafa bal gibi bay ıyorsun.
(stüdyo kopar)
kinayeli konuşmak.
karşı tarafı afallatacak bir laf söylemek, bozmak, yerin dibine geçirmek.
güncel Önemli Başlıklar