bugün

her şey politik olduğunda, artık hiçbir şey politik değildir ve politika sözcüğünün anlamı kalmaz. her şey cinsel olduğunda artık hiçbir şey cinsel değildir ve cinsellik tüm anlamını yitirir. her şey estetik olduğunda artık güzel ya da çirkin olan bir şey kalmaz ve sanat da yok olur.

(bkz: jean baudrillard)
new york central park ta jogging yapanlar fazla sağlık kazanmak suretiyle ölüme meydan okuyan saftirik amerikalıları düşündürüyor... amerika j.baudrillard

nevada çölünde giderken otoban kenarındaki makinalara 1 dolar atarak buz gibi kola içilmesi gerçek üstü bir dünya hissi uyandırıyor... amerika j.baudrillard.

aşırı fenomenler dünyasına dönüşmüş olmak kötülüğü yok etmiş gibi görünüyor. peki o halde kötülük nereye gitti? hiçbir yere yahut her yere... kötülüğün şaffaflığı j.buadrillard
birinci basımı 1995 yılında yapılan ayrıntı yayınları'ndan çıkan eser.
jean baudrillard'ın benim gözümde en karışık ve en net kitabı. öyle çetrefilli işte.
fransızca'dan ışık ergüden çevirmiştir. gayet de güzel bir çeviri olmuştur.

gelelim kitaba:

aşırı fenomenler üzerine bir deneme kitabı bu kitabın da yan adı aynı zamanda.
baudrillard denince akla ilk simülasyon kavramı gelir ki bu eser de bu paralellikte ilerliyor.
genel olarak türlerin karışması, gerçekliğin yitirilmesi, gerçekliğin anlaşılmaması, her şeyin bir savaşın bile simülasyon olması, belirsizliğin baş aktör olması gibi postmodernizme yakın konular işlenmekte kitapta.

mutlaka okunmalı. biraz alıntı yapalım bakalım eserden:

"asıl terör, şiddet ya da kaza terörü değil, belirsizlik ve caydırma terörüdür. vaktiyle bir soygun simülasyonu yapmış olan bir grup, gerçek silahlı soygun yapandan daha ağır bir cezaya çarptırılmıştı: gerçeklik ilkesinin ihlali gerçek saldırıdan daha ciddi bir saldırıdır."

"her şey politik olduğundan artık hiçbir şey politik değildir ve politika sözcüğünün anlamı kalmaz."

"hiç düşünmeden etkilenmiş olmayı çok severiz. bu zehirlenme veba kadar zararlıdır, ancak hiçbir ahlaki toplumbilim, hiçbir felsefi akıl bunu altedemeyecektir."
jean baudrillard, kitabında insani değerleri giderek kaybettiğimizi, 1960'ların cinsel devriminin cinsel özgürlüğe değil travestiliğin hükümranlığına, kadın-erkek kategorilerinin birbirine karışmasına neden olduğunu söyler. sanatta devrim ile iyi-kötü gibi estetik düzeye dair kategorilerin terk edilerek kötünün de kötüsü türünden trans-estetik kopyaların hayatlarımızı doldurduğunu, her şeyin makineleştiğini, politikanın sonuna yol açan politik devrimin eski politik biçimlerin simülasyonu olan trans-politikanın egemenliğini kurduğunu savunur.

yazar kitabında kötülüğün şeffaflığı kavramını şu şekilde açıklar: bazı sınırların ötesinde, neden-sonuç ilişkisi kalmadı. sistem tümüyle durgunluk içinde deviniyor. insan haklarının yayılması ve liberalleşme bir tür kendiliğinden terörizmi doğurdu. kişi artık kendi kendisiyle çatışmaktadır. iletişim yüzünden bu toplumun kendisine karşı alerjisi artıyor. kendi genetik, biyolojik ve sibernetik varlığı karşısındaki şeffaflık yüzünden beden, kendi gölgesinden bile alerji kapıyor. yadsınan tüm ötekilik hayaleti kendi kendini yıkan bir süreç olarak diriliyor. işte bu kötülüğün şeffaflığıdır.

kitabın en etkileyici bölümlerinden biri kökten egzotizm başlığı altında incelenen fotoğraf konusudur. baudrillard, fotoğrafın yaban ve ilkel olan her şeyle, en temel egzotizmle, nesnenin yani ötekinin egzotizmiyle yakınlığının, yolculuğun kökenine yakınlığından geldiğini ileri sürer. yazara göre fotoğraf çekme isteği şu saptamadan kaynaklanır: bütünsel bir perspektif içinde anlam açısından bakılan dünya oldukça hayal kırıcıdır. ayrıntıda ve aniden yakalanarak görüldüğünde ise kusursuz bir apaçıklık içindedir.
baudrillard'ın kitabı hakkında kendi sözlerine kulak verelim:
''ben kötülük-ki ikili birime dayanan biner sistemde başka bir ad vermek mümkün değil-
prensibinden yanayım, sadece hayıflandığım, kötülüğün belirsizliğidir.
kötülük var olmalı, söylenmeli; kötülüğün enerjisi gerçek çatışmaların
içinden geçmeli. zararlı olan, sinsice sızması ve şekil değiştirmesidir.
belirsizlik, kötülüğün devre dışı bırakılma isteğinden doğmaktadır ki
bu mümkün değil. her halleriyle, iyiliğin, gerçeğin koalisyonuna
karşı çıkmalı çünkü onlar artık yok! hayaletlerinin etrafında
salakça komplolar oluşturmak boşuna. eserimin özü bu, gerisi teferruat!''

(kaynak: yüzyıl sonu tanıklıkları - liz behmoaras)
kitabın en etkileyici cümlelerinden biri:
'dünya çılgın bir seyir aldığına göre
biz de dünyaya ilişkin çılgın bir bakış açısı edinmeliyiz.'
jean baudrillard'ın politik, sanatsal, tarihsel, etik gibi birçok alan hakkında başarılı tespitlerde bulunduğu enfes yapıt.
güncel Önemli Başlıklar