bugün

kızların erkek milletine göre daha duygusuz olduğunu ifade etmeye çalışan tümce.

evet gerçekten de bu böyledir. aslında tam tersi gibi gözükür, bilinir. lakin bu hatun milleti az cin değildir. kendisini istediği gibi göstermekte üstlerine yoktur.

her şeye hemen ağlamaları, hemen hassaslaşmalarından anlarız bunu. bayan ya kendileri, erkeklerin o kaba, kıllı hallerine nazaran, daha nazik daha yumuşak bir yapıları var ya sözde işte o yüzden yıllar yılı his sahibi insanlar olarak tanıdık onları. at yalanı... inananı..

nerden çıkardım bunu diyecek olursanız. örneğin güçlü bir ilişki sona erdiğinde bir çiftin arasında, ben hep erkeklerin bittiğini gördüm. dünyalarının karardığını. en kaba görünümlü en odun adamın bile aylarca bir kızın elini dahi tutamadığına şahit oldum. hatta arkadaşlarınca ayarlanan fahişeyle bile ilişkiye girememesine şahit oldum. ayrılığın ardından bir enkaza dönüştüklerine, her gün acaba benim hatun şimdi kimle beraber, ne yapıyordur diye düşündüklerine de..

kızların ise ayrılığı daha kolay atlattıklarına. belli zaman sonra da, çatır çatır seviştiklerini gördüm. olayı daha bir mantık silsilesine bağlayabiliyorlar her nedense. dün dündü bugün bugün bir kız için. aslında kendi hayatları için olumlu bir şey bu.
lakin;

benim kabullenemediğim ise kendilerini hep his sahibi olarak gösterip erkekleri odun adam yerine koymaları.
kızların türkiye sınırları çerçevesinde alternatifinin fazla olmasından dolayıdır.
+ kız benim herif çok duygusuz..
- parası var mı?
+ var var.
- duygu ne?
(bkz: duygusuz insan yoktur az aşk vardır)
Reddedilen bir erkeğin vermiş olduğu tepkidir. Zira erkek sevmiştir, kız ise burnunun ucuyla bile bakmamıştır.
katılmak durumunda olunan önerme. istisnaları, gennelenemez olması bir yana yürekten katıldığım önermedir aynı zamanda.

Erkeksel duygusal yaratıklardır. Sevdiklerinin peşinde sefil olurlar, onların yüzlerindeki küçük bir gülümseme anı için maddi manevi varlıklarını harcamaya hazırdırlar.

Kadınlar ise duygularına yön verebilen yaratıklardır. Erkekler gibi sefil olmazlar. Tabi ki onlar da etkilenirler tersini söyleyemeyiz ama, kişisel çıkarlar bir başkasına beslenilen duyguların önüne geçer.

Örnek verelim.

Ben daha henüz sevdiği erkek için şiir yazan, onu hediyelere boğan bir kadın görmedim. Önemli günlerde sevdiği erkeğe çiçek alan bir hanıma da rastlamadım. Hatta kendi ihtiyaçları dururken kocası için alışveriş yapan bir kadını tahayyül bile edemiyorum. Bununla birlikte bunları yapan erkekler istisna değil.

Lakin şöyle kadınları tanıdım.
Romantizmi hep karşısındakinden bekleyen ve kendi payının sadece sevişmek olduğunu düşüneni.
Alınan hediyenin maddi boyutunun büyüklüğü ile algılanan romantizm hissinin büyüklüğünün doğru orantılı olduğunu, düşünen de değil belli edeni. (Şu kadarcık şey çok şey anlatır)
Çok seviyorum deyip, daha lafın dumanı tüterken terkeden.
Maddiyat için aşkından öldüğünü iddia ettiği kişiyi gözünün yaşına bakmadan terkedeni.
Cinselliği bir silah gibi kullananı.

Bunlar tabiki genellenemez şeylerse de, içinde doğruluk barındırmadığını ve bu payın önemsenmeyecek kadar az olmadığını kimse inkar edemez.
"ne farkeder ki" diye cevap verilecek tespit. ben yerdeki yavru kediyi tekmelerim ama sabah selam veren adamın selamını alırım, ahmet de film izlerken ağlar ama notlarını isteyen arkadaşına kalleşlik yapar. izlenen diziye ağlamak,yavru kediyi yerden alıp sevmek, dilenci çocuğa üzülüp ekmek vermek gibi şeyler, "iyi insan" olmak için yeterli şartlar değildir. kişilerin esas saygınlığını, içinde yaşadıkları topluluğa olan davranışları belirler.
(bkz: yozlasmıs kalp)
çoğunlukla reddedilen tespit. daha duygusuz değil ama sanki biraz daha katı oluyorlar diyebilirim veya hislerini bastırmakta erkeklere oranla daha başarılılar. dikkat edilirse terkeden değil terkedilen erkekler yıkılıyor, kendini içkiye vurup dağıtıyorlar. terkeden şanslı yaratıksa ertesi gün bile sevişmekte bir beis görmüyor.elbette terkedilen kızda üzülüyordur ama erkek gibi kendini sokaklara atıp böğürme gibi bir şansı olmadığından acısını daha farklı(belki daha yalnız) yaşamayı tercih ediyor.
aslında tespit bir nevi doğruluk payına sahiptir.

maalesef bu kız kısmı sizden ayrılır, yenisi anında bulur ve çıkmaya ba$lar. hatta bazen o yenisi dediğimiz pu$t bile hatunun aklına girer. çe$itli ali cengiz oyunları oynayan, kıza arkada$mı$ gibi görünüp sonradaN yav$ayan çok adam var.

maalesef bu kız kısmı ta$tan bir kalbe sahip gibi davranabiliyor.
Bunun sebebi pek hareket etmemesinden kanaklanabilir. Fazla enerji harcamazlar ki yorulup doysunlar.
kadınların erkeklerden daha güçlü olmasının biz erkekler tarafından algılanma şeklidir.
erkek veya kız tarafı terketmiş olsun, veya kim daha cok sevmiş olursa olsun, simdiye kadar tanık oldugum cogu biten ilişki sonucunda, kızın cok gecmeden bir sevgili bulduguna, eski sevgili ile gidilen mekanlara gogsunu gere gere yeni sevgili ile gittigine, ama buna karsın erkegin uzun sure agladıgına, nerde hata yaptım, nasıl geri kazanabilirim, artık oylesini bulamam diyerek dizini dovdugune, kıza gore daha uzun sure kendini yalnızlıga ve nadasa cektigine sahit olduktan sonra dusunmeye basladıgım, ve cogu erkegin de dusundugunu bildigim onerme. sanırım kızlar daha akıllı ve mantıkları ile dusunuyorlar.
(bkz: erkeklerin kızlardan daha duygusal olması)
(bkz: bütün genellemelerin aptalca olması)
(bkz: neye göre kime göre)
günümüzde değişen her şey gibi bunuda değişmesi olağandır.
gerçekten aşık oluncaya; en uzun ihtimalle evliliğe kadar süren durum.
kızların kabul etmek istemediğidir.

bana göre gerçektir..

erkeklerin her an içiçe olduğu kaba bir yer var sanki. katı, acımasız, sert.. hani şu adını "erkeklik" diye adlandırdığımız erkek cehennemi.

erkek bu cehenneminde yaşar. ta ki biri gelip kalbine dokunana kadar.

o saatten sonra teslim olmayı, en önemlisi sevmeyi bilir erkek.

bütün bunları planlamadan, ne olacak diye düşünmeden, içinden geldiği gibi, akışına bırakarak yaşar.

erkek bu duygusunu öyle güzel kamufle etmiştir ki, duygusuz addetmişizdir onları.

kadın ise katılığını ve gücünü duyguyla öyle güzel bezeyip sunmuştur ki, hassas ve duygusal varlıklar sayılmışlardır artık.
aksine, annelik içgüdüleri vardır ve biraz daha duygusal olmaları beklenebilir. aralarında çok ruhsuz olanlar da vardır o ayrı.
evet; kadınlar artık barlardan erkek kaldırıyor. ''kadın erkek eşittir, aynı haklara sahiptir'' mottosu ile, erkeklere yüklenilmiş olumlu olumsuz herşey artık kadınlar tarafından da deneniyor. Buna, duygusallık da dahil. Hani erkekler duygusuzdur, hani erkek her daim aldatır, aldatırsa da elinin kiridir, klişeleri çoktan raftan kaldırıldı. Artık kadınlar, modernizmin getirdiği gazla, eskiden erkeklere yapıştırılan ne varsa, bin kat fazlasını yaşamayı kendilerine hak sanıyorlar. Oysaki, erkekler sevince, gerçekten değer verir ise, kadınlardan çok daha sağlam kanımca, duygusallıkları da daha gerçekçi.
yanlış olan önermedir.
Doğrudur. Onlarsız ne yaparız bilmiyoruz, onlar olmadan yaşamanın amacı yok diye düşünürüz, var mı acaba? Kimimiz deli oluyoruz belki, yalan mı? Değil. Peki şimdi beyninizi yoklayın, erkekler aldatınca mı kadın yıkılıyor, kadın aldatınca erkek mi? Erkek yıkılır, ölür, maf olur. Kadın için bu 3-4 gün sürer. Sonra kendisi için sırada bekleyen onlarca erkekden birini seçmeye koyulur.
(bkz: Bir kadına 4 erkeğin düşmesi)
kadınların erkeklerden daha duygusuz olabildiği birçok durum var elbet ama bu modernizmin laneti yüzünden değil. kadınların düşe kalka da olsa hatta bazen ucuzlaşarak da olsa katetmeye başladığı bir yol bu. üzerlerine yapışan yapay bir modernizm gazı değil olay basitçe, daha ziyade sırf 'kadın' oldukları için 'iyi-güzel-hanım hanım-duygusal-anne' vb sıfatların üzerlerine yapışmasını reddetme.. böyle bakınca da evet, iyileri yapabilmede olduğu kadar kötü olabilmede de kadın erkek eşit.

erkeklerin daha duygusal olması da bu noktadan okunabilir pekala. onlarda da duygusallığı bastırma durumu var ne yazık ki. bastırıldığı için de daha şiddetli ve içten yaşanabiliyor. birçok kadının kendini kollamak zorunda kaldığı durumlarda erkekler daha gözü kara davranıp bastırılmış duygusallıklarını dışa vurabiliyor.. bu durum kimseyi iyi kimseyi de kötü yapmaz ama, bunu akılda tutmakta fayda var.
nazi dönemlerinde, yakılan yahudiler üzerinde yapılan bir deneyde * kadın ile çocuğu bir odada ve adam ile çocuğu bir odada tutulup odaların ikisinin de altından aşırı ısıtılmasında kadınlar yanmamak için çocuğu yere koyup üzerine basarak çocuğunu öldürmüştür. erkek ise yere uzanıp çocuğu göğsünün üzerine koymuştur. bu deney tek bir deney değildir. defalarca yaptıklarında aynı sonuç görülmüştür.

insalcıl bir deney olmasa da kadınlar mı erkekler mi daha duygusal? buna siz karar verin.
hangi konularda duygulu, hangi konularda duygusuz oldukları önemlidir.

örneğin, ben tırnağı kırıldı diye ağlayan bir erkek görmedim.