bugün

herkesin tuttuğu kendine oyununda kesinlikle tutmak istemeyeceğim şaheser.
istanbul'un simgesi olan mekan.
gelgelelim böyle bir mekan nasıl olur da restaurant olarak kullanılır akıl alır gibi değil.
kız kulesine çatal-bıçak sesleri hiç yakışmıyor.
kurtlar vadisindeki mafya babasıyla esas kızın bulusma noktası olmasından sonra her uzun pardesü giyip yanına bır kız alan ya da her uzun pardesülünün karsısına geçip sigara yakarak kendilerince klip cektikleri mekan olmuştur.
anlatılan hikayelerden olsa gerek karşısındaki merdivenlerin üzerine minder koyup işleten büfenin sürekli romantik şarkılar çalmasına, insanları hüzünlendirmesine neden olan ama her ne olursa olsun soğuk kış gecelerinde bir bardak sıcak çayla izlenmesi ve düşüncelere dalınması elde olmayan yer.
salacak sahilinde karşısındaki bankın dizi çekimleri için belediye tarafından kiralanması yoluyla köprülerde ücretsiz geçişi sağlayabilecek kuledir. üç ggün sonra bunu da öğrenip, yapmaya kalkarlarsa şaşırmamamız gerekir.
Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdarda Bizans devrinden kalan tek eserdir. M.Ö. 2475 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadenizin Marmara ile kucaklaştığı yerde minicik bir ada üzerinde kurulmuştur. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler. Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır. Evliya Çelebi kuleyi şöyle tarif eder: "Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam seksen arşındır. Sathı mesahası iki yüz adımdır. iki tarafına bakan yerde kapısı vardır."

Bugün gördüğümüz kulenin temelleri ve alt katın mühim kısımları Fatih devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş taşlarla kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. Mahmutun, Hattat Rasimin kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.
tecrit abidesi.
http://www.kizkulesi.com....ilerGunuOzelProgrami.aspx
kız kalesi kadar yalnızlığa mahkum olmamış olan kuledir.
orta halli bir vatandaş için akşam yemeği adına rezervasyon yaptırılmayacak yerdir. paranın TL olduğu dönemlerde fiyat listesindeki sıfırları sayayım derken uğruna gözlerimi bozduğum, olay mahalinden yüzerek kaçmayı düşündüğüm mekan.
kurtlar vadisi pusu'da iskender büyük tarafından uçurulmak üzere olan kuledir.
kahve ve likör içmenin insana en fazla keyif verdiği yer.
istanbul'da, Marmara denizinin kuzeydoğu ucunda, istanbul Boğazı'nın güneyinde, Üsküdar kıyılarına yakın kayalıklar üzerinde, küçük adacık şeklinde bir kule. Bu kulenin kuruluşu üzerinde çeşitli söylentiler vardır. Bunlardan biri; imparator Kostanün'in kızının bir yılan tarafından sokulmak suretiyle öleceği yolundaki kehanet üzerine, bu tehlikeden kızını kurtarmak için, deniz üzerinde bu kuleyi yaptırmış olduğudur.Kızkulesi, bugün bir deniz feneri olarak kullanılmaktadır.
bir babanın kızını korumak için verdiği çabanın sonucu ortaya çıkan eser.
32500 ytl gibi cüzi bir fiyata bir geceliğine kapatılabilen dandik restorant. tek artısı denizin üzerinde olması.

servisi hoş değil. çalışanları fazla samimiyetsiz. 500 ytl'lik bahşiş için atmayacakları takla yok. taklacı güvercin mi garson mu belli değil hafız.
güzel tarihi mekanlarımızdan.
marmara ya da cok yakışıyor ayrıca.
Kız kulesine ilk deniz feneri üçüncü Ahmet devrinde Sadrazam Nevşehirli ibrahim Paşa'nın emri ile konuldu. O zaman ahşap olan kulenin içindeki fener ağır yağlar ile yakılırdı. Bir gün fenerin yakıldığı büyük kandil tutuşarak ahşap kule bir meşale gibi yandı. Yangının ardından kule bu kez kagir olarak yapıldı.
istanbulun en güzel manzarasıdır.kıyıdan kız kulesini izlerken insan başka dünyalara dalar gider.
cocugunu asma köprüden sallayan bir annenin sogusun diye suya tuttuğu içi süt dolu biberon demiş sunay akın kız kulesi için.
avrupalılar tarafından leandr kulesi diye anılır...

anlatılan hadisenin çanakkale boğazında geçtiğine dair olan rivayet daha çok kabul edilmiştir...
hikayesi mersin kız kalesiyle karıştırılan kuledir.
boğazın karşı kıyılarını seyrettirir size. sanki bir gemide gibi hissedersiniz. ve eğer vapurdaysanız her gün ve her gün fotoğrafını çekmeden duramazsınız. istanbul' un aşık olduğunuz değişik yönlerinden biridir kız kulesi.
Ulaşılmaz olduğun için anlatılan nice hikaye ve kavuşamayan aşklara ithaf olunan nice hikaye ve kaç sevgiyi yeşerttiği, kaç sevgiyi yeşerteceği bilinmez olan, her biri adıyla anılacak nice hikâye.

Hero ile Leandrosa yasaklanan aşkı mı yaşatır ruhunu, yoksa Cleopatra ile aynı kadere namzet tazenin on sekizini göremeden ölümü bekleyişi mi? Atı alan Üsküdarı geçmiş midir, yoksa sevgine müptela olanlar güzelliğine mi gelmiştir? Üzerine yazılan bunca efsane midir seni mutlu kılan, yoksa doğan bu hikâye midir fark edilesi olan?

Bir gece vakti yine, gece siyah yine. Her aşkın noktasında ölüm. Çöller birini sayıklıyor, dağlar aynı isimle uyanıyor, peçeler aynı harfler için açılıyor. Bir tutam hüzün serp üzerimize, bir kafiye tuttur yalnız kelimelerle, aşk kat ismimize, hasret ek aradaki tüm mesafelere. Dedik ya vakit gece ve gece siyah yine. Parçalanmış istanbul, kendinden geçmiş rıhtım, bulutlarda bir nem, ay dolunay yine. Diz çökmüş de deniz "sevgili" ile cümleler kuruyor yine..

Sevgili! Gönlümü yakan, adımı unutturan, dilimi bağlayan sevgili! Bıraktım senden gayrı ne varsa, vazgeçtim her şeyden ve fakat geçemedim ölümü özleten sevginden. Sev diyemem, bak diyemem, hisset diyemem! Senin için benden geçtim, benim için kendinden geçme! Bir bakışın için ruhumu verdim, boynumda idamım, yok de! Sevgine muhtacım, ya bırak sineni yaslan, ya al hançeri sapla yüreğime..

Açılıyor perde ve iniyor gece, beraberinde dönüyor bir vücut kendine yüklemsiz cümleler kuran meçhule. Söz onda, o ise çıkmaz sevdalarda.

Dalgalan sevdası kendine yeten deniz ve sus ve pus ve saklan yelkenini rüzgara çevirmeyen nazlı dehliz. Başını sevdasına eğmiş, başını sevdadan çevirmiş...

ana üç kala, ilk nüktenin son noktasıyla..

Sevgilimin güzelliğini gittikçe artır
Bela geldikçe derdine daha beter müptela et beni

Vücudumu onun ayrılığında öyle hafif kıl ki
Hafif esen sabah rüzgârı bile ulaştırabilsin ona beni..
çevresinde yoğun ters akıntı vardır . sandalla yanaşmak biraz kasar .
o kadar yalnızki ve o kadar sevimliki saatlerce bir denize bir kızkulesine bakası gelir insanın.akşam ışıklarını yaktığında şık bir elbise giyer ve yakar ışıklarını.sessizliğiyle her zaman dikkatleri üstüne çekmeyi başarır.
güncel Önemli Başlıklar