bugün

ya bi şeker vardı, adı viva'ydı galiba.
şeffaftı ama içinde renkli küçük noktalar vardı.
tadı da ayrı bir güzeldi. hiç biyerde bulamıyorum ve tadı sürekli ağzıma geliyor son zamanlarda.
trt'de yayınlanan monte cristo kontu , marco gibi harika çizgi filmleri de kapsar.
-yumiyum
-patlayan şeker
-içinden takma tırnak çıkan cipsler.
tasolar. bayılırdım onlara büyük bir koleksiyonum vardı.
çok sevmezdim ama aklıma geldi sigara şeklinde sakızlar vardı paketi de sigara paketi şeklindeydi şimdi yok, yapmaya kalksan ortalık karışır.
şimdi elimdeki milyarlık laptopu yere vurmaya değecek şeyler.

(bkz: commodore 64)

(bkz: amiga 500)
(bkz: cino)
eti portakallı bisküviti.
görsel
(bkz: leblebi tozu)

görsel

düzeltme: link eklendi.
yokluğun içinde sahip olmanın vermiş olduğu o büyük lezzet.

küçükken yediğimiz,yaptığımı çok şey şimdi de var ama onlardan alınan müthiş hazdan eser yok...
kemalettin tuğcu kitapları
texas-tom miks türü çizgi romanlar
gong,ses,hayat,7.gün magazin dergileri
sinemada aile seansları
minicik şemsiye şeklinde puralin
portalin gazozları
leblebi tozu
elinde çantasıyla köy köy dolaşan sıhhiyeciler
sırtında bohçasıyla köy köy dolaşan çerçiler
arpayla-buğdayla satış yapan dondurmacılar-tatlıcılar

haa bir de değirmencinin kızı. şimdi yok o bebek suratlı kız.
eskiden domates peynir sandiviçler vardı, mahalle maçları yaparken devre arasında annelerimizin bize yaptığı...
eskiden tasolar vardı, pikachu lu, pokemonlu tasolar... ortaklık, dostluk bağlarını güçlendiren o yuvarlak oyuncaklar...
eskiden sporcu kartları vardı. takımına ya da numarasına göre oynanan sporcu kartları...
eskiden duvara sürtünce ses ve ateş çıkaran çatapatlar vardı. hava kararınca mahallede meliha teyzenin duvarlarlarına sürte sürte iz yaptığımız çatapatlar...
eskiden capri-sun vardı. okulda tenefüslerde kantinden alınıp hüp diye içilip sınıfın ortasında ayakla patlatılan capri-sun lar...
eskiden bayram harçlıklarıyla alınan yüzükten su fışkırtan oyuncaklar vardı. "bak yüzüğüme" deyip arkadaşımızın gözüne su sıktığımız yüzükler...
eskiden leblebi tozu vardı, altın çikolatalar vardı... haftalık harçlıklarını biriktirip mahalledeki sevdiği kıza hacı amca bakkaldan alınan yumiyumlar vardı...
eskiden atariler vardı, içinde süper mario olan... 4-2 sinden 8-1 ine geçmenin hilesini bulup bunu arkadaşlarına anlatmanın heyecanıyla uyuyamayan çocuklar vardı...
eskiden her pazar yıkanma akşamları vardı, yıkanıp kurulandıktan sonra havlular sobaların üzerine aslır, bir yandan giyinirken bir yandan süheyl ile behzat'ın sunduğu şahane pazar izlenirdi. eskiden pazar geceleri vardı...
eskiden sesi güzel olan çocuklar vardı. teyp kasetlerini kurşun kalem ile başa alıp şarkı söyleyip kaydeden çocuklar...

küçükken çok güzel şeyler vardı, çok özlenilen şeyler ve hep özleyeceğimiz şeyler...
umutlarım..
hayallerım...
ha bır de pamko, panko da olabılır, adını unutmusum ama tadını asla...
Hayali arkadas.
Sobanın külünde közlenmiş patates.Aynı sobada pişmiş kestane yada o sobada ısıtılmış güğümden su alıp yıkanmak. Kısaca ; tüm pisliğine rağmen kömür sobası. Tasolar. Bir de atari tabi, ördek vurma oyunu,mario oyunu ..
(bkz: yumiyum)

http://ulu.so/u35pvl

digimon tasoları.

http://ulu.so/u2a1de

pokemon tasoları.

http://ulu.so/ur11vk
mino isimli sakız.
sebepsiz yere mutlu olmak.
mino sakız. evet evet. kesinlikle. bir de sokakta çocuklarla yenen salçalı ekmek. salçalı ekmek varda, diğerlerinden kalmadı.
(bkz: power rangers)
(bkz: 9999 in 1 atari kaseti)

en fazla on oyun çıkardı ama verdiği tat bambaşkaydı.
nazmi amca.
hayallerimiz vardı şimdi kayboldular.
metal kutudaki nefis kurabiyeler. markasını bilmiyorum, o zamanlar küçük olduğum için hatırlamıyorum.
Memoli.