bugün

civcivler alınır ve balkonun en güzel yerine konulur. daha önceden civciv beslemek konusunda tecrübeli olan babaanne de torununa bu konuda yardım etmektedir. civcivler hiç fire verilmeden büyütülür , hepsi de yaşamaktadırlar. bendeniz de ; çocuklarının büyüdüğünü hayal eden bir ebeveyn gibi , civcivlerin horoz olduğu zamanları hayal etmeye başlamışımdır bile. ta ki o kara güne kadar...

eve misafir gelmiştir. misafirin salak kızı bir an ortadan kaybolur , sonra birden yanımıza gelip "kuşlar uçtuuuu" demesin mi ; hepimiz balkona koşarız ki , civcivler paraşütsüz olarak balkondan aşağıya atılmış. olay yerine gidildiği zaman ise civcivlerin cansız bedenleriyle karşılaşılır. olaydan sağ olarak kurtulan şanslı civciv ise horoz olma arefesinde , sahibinin okula gitmesini fırsat bilen anne tarafından sütçüye satılmıştır. olayı haber alınca , anneye öyle bir küçük emrah bakışı atmışımdır ki , görenlerin kalbi parçalanmıştır.
geceleri sık sık kalkıp kartondaki civcivleri kontrol eden çocuktur.
civcivlerin birbirini gagalamasından üzüntü duyan ve civcivleri geri veren çocuktur.
(bkz: aa bu benim lan)
balkon değil de bahçeyi seçenlerin başına çok kötü şeyler gelebilir.mesela benimkini*kedi kapmıştı.sırf bu yüzeden kedilerden nefret ederim. o.ç kedi!!!*
civcivlerin ilerleyen günlerde büyümeye ve iğrenç kokmaya başladıkları gerçeğiyle yüz yüze kalıp, civcivlerinden soğuyacak çocuk.
babanin "iki gun sonra olecek" itirazlarina ragmen anneye yalvararak pazardan farkli renklerde civciv aldirip, akabinde hemen bunlara "pambuk" vs gibi isim takan cocuktur. karton kutuyu itinayla hazirlar, cay tabagina ilik su koyar, "pambuk uyusun" diye annenin tulbentlerinden ya da havlularindan geciriverir kutunun basina. civcivlerle beraber gelen yemi yine bir cay tabagina dokerek kutuya birakir, dayanamayip anneden "tamam anne haliya pislerse ben temizlerim" vaatleriyle izin alarak serbest birakir; parmaklariyla haliya vurdugunda civcivlerin kendine dogru kosmasindan acayip zevk alir. hic istememesine ragmen aksam olur, civcivlerim usumesinler diye kucuk bir kavanoza sicak su koysa da gonlu rahat etmez, dayisindan yardim ister, beraberce kutunun icine bir kablo yardimiyla ampul yakarlar. fakat ertesi sabah, kacinilmaz sona uyanilir, kutunun uzerindeki havlu kaldirilir; civcivlerden birisi geceden olmustur, digeri de arkadasinin uzuntusunden midir bilinmez olmek uzeredir. cocuk aglar surekli, "haftaya pazardan yine aliriz" gibi sozleri umursamaz, "ama ben pamugu istiyorum" der. biraz sakinlesmeye basladiginda yine dayi yardimiyla bahcede kucuk bir mezar kazarak son vazifesini yerine getirir. hic unutmayacagini soylese de civciv levelini atlamis, hayallerini bir kopekle suslemeye baslamistir bile.
zengin bir çocuksa civcivlerine karton kutu yerine deniz manzaralı bir kümes sunabilir.
bir sabah kalktığında o minicik civcivleri hain bir kedinin yediğini öğrenince bir daha evde hayvan beslemeyeceğine dair yemin edecek olan çocuktur.
büyük bir ihtimal pazardan almıştır bu çocuk civcivleri. eğer aldığı gün bir kardeş, yahut baba şefkatiyle onlara bakmaya başlarsa ortalama 1-2 gün sonra evlat-kardeş acısı yaşar. yazık lan! ölüyo onlar
civcivin peşinde hebele hübele koşarken civcivin ayağına basmayı becerebilen çocuktur bu. ohadır o çocuğa. alkıştır.* *
anne çemkirişinden ürküp kartonu balkona koyan çocuktur.
bu çocuk küçükken karton kutuda yaralı güvercini de iyileştirmiştir. tabi babasıyla birlikte *
benim gibi biri sarı öbürü siyah 2 civcivi varsa; ve bu civcivlerden siyah olanı sürekli olarak sarı olanının gözünü gagalıyorsa tüm günü sarı civcivi korumakla geçmiş olan çocuktur.
Civcivinin ölmesi ile gidip bir tane daha alan, onun da ölmesiyle hayata küsen, bir daha evcil hayvan almamaya yemin eden, büyüyünce de çocuklarının eve hayvan sokmasına izin vermeyen çocuktur
kutudan gelen "viciv viciv viciv" sesleriyle içine huzur dolan çocuktur. üşümesinler diye kutuya ılık su konulur, civcivlerin su dolu kabın kenarına üşüşmelerini görmek, onları hayatta tutmak en büyük gayesidir. ama gün gelir bir çoğu büyümeden ölür. ama çocuğu yenilerini almaktan alıkoymaz bu durum. beslemesi daha zevkli olan hayvan için (bkz: ipek böceği)
her ne sebep ise çocukluğumda bu şevke kavil çocuklardan hiç hazetmedim. büyüdüklerinde bunlar kesin aynı kutuda tavuk beslerler, sonra onları keserler, sonra bunlar aynı şeyde inek de besler sonra onları da keser, sonra belki insan da besler onu da keserler ve bu kestikleri hepsinin tepesinde zıplarlar gibi ilginç bi batılım oldu. ben mi manyaktım yoksa manyak olan mı bendim. evet itiraf ediyorum hazetmedim bu insanlardan. ama diyorum zannımca sorun bende .. ;)
aynı zamanda civcivi keçeli kalemle yeşile boyamaya çalışan çocuktur. *
"amına koyim 2 günde ölürlerdi" diye iç geçirdiğim günlerdi ah ulan ah bi çocuk olsam.
o çocuk o civcivleri karton kutudan alıp uçurmaya çalışmıştır.*
akıllara büyükken karton kutuda civciv besleyen çocuğu getirendir. civcivini kutusunu bilmem; ama baştan aşağı anlatım bozukluğu olduğundan emin olduğum çocuktur.
Büyüdüğünde faşist olması imkansız çocuktur.
* şöyle çocuktur, böyle çocuktur diyeceksin olmayacak. civciv beslemiş büyüyünce de tavuktan nefret etmiş desem yeridir. başlığı açan zat ı muhteremin aklı nerede acep? karton kutuda civciv besleyen çocuk tanımlanıyor. küçükken sözcüğüne ne hacet. çocuk zaten küçüktür. ya küçükken karton kutuda civciv besleyen çocuk diyeceksin ya da karton kutuda civciv besleyen çocuk diyeceksin.

yahu anlamadığım uludağ madem bu kadar büyük ve disiplinli bir sözlük neden bu hatalara zamanında müdehale edilmiyor. bu başlık altındaki 25. tanım benim tanımım olacak. bir allahın kulu da çıkıp hatadan bahsetmiyor. neyse sözü fazla uzatmayayım; bu tarz mantık hatalarıyla, gereksiz tamlama eklerinin kullanımıyla donatılmış başlıkları başka bir başlıkta inceleyeceğim nihayetinde.
annenin 'bırak, kendi halinde bişeyler yesin' ısrarına dayanamayıp civcivini bahçeye bırakan, akabinde lanet cardonların* civcivleri mideye indirmesine tanık olan çocuk. aynı çocuk, civcivlerin ardından bir hafta ağlamıştır.
heyecanla iki civciv alarak evin salonunda karton içerisinde beslemeye başlayan hayvansever bir çocuğun, sabah uyandığında civcilerin kaykılıp kalmış olduğunu görerek bunalıma girebileceği, ve gece pencereyi açık unutan annenin sebep olduğu bu durumdan, hiç haberi yokmuş gibi davranarak olaydan sıyrılabileceği durumdur.
(bkz: aytek)
güncel Önemli Başlıklar