bugün

amiga da sensible oynarken rakip tanımamak en havalıdıydı.
(bkz: 90 s)
ayakkabı bağlamayı biliyor olmak ve arkadaşların yardım istemesi bünyeye arnold hissi verirdi.
okulun basketbol takımnda olmak .
ışıklı, ışıl ışıl ayakkabılar; barbieli pembe okul çantaları.*
çaya su katmadan içmek.*
(bkz: ash tasosu)
bana cipsten pokemonun büyük tasosu cıktı ibneleeer bir sene mahallenin kralıyım amk artık
bilmem kac vites bisiklet.
hiç bir şeyi beğenmiyormuş gibi yapmak.
okula suluksuz gitmek.
ışıklı ayakkabılar.
(bkz: benim babam polis)
sınıf başkanı olup konuşanları tahtaya yazmak.****
Iki teker bisiklet sürebilmek.
bisiklet sürerken ellerini bırakmak.
esem spor giymek...
bisikletin arka tekeri kaydırmak. daha da eskiden hesap makineli saat kullanmak.
okula gelirken eşofmanları lc waikiki poşetinde getirmek.
gözlük takmak beni havalı hissettirirdi .
saçını dikip kızlara bakış yapmak hele senden büyük kızların yani ablaların ayy ne kadar tatlı dediği andaki olay paha biçilemez ikinci olarak ise mahalle maçlarında topun sahipi olmak paha biçilemez...
çokokremli ekmek.
bisikletin arka tekerine pet şişe sıkıştırıp bisiklete motorsikletimsi bi hava kazandırmak.
Kollari kivirmak.
bisiklet tekerlegine takilan pet sise. motorum vardi uludag benim.
okul gömleğini dışarıya çıkarmak, çantayı tek omuza takmak. tabi bunlar orta okul için geçerli.