bugün

türkiye'deki ulusal gazetelerde sıklıkla rastlanılan köşe yazarı modeli. diye s.ktiri boktan bir tanım yaptıktan sonra gelelim fasulyenin faydalarına... (3 nokta da koyup okuyucunun ilgisini çektik hadi hayırlısı, gören de bir bok var sancak)

tirajı ister 40 bin ister 400 bin olsun ulusal bir gazetede köşe yazarlığı yapmak zor iştir. her entelektüele (doğru yazdım), aydına, eğitimciye, hukukçuya falan feşmekana nasip olmaz. ya bu piyasada uzun yıllardır var olacaksınız (saygınlığınız olacak) yani kendinizi kanıtlamış olacakcasınız ya da akraba eş dost durumundan (bkz: ruhat mengi), (bkz: özlem albayrak), (bkz: ercan saatçi) yararlanacaksınız. neyse bir şekilde bir gazetede artık yazarsınız, size ait bir köşe var. gazetenin sayfaları çizilirken sizin yazınız için bir yer ayrılmış bile (bak hayvana quark filan terim de kullan bari).

köşe yazarlarının çok önemli bir işlevi vardır, okuyan toplum üzerinde tabi. gündemde öne çıkan konuları bizim göremediğimiz açılardan görüp, yorumlar bizim de fikir sahibi olmamızı sağlarlar. bazen de gündem dışı kalmış fakat hayati önem arz eden konuları gözümüze sokarak, uyanmamızı sağlarlar. burada posta, şok, fanatik, fotomaç türü gazeteleri kastetmiyorum. sırf yazarları okunmak için bile alınan gazeteler yani; (bkz: radikal), (bkz: cumhuriyet), (bkz: star), (bkz: taraf), (bkz: milliyet) gibi. bu gazetelerin yazarları gündemi iyi okur, yakından takip eder biz okuyucular için yorumlar ve bazen mizahi bir dille özetler; (bkz: çetin altan).

işte benim başlıkta vurgu yaptığım köşe yazarları, o değerli köşelerini gündem üzerine yazmak yerine birbirlerine laf yetiştirmek için kullanan ibnelerdir. kendisi hakkındaki iddiaları cevapsız bırakıp işine bakması gerekirken neden yüzlerce iftiraya cevap verme gereği duyarlar bilmem. yahu sürekli meyve veren ağaç taşlanır der durursunuz ama birisi hakkınızda eşcinsel olabilir dese kıyameti koparırsınız *. bu kısımda bkz formatında örnekler vermekle uğraşırsam bu entryi akşama bitiririm o nedenle uğraşamam kısaca. zaten gazete okuyan insanlarsınız görmüşsünüzdür hadi bir iki örnek vereyim; (bkz: ahmet hakan coşkun), (bkz: ahmet kekeç), (bkz: şamil tayyar) - (bkz: oktay ekşi). şamil tayyar çok sevdiğim, örnek aldığım bir insan olmasına rağmen köşesini bir-iki gün de olsa fake konseyi başkanı oktay ekşi'ye laf yetiştirmek için kullanmıştı, artık bu kategoriye dahildir. zaten yazıları günlük değil, herif tvlere çıkmaktan kitap yazmaktan gazetesine vakit ayıramıyor, yazısını yazdığı gün bir bakmışsınız "oktay ekşi hakkımda söylediklerini ispatlayamazsa müfteridir" demiş (tam dengir fırta stili). oldu mu şimdi?

hemen her gazetede bu tip köşe yazarlarına rastlayabilirsiniz, birbirlerine öyle komik lakaplar takarlar ki, birbirlerini yazar olarak bile görmezler bazen. meslektaşları için "köşe kadısı", "yazar bozuntusu" filan dediklerine de şahit oldum. o değil de birbirine sayfalarca ayar verip aynı televizyon programına çıkıp birbirlerine x bey, y hanım diye hitap edenlere ne demeli? şahsen deniz som ve mehmet metinel'in birlikte katıldığı programda kan gövdeyi götürür diye ummuştum; (bkz: umut fakirin ekmeği) * ama gayet efendi efendi tartışmışlardı.

şimdi aklıma geldi aslında bu köşe yazarlarının aynından sözlüklerde de var. başta ben olmak üzere, örneğin 1 mayıs hakkında düşündüklerimi yazacağıma 1 mayıs'ta şunu yapacağız, bunu yapacağız diyen yazarların nick altına yapışıp yaftalıyoruz. bluevelve'nin açtığı yüzlerce saçma başlıkta tezlerini çürütmeye çalışmak yerine nick altına yapışıyoruz.

dur bakayım bir boka benzemedi şimdi bu entry, önce yazarları eleştirdik sonra baktık ki bir farkımız yok onlardan. giriş gelişme tamam sonuç yazamadım.
yeni tip yazar modelidir. ve toplumun en cahil kesimi gazetecilerdir, bu artık su götürmez gerçektir, tescillenmiştir. çünkü bilgisi sınırlıdır, masa başında yazarlar,sadece birbirlerinin yazdıklarını takip ederek. öyle olmasa, lav silah mıdır muhimmat mı, atıldıktan sonra tekrar kullnılır mı, kulanılmaz mı durumunu bilirlerdi "vay, lav silahı da bulundu " diyerek ortalığı ayağa kaldırmadan önce.