bugün

Fatih akının çetkiği ve içinde neco adlı bir karakteri canlandırdığı film. senaryosu ve oyuncuların harika oluşu ile beni derinden etkilemiş acayip çarpıcı film.
Filmin konusu: biri türk, bir yunan, bir sırpın harika arkadaşlığı ile doğmuş komik olaylar ve yaşam anlayışları.izlenmesi gerekli filmlerden birisi özellikle bir türkün.
bir fatih akın filmi.
dolayısıyla her zamanki gibi, almanya'da yetişen kişinin yaşadığı alman-türk çatışması göze çarpıyor.
gurbetçilerin sorunlarını çok iyi bir şekilde işlemiş bir film. Filmin son sahnesinde çalan müzik süperdir, kopar gidersiniz. (bkz: kurz und schmerzlos)
sezen aksunun kavaklar sarkisini daha bir sevmeme yol acmis almanyada yetismis türklerin sorunlarini onlardan biri olarak harika anlatan ve ailesini oynattigi filmde kendisininde mükemmel oyunculuk sergiledigini gördügümüz fatih akinin harika filmi..*
baş rollerini mehmet kurtuluş, idil üner, aleksandar jovanovic, adam bousdoukos, regula grauwiller in paylaştığı 98 yapımı fatih akın filmi. filmden aklımda kalan ise cebrailin(mehmet kurtuluş)babasının, cebraile, "oğlum sende gelsen beraber namaz kılsak güzel olmaz mı" gibisinden sözüydü. filmdeki arkadaşlıkta güzeldi.
sünnet için söylenemeyecek söz.
almancada kolaylıkla,sıkıntı çekmeden anlamına gelen deyim.( bire bir çevirisi kısa ve
acısız). aynı zamanda fatih akın' ın yönettiği ilk uzun metrajlı filmin adı.
fatih akın filmlerinden birisidir. kültürler arası çatışma arasında yok olan üç hayatın hikayesidir. defalarca izlenebilitesi olan filmdir.
En çok " yanında çıplak bir kadın varsa sevişirsin, belinde bir silah var ise, sıkarsın" repliği ile aklımda kalan , bunalımlı hayatları anlatan Fatih Akın filmi.Sırp, yunan ve Türk üç arkadaşın, hayatın arka sokaklarında başlarından gecen olaylar yansıtılır...
"Filmlerin sona erdiği gibi,hayatlar da sona erer" öğretisi, babanın, oğlunu namaza davet edişine vesile olur ve film biter.
sezen aksu nun kavaklar ve davet adlı mukemmel iki sarkısının basrol oynadıgı fatih akın filmidir.
Filmin en etkileyici sahnesi icin asagidaki videoyu izleyebilirsiniz...

http://www.youtube.com/watch?v=2-ZrYGlsfOA
bugun (14.08.07) itibariyle saat 22.00 de cnbc-e de gosterilecek filmdir. simdiden heyecanlandırmaya baslamıştır.
filmin sinopsisi şu şekildedir;

muck muck.
duvara karşı ile başlayan fatih akın hayranlığını pekiştiren, fatih akın'ın ilk filmi. * çoğu eleştirmen tarafından Fatih akın'ın en iyi filmi olarak kabul edilir. en beğenilen repliği ise ''yanımda çıplak bir kadın varsa onunla sevişirim. elimde döner varsa onu yerim. yanımda silah varsa onu kullanırım." dır.
gurbetcilerin sorunlariyla uzaktan yakindan alakasi olmayan bir film. bir fatih akin filmi. ve fatih akin bütün filmlerinde oldugu gibi bu filminde de yine gurbetci türkleri basta olmak üzere almanya'daki diger gurbetci bir iki ögeyi icine alarak filmine malzeme yapmis. fatih akin'in filmlerinde gurbetci temasi bir malzemedir sadece. dogal ve bütünlüklü bir gurbetci hayatindan, mesela onlarin birbirlerine kiz alip vermesinden, evlerine misafirlige gidis gelisten, dügünlerini nbasil yaptiklarindan vs hicbir zaman saglikli bir sekilde bahsetmez. asmali konak'taki ürgüp ne kadar gercek ürgüp ise, fatih akin'in filmlerindeki gurbetciler de o kadar gercek gurbetcilerdir iste. daha ötesi yok.
fatih akın' ın ilk uzun metrajlı filmi. almanya'da yaşayan üç göçmen arkadaşın hayatının zirve kesitini sunan filmin senaryosu da yönetmenine aittir. asıl gelmek istediğim mevzu filmin dvd si ile ilgilidir. pek çok yönetmen filmlerinde konuşur yalnızca. onlarla ilgili elimizde olan üçüncü kaynaklardan hayat bilgileri, yaşadıkları mühim olaylar ve belki de röportajların satır aralarından binbir güçlükle çıkan esrik ayrıntılardan ibarettir ve bunlar yardımcı olur filmlerini onun gözünden yorumlayabilmek için. bunu sanatçının izleyeni umursamazlığı ya da yorumlama özgürlüğü olarak nitelendirebiliriz. sanat esrerleri sanatçının elinden çıktıktan sonra her birey tarafından kendi içinde ayrı anlamlar kazanırlar ve o anlamlarla güzeldirler kişinin içinde. lakin hiç bir zaman anlamlandırılamaz yönetmen gözlüğüyle. filmde bize önemsiz gelen detay belki de yönetmen için saatlerce süren beyin fırtınası sonucu eklenmiştir, kim bilebilir. tabi ki yine bunu yapan kişi. bu belki de başka filmleri daha dikkatli izlememize neden olabilir. filmlerden aldığımız zevki ve sinema sanatının inceliklerini bu sayede kavrarız kalbimizde.
dvd fatih akınla beraber film izleme imkanını veriyor. yanyana suspus oturarak değil bazen filmdekilerin önüne geçecek kadar hareretli monologlarla. birini özgürleştirmeden önce ona ne yapması gerektiğini öğreten bir zihniyetle yaklaşan yönetmen benim gibi sinema fukaralarına sadece yardım etmiyor onlara yeni ufuklarda açıyor nihayetinde.

not: yönetmen yorumlu anlatımı olan başka dvd ler var mı bilmiyorum. ancak bu tarz dvdlerden haberi olanlar özel mesaj atmanızı rica ederim
(bkz: kısa ve acısız)

1998 yapımı fatih akın filmi.

fatih akın'ın ilk uzun metrajlı filmi olması nedeniyle, yönetmenin işlediği konu ve kurgu itibariyle bir harita özelliği taşır. bu filmden sonraki tüm filmleri, neredeyse aynı konular üzerine devam eder. almanya'da yaşayan türkler, oradaki uyum süreçleri ve kültürel açıdan kaldıkları aranın ölçütsüzlüğü, her şeye rağmen insan sevgisi ve insan sevgisiyle yoğrulmuş ama bana göre alakası olmayan anarşiye yapılan övgü, türkiye'nin yaşanmayacak bir ülke oluşu vb. devam eder.

bu filmde almanya'da yaşayan türklerin sıkıntılarından bahsedilmiyor, öncelikle bunu anlamak lazım. almanya'da yaşayan her türk'ün sıkıntı çektiği ya da oradaki yaşama uyum sağlayamadığı sanrısından bir an önce kurtulmak lazım ki, bu filmde anlatılan asla türklerin sorunları değil, konu daha çok insan ilişkileri ve hırsın insan üzerindeki etkileri. her karakter kendi iç dünyasında bastırmaya çalıştığı dürtülerini bir şekilde ortaya çıkarıyor ve duygusal sarsıntılarını şiddet ile ortaya çıkarıyor. filmdeki karakterlerin yansıtılmasında en önemli husus -fatih akın filmlerinin hepsinde geçerli olan bir husus bu- gerçek yaşamı ve gerçek insanı yansıtması. belki de fatih akın filmlerinden bu kadar iyi bahsedilmesinin sebebi bu.

filmi halen izlememiş olan varsa, mutlaka izlemeli. fatih akın fimlerini sevenler ve halen bu filmi izlememiş olanlar varsa, mutlaka bu filmi izlemedi. çünkü bu film, fatih akın'ın yönetmenliğinin gerçek anlamda ispatı. belki de en iyisi.

(8/10)
fatih akın 'ın ileride duvara karşı gibi ciddi bir başyapıt çıkaracağının sinyalini verdiğini düşündüğüm sebep- sonuç bağlamında bir nitelik göstergesi ve kanıt olabilecek sağlam film.

--spoiler--
özellikle üç arkadaşın film izlerken yaptıkları yorum dikkate değerdir. cebrail film iyi olmuş derken, costa ehhh işte tadında olmamış olarak filmi nitelerken bobby berbat bulur. bu yorumlar aslında anlık yaşantılarının ruh hallerinin de dışavurumu gibidir. bobby beğenmez çünkü gözü hep yüksektedir. costa arada kalmıştır biraz.cebrail her bir şeyi yapabilecek durumu olmasına rağmen ortamlardan elini ayağını çekme derdindedir. ve pozitif bakıyordur ileriye. yaşanmışlıklardan sonra. bobby, al pacino 'nun .aşaklarına kurban olur daha sonra layıkıyla scarface övülür. bilmem kaç kere izlenmiş olmasına rağmen.
--spoiler--

--spoiler--
bobby karakterindeki sonsuz yükselme hırsı ve sevgilisi alice'in kendisini patronunun yanında küçük düşürdüğünü ifadelemesi de gözden kaçmıyor. aslında yemek sahnesinde derin bir dejenerasyon temalı ahlaki bir yozlaşmaya gönderme vadediliyor. bu da kaba saba yapılmıyor. alice'in yanıtı ve orda durmaması insani olguların onda bitmediğine işaret ederken cebrail'le yakınlaşması da onun yaşanmışlıklardan sonra insani ve duygusal tavrından kaynaklanıyor.ve alice mekanı terk ederken, tek derdi patronuna yaranma olan bobby kişiliği sorunlu dalkavuk bir serseri gibi davranarak patronun otur yerine demesiyle oturuyor. bir nevi emir-komuta durumu hırsını dizginleyemediği için kendi eliyle yaratılıyor. cebrail ne şekilde olursa olsun bobby'e karşı kendini sorumlu hissediyor. içsel hırs/ dürtü ve şiddet paralelinde film devam edip gidiyor.
--spoiler--
almanya'da yaşayan türkler ve onların yaşadığı yere adapte olmakta çektiği zorluklar türkiye ve almanya arasındaki sosyo kültürel farklılıklar akın'ın sinema dilini özetliyor kuşkusuz. bornova bornova 'dan tanıdığımız inan temelkuran 'ın ilk filmi made in europe, fatih akın'ın 5 yıl kadar önce çektiği özünü realite ve insan ilişkileri/ hırs/ içsel gelgitlerden alan bu etkileyici filminden esinlenmiş bana kalırsa. daha hafif doz bir film made in europe! lakin gene insan ilişkileri ve gerçekçilik temalı.
kısa ve acısız, mutlak tarafından izlenmesi gereken yönetmenin başyapıtı duvara karşı'yı hazırlayan vurucu bir ilk film.
10 üzerinden 8!
--spoiler--

fatih akın'ın 2000 yılında çektiği im juli filmine gönderme olarak bünyesinde güneş figürü bulunan filmdir. karakterlerin sürekli öpüşmesine de fatih akın geldiği kültürde bunun yaygın olduğunu söyleyerek cevap vermiştir.

--spoiler--

yavaş başlayıp zamanla hızlanan, pek çok doğaçlama replik içeren ve bütün fatih akın filmlerini izleme hissi uyandıran güzel filmdir.
üç sıkı arkadaşın hikayesini anlatan alman filmi. başroldeki abilerin biri sırp, biri yunan, biri türk. işin ironik tarafı üçü de almanyada doğup büyümüş. böyle enteresan bir fatih akın filmi.

https://www.imdb.com/title/tt0162426/?ref_=nm_knf_i2