bugün

islam dininin kitabı olan kuran-ı kerim'de miras bölüşümü ile ilgili ayette göz çarpan hatadır.

nisa suresi 11 ve 12. ayetlerde islam dinine uygun miras bölüşümü anlatılmıştır fakat ayetten hareketle ortada bir yanlışın olduğu ortaya çıkmaktadır. yani kuran'ı kerim'de hata vardır bu hata matematiksel bir hatadır fakat matematiksel veya mantıksal olması birşey ifade etmez, kutsal bir kitaptaki hata ne tür olursa olsun eleştiriye veya gözden geçirilme gereksinimi uyandırmalıdır.

bu hata ise şu şekilde yazı ve sayısal değerlerle açıkça ifade edilmiş ve okuyanları ikna etmiştir.

ps: eğer bu hatayı kabul etmeyecekler varsa bence okumasınlar ki matematik yalan söylemez. feridun düzağaç demiş, "bu matematik bize yalan söylüyor hocam" diye ama o bir şarkı sözü.

***
- alıntı -

Nisa Suresi/11. Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.

Nisa Suresi/ 12. Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (zevcelerinizindir). Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir.

Bu ayetlere göre varsayalım ki, bir adam öldü ve geride üç kız evlat, bir ana, bir baba ve eşini bıraktı.. Yukarıdaki ayetlere göre miras paylaşımı şöyle olacaktır:

Üç kız evlada mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır.

Bu durumu, matematiksel olarak hesaplarsak:

(2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 bulunur! (Halbuki 1,0 olması gerekirdi!..)

Bu sonuç Kur'an'da verilen oranların hatalı olduğunu göstermektedir. Çünkü mirasın %112,5 u mirasçılara dağıtılamaz. Böyle %100'ün üstünde bir dağıtım yapmak imkansızdır.

ÖRNEK:

Adam ölüyor. Geride kalan varisler şunlar; eşi, 3 kız çocuğu, annesi ve babası..

Buna göre miras dağıtım oranları Nisa suresi 11. ve 12. ayetin de şöyle bildirilmiştir:

Kız çocuklarına mirasın 2/3 ü
Anneye mirasın 1/6 sı
Babaya mirasın 1/6 sı
Eşine mirasın 1/8 i

------------------------------------

Adamın kalan mirasını 120 milyar farzedelim:

120 x 2/3 = 80 çocuklara
120 x 1/6 = 20 anneye
120 x 1/6 = 20 babaya
------------------------------
toplam = 120 Görüldüğü gibi mirastan eşe hiç para kalmadı.

Eğer eş de almış olsa;
120 x 1/8 = 15 Eşe düşen pay
----------------------------
Toplam = 135 olacaktı.

Halbuki ortada 120 milyar var. Eşe 1 kuruş dahi kalmadı.

işte bu Kur'an ayetlerinin hatalı olduğunu gösterir.

Halife Ömer'in Hataya Karşı Avl Yöntemi:

Bu hatayı düzeltmek için Ömer "avl", "avliye" olarak adlandırılan basit bir yöntem geliştirdi. Bu yöntem allah’ın verdiği oranlardan yola çıkıp bir noktada ufak bir değişiklik yaparak oranların tümünü değiştiren ve toplamı %100 olacak yeni oranlar elde eden bir yöntemdir... Günümüzde islam hukuku miras konusunda bu yöntemi esas alır.

Avl yöntemiyle bir anlamda Kur’an ayetlerinin dışına çıkılmakta ve Kur’an’a göre şeriat uyguladıklarını söyleyenler, mecbur kalarak kendi uydurdukları hüküm ve yöntemi kullanmaktadırlar.

Avl yöntemi ile şu yol izlenir :

2/3 + 1/6 + 1/6 + 1/8 = 48/72 + 12/72 + 12/72 + 9/72 = 81/72 = 1,125

Burada payda 24’e değil de 72’ye yükseltilmiştir. Sonucun 1 çıkması içinse

Payda 81 yapılır;

48/81 + 12/81 + 12/81 + 9/81 = 81/81 = 1

Yani matematik olarak yanlış olan ama çaresiz ve zorunlu kalınarak hileli bir yöntemle

oranlar değiştirilmek suretiyle paylaşımın sağlanması yoluna gidilmiştir.

Böylece yeni oranlar:
üç kızın toplam payı= 48/81
annenin payı= 12/81
babanın payı= 12/81
zevcenin payı= 9/81
olacak şekilde değiştirilmiş olur.

Tabi elde edilen bu oranlar ayetlerde ifade edilenlerden farklıdır. Ayetlere baktığımızda bu oranları göremeyiz. Bu oranların sadeleştirilmiş şekillerine de bakalım:

üç kızın toplam payı = 48/81 = 0,593 Halbuki Kur'an 2/3 = 0,666 diyor
babanın payı = 12/81 = 0,148 Halbuki Kur'an 1/6 = 0,166 diyor
annenin payı = 12/81 = 0,148 Halbuki Kur'an 1/6 = 0,166 diyor
zevcenin payı = 9/81 = 0,111 Halbuki Kur'an 1/8 = 0,125 diyor

Görüldüğü gibi ayetlerde belirtilen oranların kullanımı mümkün olmadığı için bu oranlar değiştirilmiştir ve başka oranlar kullanılmaktadır.

Böyle basit bir dört işlem hatasının, her harfi, her kelimesi Allah sözü olduğu bildirilen Kur'an'da yer alması, Allah gibi kusursuz bir varlığın hatası olmasa gerek. O halde, bu hatanın sebebi ne olabilir dersiniz?

Bu, Kur'an'ı Muhammed'in uydurduğunun en önemli delili midir?

Bu hata şimdiye kadar izah edilememiş, mantıklı, bilimsel bir yanıt verilememiştir.

Diğer çelişkiler "müphemdi, müteşabihdi " diyerek, kelimeleri çarpıtarak, tahrif ederek, yanlış bilgiler verip demagoji yaparak bir şekilde geçiştirilebilir. Ancak Matematik laf değil, işlem ister. Matematik de mecazilik, müteşabihlik sökmez.

Nitekim Halife Ömer'de sökmediğini görmüş ve Avl denilen aldatma yöntemi uygulamıştır.

Bu ayetlerdeki hatayı anlayanlar ve çözüm bulamayanlar ama hala Kur'an'ı Muhammed'in uydurmadığını düşünenler aşağıdaki soruları yanıtlamaya çalışmalıdırlar. Çünkü ana-babadan alınmış, hazıra konulmuş imanın tazelenmesi ve sorgulanması gerekir. Gördüğü yanlışlara rağmen imanında direnmek imansızlıktan daha kötüdür. Eğer Tanrıya inanıyorsanız ve bilen, gören, işiten, hesap soransa Tanrı, sahte imanları da, gerçek imanları da iyi bilmesi gerekir. Aldatılamaz, kandırılamaz. Kendisini alet ederek dünya menfaatleri elde edenlerden de, yanlışı göre göre, bile bile onların peşinden gidenlerden de hesap sormasını iyi bilir.

Sorular:

1- Muhammed vahyi mi yanlış anlamıştır?
2- Ortada vahiy diye birşey yok ilham mıdır hepsi?

ilhamlar da hata içerir mi diyorsunuz?

3- Yoksa Kur'an toparlanırken mi hata yapılmıştır?
4- Ya da Kur'an tahrifata mı uğramıştır?

Halife Osman ayetlerle oynamış olabilir mi?

5- Yoksa Allah da hata yapabilir mi diyorsunuz?
6- Allah değil de Muhammed mi matematikten anlamıyordu?
7- Yoksa bu konudan uzak duralım, ele almayalım,

Şeytani bir soru mu diyorsunuz? Şeytani bir soruya neden olan hatanın Kur'an'da ne işi var?

- alıntı -
ayette eğer kelimesi ile başlayan cümleler diğer cümlelerle bir tutulamayacağı için bir matematik yanlışı yoktur."eğer" li cümleler diğerinin dışında tutulan istisna kurallardır.
--alıntı--
avliye meselesi

avliye meselesini ortaya atıp, payların tutarının paydadan çok olduğunu ileri süren bir internet sitesinde ;allah matematik bilmiyor mu?; diye saptırıcı bir soru üzerine verdiğim cevaptır: bunun, tanrı;nın matematik bilgisiyle ne ilgisi var? kurândaki miras hukuku, yüzyıllardan beri mevcut olan arap miras hukukunun, kadın ve çocuklar lehine düzeltilmiş şeklidir. bu paylaştırma daha önce mevcuttu. kurân daha önceki hukuk sisteminin adaletsiz yanlarını düzelterek uygulanmasını tavsiye etmiştir. islâm hukukunun miras taksim dalına feraiz denilir. bu taksim işleminde üç husus karşımıza çıkabilir: 1- fariza-i adile: varislerin hisselerinin toplamıyla paydanın eşit olmasına adil taksim, 2- reddiye: payların toplamının, meselenin ortak paydasından eksik olmasına reddiye, 3- fariza-i aile (avliye): payların toplamının, ortak paydadan büyük olmasına da avliye denilir.

burada hisselerin toplamı ortak payda kabul edilerek eksiklik, her varisin hakkı, hissesi oranında azaltılır. mesela ölen kişinin eşi, 3 kızı, anası ve babası varsa eşi 1/8, kızlar 2/3, ana babanın her biri 1/6 alır. mesele 24ten gelir ama payların toplamı 27 eder. bu durumda payda 27ye çıkarılır. mal

27 parçaya ayrılır ve herkes hakkı oranında payını alır. kurânda meselelerin 6 veya
12 yahut 24 üzerinde hesap edileceği söylenmiyor ki! feraiz ilmi denilen miras taksimiyle uğraşanlar kolaylık için ortak paydalar düşünmüşlerdir. yok efendim tam değilmiş de yarım çıkıyormuş da... yarım çıksa ne olur? sanki yarım, matematiğin gereği değil mi? tamları yapanlar da yarımlardır. bu tür sorular, bilgisizleri dinden soğutmak isteyen tanrıtanımaz, dinsizlerin uydurmalarıdır.
--alıntı--
o zamanlar bir eş almak sık rastlanmadığından ve kız evlada erkek evladın yarısı miras vermek daha büyük bir hata olduğundan (ki türk medeni kanunu bu konuda kur'ana karşıdır) göz ardı edilebilecek bir hatadır.
o fazlalık berekettir bereket.

tanım: yanlış önermedir. zira bunu buraya yazan kişinin de amacı bellidir.
1400 senedir kimsenin uyuduğu falan yoktu, her dönem bu olaylar dile getirilmiştir, kafalarda oluşan şüpheler sorgulanmıştır fakat islamdaki hoşgörü yüzünden, islam ın hoşgörü dini olması yüzünden bu fikirleri ortaya atan ve tartışmak isteyen insanlar katledilmişlerdir.

susturuyorlar sonra "yeni mi aklınıza geldi?" diye soruyorlar biraz kordineli hareket edin, böyle çıkışlarla olmaz bu işler.

allah, peygamber, din adına öldürülen, susturulan insanlara müdahele edenler ise cennete gidecekler değil? "allah'ın verdiği canı allah alır." öldürenler cehenneme. hangisi doğru bro?
"ulen her şey aklına yattı da bir matematiği mi çözemedin?" başlığı.
sözel candır. en güzeli sözele yönelmek.

(bkz: islamda zorlama yoktur)
(bkz: hele öğrenciyi zorlama hiç yoktur)

(bkz: eylülde gel)
(bkz: ahirette gel)

edit: bir takım hatalar düzeltildi. isim vermek istemiyorum.
aynı tanrı; eski ahitte;

"krallar 7-23: Hiram dökme tunçtan on arşın çapında, beş arşın derinliğinde, çevresi otuz arşın yuvarlak bir havuz yaptı"

demektedir. böylece allahın piyi 3 alarak ilginç bir hesap hatası yaptığını da görüyoruz. aslında piyi 3 alan bir tanrı çok şirin geliyor insana. öte yandan genel bir problemdir allahın matematik hatası denilebilir bu durumda.

eski ahit değiştirildi diyenler olursa diye de not düşelim; kuranda bir çok kere allah kendine şahit olarak eski ahiti gösterir. üzerine yemin eder.
basit bir hatadır.

"1400 senedir kuran'daki çelişkiler hep bulunuyormuş" diyen bir insanın bu kuran hatalarını mazisinden habersiz olduğu su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. bu tarz bir düşünce yapısına olan insanlar genel olarak ad hominemci oluyorlar.

ayrıca bu noktada önemli olan bu hataları bulan, gören, keşfeden insanların yaşıyor olması değil, bu ortaya çıkarttıkları, bazı çevrelerce sürekli demagoji yapılarak reddedilmeye çalışılan gerçeklerin cesurca tartışılabileceği bir platformun olmaması önemlidir.

yoksa zaten olan oldu, bulunan bulundu, ortaya atılan çoktan atıldı, kimsenin yaşanmışlığına ihtiyaç duymayan gerçekler gün ışığında. boş laf.
1400 yıldan bu tarihe kadar bir şeyin %100 hatasız korunabileceğini düşünmek kadar hatalı olmayan bir hatadır.
Eksik çıkınca olmuyo da fazla çıkınca oluyo öyle mi?

Ya ulan yazmayım diyorum da sen olsan nasıl bir medeni bir kanun koyardın? Insan bu x kadar kardeşi y kadar çocuğu z kadar eşi t kadarda hayatta anne babası olabilir. Sen ona bir üleştirme metodolojisi sunacaksan ve bunu arapça ile yapacaksan ki "kuranı arapça indirdik" diye açık açık belirtilmiştir, matematik olarak indirilmemiştir ki yine matematiği ve cebiri araplar geliştirecektir, bunu böyle demeyeceksin de nasıl diyeceksin? Hadi insan ürünü diyelim bana bir insan ürünü göster ki bu kadar dayanıklı olsun ve benzerlerinden sıyrılabilsin. Muhakkak ki kuran yeniden yoruma da açıktır. Esas tartışılacak bir şey varsa da neden gönderilmesine ihtiyaç duyulduğudur. Ama sen belli ki hiçbir ürün ortaya koymamışsın, bu riski birisi niye alsın?

Secde anında allaha en yakınsınız denmektedir. Çünkü gözboşluğunuzu ve beyninizin elektromanyetik olarak dünyaya kafatasınızdan açılan tek haznesini tümüyle Dünya'nın kalbine dönmekte, aslı fuzuliyattan kendinizi men etmektesinizdir. Şimdi tüm bu söylevler, zırvalıklar; ancak cevabı Allah tarafından insana secde halindeyken verilebilecek "güzellikler"i unutması içindir. Aklımızı başımıza alalım ve zannediyorum ki kuranı bir kez kelime kelime Türkçe okuyalım. Gerekirse ingilizce öğrenip Araplarla tartışalım. Onların bile kendi dinlerini anlamakta çok büyük zorlukları var. Beğenmiyorsak da almayalım ama böyle oturup eleştirmeyi, Endülüs kütüphanelerinden bilimsel kitapları alıp islami külliyatı yakmayı, dini insanları kullanmak için kullanmayı, bu hakkı nasıl kendinizde görebiliyorsunuz? Tüm bunlar bir yanlışın savunması değildir. Öyle olsaydı hukuk sistemi diye bildiğimiz amerika'nın yeni "patriot act"ini tartışırdık. Yada bu milllete Allah'ın neden kurtuluş savaşı'nı tekrar kereler gerekli gördüğünü. Oysa yanlışlarımız içimizde, bizden başkadır.
o kadar zaman uğraşılıp da kafa yorduktan sonra bi boka yaramayan bir hesapla bulunduğu sanılan hatadır.. matematikçi yerine bir arapçacı yapsaydı daha doğru bir hesap olurdu.. ayrıntılar için (bkz: kur an-ı kerim nisa 11 12)
islam hukukunda miras hesaplama yüzdelik üzerinden yapılmaz işlemler kesirler üzerinden gider ve hesaplama ondalık sisteme göre yapılmaz. sizin yanlış dediğiniz durum aslında islam hukuku almış birisi için kolaylıkla hesaplanır bir durumdur. ortada var olan sorunun (2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 olması iddasıdır fakat kuran matematiği ondalık sayma sistemi üzerine kurulu olmadığı için bu hesaplama size yanlış gibi görünür. hesaplama için yapmanız gereken şudur- değeri hedef almak-.

yukarıda belirttiğim toplama işemini sadeleştirmeden yazarsak ortaya şu durum çıkar ki, yukarıdaki işlemin aynısıdır.
16/24 + 4/24 + 4/24 + 3/24 = 27/24. buraya kadar herşey anlaşılır sanırım. mirasçılarımız gene yukardaki gibi üç kıs bayan eş v anne baba olsun ve miras 120 milyar olsun (iyi para be!) işte islam hukukunda miras hesaplaması bira daha farklıdır. 120 milyarlık değer 27'ye bölünür ve çıkan sonuç 4.44444 diye gider biz bu sonuçu 4.45 dersek işi kolaylaştırmış oluruz. bu değer kesirlerin paylarıyla çarpılır.

16 X 4.45 = 71,2 dir, 4 X 4.45 = 17.8 dir ve tekrar 4 X 4.45 = 17.8, 3 X 4.45 = 13.35 tir. neyse efendim toplamda 120,15 çıkar. oradaki on beş fzlalığı ise benim işlemi kolaylaştırmak için sayıyı yuvarlamamdandır.

kuran hukuku hesaplamalrı çok daha farklıdır bu yüzden, allahın matemateğiyle uğraşmak yerine daha yapıcı işlerle uğraşsak çok daha faydalı olur.
imkansızdır. hatta kur'an'ın öklid'e ilham verdiği rivayetler arasındadır. görüşlerini almak üzere;

(bkz: ömer çelakıl)
bir çok ilköğretim öğrencisini ondalık kesirlerden çakmaktan kurtaracak hatadır. Bulduğunuz sonuca öğretmeniniz yanlış derse aradaki farkı bölüştürün, böylelikle bir ondalık kesir sorusunu yanlış yapma şansınız kalmaz.
islamın mirasla ilgili hükümlerini düzenleyen ayetler temel olarak Nisa suresi 11 ve 12. ayetlerdir. Bu ayetlerde mirasçıların hakları belli oranlar verilmek suretiyle düzenlenir. Aşağıda bu ayetleri veriyorum:

Nisa / 11-12
Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. ikiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan gelen bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.
Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir öneridir bu. Allah Alîm'dir, Halîm'dir.

Bu ayetlerde verilen oranlardan yola çıkan bazıları kendi akıllarınca enteresan miras paylaşımı senaryoları üreterek islam'a ve Kurana saldırmaktadırlar. Konuyu bir örnekle açıklayalım: Bir adam ölür ve geride bir anne, bir baba, üç kız evlat ve bir de eş bırakır. Miras nasıl paylaşılacak? Bu örneği ortaya atan kişiler çözümü de (!) kendileri verirler: 1/6 + 1/6 + 2/3 + 1/8 = 1,125. Yani oran 1,0 dan büyük, o halde Kuran uydurma bir kitap!

Benzer bir duruma ilişkin ilk problem Hz. Ömer zamanında ortaya çıkmış ve sahabeler bu problemi avliyye dedikleri bir yöntemle çözmüşlerdir. Bu yöntemin ne olduğunu anlatacak değilim, isteyen internette yöntemle ilgili kaynak bulabilir. Ancak bu yöntem inkârcıları (ve belki de bazı inananları) ikna etmemektedir. Onlara göre bu yöntem bir hileden başka bir şey değildir. Bu yöntem ilk başlarda benim de aklıma pek yatmamış ve ciddi bir şekilde Kuran'dan şüphelenmeme neden olmuştu.

Aslında problemin kaynağı Kuranın bu ayetlerinde verilen oranları mutlak oranlar olarak kabul etmekten kaynaklanıyor. Yani örneğin 3 kız kardeş için verilen 2/3 oranı mutlak bir oran farz ediliyor. iyi de gerçekten öyle mi? Bu oranlar mutlak oranlar mı, yoksa bir tür tavan ya da taban değerler mi? Bu oranların mutlak olmadığını iddia etsek bile, buna Kuran'dan delil getirmediğimiz takdirde kimseyi ikna edemeyeceğimiz çok açık

Bu amaçla öncelikle Nisa/11 ve Nisa/12 ayetlerini incelememiz gerekiyor. Bu ayetlerin sonunda yer alan ifadeler bu açıdan oldukça önemli: ferıdatem minellah ve vesıyyetem minellahSadece 2şer tane Arapça kelime! Bu ifadelerden yola çıkarak bu oranların mutlak olduğu kesinlikle iddia edilemez. Ancak buna rağmen bazıları örneğin A. Yusuf Ali ingilizce mealinde bu sabit oranlar Allah tarafından emredilmiş/belirlenmiştir şeklinde bir çeviri yapmış. Bu 2 kelimenin neresinde sabit oranlar lafzını gördü bilmiyorum, ona sormak lazım! Örneğin M.H. Shakir ferıdatem minellah ifadesini bu Allah'tan bir buyruk/düzenlemedir şeklinde çevirmekle yetinmiş. Yukarıya aldığım Nisa/11-12'nin Türkçe çevirileri ise Y. Nuri Öztürk'e aittir. Bu ifadelerle ilgili bir diğer nokta da şu: Her 2 ifade de verilen oranlardan hemen sonra gelmiyor. ilk ayette araya Babalarınız var, oğullarınız var diye başlayan 2 cümle giriyor, ikincisinde ise arada Kimseye zarar verilmemelidir şeklinde bir ifade mevcut. Şu halde Allahtan bir buyruk ya da Allah'tan bir görev olan şey nedir? Bu oranları sabit kabul edip aynen uygulamak mı? Babalar ve oğullar ve diğer mirasçılar arasında ayırım yapmayıp adaletli bir dağılım yapılmasına izin vermek mi? Bence ikincisi! Aslında bu emrin ne olduğunu anlamak için bu ayetlerin devamına bakmak gerekiyor.

Kuran'da bu oranların sabit ya da mutlak olmadığına dair delil hemen bu ayetlerin devamında mevcut Surenin 13 ve 14. ayetleri aynen şöyle:

Nisa / 13-14
işte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve onun resulüne itaat ederse Allah onu, altından nehirler akan cennetlere, orada sürekli kalıcılar halinde, sokar. işte bu, en büyük başarıdır. Kim de Allah'a ve onun resulüne isyan eder, Allah'ın sınırlarını da aşarsa, Allah onu, içinde sürekli kalıcı olarak ateşe sokar. Artık onun için yere batırıcı bir azap vardır.

Sınır kelimesinin ne anlama geldiği herkesçe malum. Aşılmaması gereken bir nokta, bir çit, bir değer Yani bu oranlar sadece birer sınır ve asıl olan bu sınır değerlerini aşmadan onlara yaklaşmak Dolayısıyla bu oranların mutlak olduğunu iddia etmenin hiçbir temeli yok

Şimdi sorun şu: Yukarıdaki ayetlerde geçen emir kelimesiyle aşağıdaki ayetlerde geçen sınır kelimesi birbiriyle nasıl bağdaşır? Aslında yanıt çok basit: Allahın emri olan şey bu sınırlara riayet etmek! Bu sınırlara riayet etmek ise onları aşmamak ve onlara mümkün olduğunca yaklaşmak ile olur. Yani emrin ne olduğunu anlamak için önce aşağıdaki ayetlere bakmak ve sonra dönüp emri buna göre değerlendirmek gerekiyor. Kısacası Allahın emri olan şey mirasçılar arasında ayrım yapmayarak verilen oranları birer sınır olarak alıp bunlara uymak! (Ama sonuçta bunların sınır olduğunu unutmamak şartıyla!)

Bu sınır olgusunun bu şekilde ifade edilmesinin de bazı sebepleri var: Örneğin 2den fazla kadın ise 2/3 olarak verilen oran, en fazla 2/3 ya da e kadar olarak verilebilir ve böylece bunun bir üst limit olduğu açıkça ortaya konabilirdi. Ancak bu durumda neler olacağını tahmin etmek güç değil. Bu tarz bir ifadeden istifade eden birileri mirasçı 3 kıza 2/3 oranında pay vermek yerine 1/10 ya da belki hiç pay vermeyebilirdi. Dolayısıyla Nisa/11 ve 12de en fazla 2/3 ya da 2/3e kadar tarzında ifadelerin kullanılmaması anlamlıdır.

O halde asıl olan bu oranlara mümkün olduğunca uymaya ve yaklaşmaya (!) çalışmaktır. Ancak sonuçta bunlar bir sınırdır. Yani mutlak oranlar değildir. Matematikteki limit kavramının buna çok benzer olduğunu bilenler bilirler. Bilmeyenler bilenlerden sorsun öğrensin!

edit:edit
aysenin 9 muhammedle evlendigi konusuna cok benzer bu. yakın gunlerde muslumanlar o zamanlar sayılara 5 ekleyeip 10 azaltılarak islem yapılıyordu demeye başlarlarsa şaşırmayın.

birde coğu müslüman çok mantıklı yada süper barış sevgi kardeşlik getiriyor diye dine inanmıyor. inanmalarının nedeni kuranda geçen cehennemden ve tehditlerden korkmaları. birde güzel bir cennet tanımı var. suana kadar kaç tanrı cennetimde huri var şarap göleri var bana inan dedi?
geçen televizyonda bir kanalda gözüme bir şey kaçtı:

- 11 tane evim var, birinde oturuyorum, hocam 10 tanesinin zekatını nasıl verecem?

hoca hesap yaptı, o şimdi ordan şu kadar, bu kadar, kira 500 alsan 5 milyar yapar. ikiye böl... şu kadar versen yeter.

bir insanın 11 tane evi olmasının hesabı yapılmıyor, vereceği sadakanın hesabı yapılıyorsa bu matematik hatası düşündürür beni.
kurani kerim bir insan urunu degil ki matematik hatasi olsun. bir musluman zengin olamaz sefalete mahkumdur diye dusunmek ancak filleri kurtaran adama mahsus bir dusuncedir.
bu kadar emek verip zahmetlere girmeye yazik dedirten bir inceleme. malesef...
keske bu emek hakki gormek ugrunda verilse dedirten vahim!, icler acisi durum...
(bkz: nafile çabalar getirmiyor sonuçlar)
allem ettim kallem ettim olmadı hesabıdır. ister avliye yöntemini kullanın, ister önce eşine pay ver, sonra kalanı dağıt yöntemini kullanın sonuçta kuran'da belirtilen oranlara aykırı bir dağıtım yapmış olursunuz. ömer'in hesabı, şunun bunun hesabı görünürse allah'ın yaptığı hatayı düzeltmeye yönelik işlemlerdir.
efendim mantığı basit bir paylaştırmadır. önce paydaları eşitlersin.

--spoiler--
Kız çocuklarına mirasın 2/3 ü =12x
Anneye mirasın 1/6 sı =4x
Babaya mirasın 1/6 sı =4x
Eşine mirasın 1/8 i =3x
--spoiler--

3x+4x+4x+12x= 23x toplam para

yani atıyorum: bir kişi öldüğünde 92 milyon ytl mirası olsa eğer.

kızlarından her birine:

23x= 96 x=4-------4*12= 48--------48/3= 16 milyon

anneye ve babaya da 16 milyon

eşine ise 12 milyon kalmaktadır.

böylece toplamda

3 kız + anne + baba + eş = 3.16 + 16 + 16 + 12 = 92

matematik bilmeyen beri gelsin...
her seferinde iki kişi ölürse o zaman ortada bir hata yok aslında hatası. yani biri göçtü gitti, allah gecinden versin. malı paylaştırıcaz ama olmuyor. himm. şu hala-dayı-teyze? pek işe yaramaz gibi. ölümüne yardımcı olunursa aslında hesap tutar sanki. evet evet öyle. onun da allah sas. * gecinden versin.

yani aslında zorlama sabitlere gerek yok. sabitlerden birinin eksiltilmesine gerek var. öyle olunca super tutuyor. allah yanılmaz. zaten dayının öleceği de vardı. kaderi öyleydi. yazmış allah. miras hesabını denk getirmek için ölümüne diye not almışlar deftere.

hayır, siz anlamazsınız allahın hesabından aptallar eşiği çok çabuk aşılmış. hayırlara vesile olsun.
Allah'ın yaratttığı matematik yalan söylemez ama kelamı kuran yalan söyler mantığının ürünü olan söz.
(bkz: enfal suresi)
enfal'de geçen ayetlerin ilkinde "ganimetler Allah'ın ve peygamberindir" denirken;
enfal suresi 41. ayette "ganimetlerin beşte biri Allah'ın ve peygamberindir" denir.

x = allah ise, x/5 = allah - hz muhammed
x = ?
güncel Önemli Başlıklar