bugün
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı33
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi16
- akp seçmeni8
- sivasspor'a verilen penaltı25
- trollerin karışması8
- bülent uygun10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü20
- fenerbahçe13
- anın görüntüsü20
- sinemaların batma aşamasına gelmesi20
- sözlük yazarlarının pankekleri13
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- patiswiss15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı13
- stanleywhite10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı9
- junkman8
- siklememenin getirdiği huzur9
- icardi190511
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması8
- yazarların en rum özelliği11
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington18
- nihavend longa11
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı9
- sözlükte fake alacak kadar ezik olmak8
- güzel kızların size abi demeye başlaması11
- arda güler9
- türk kızlarının zenci sevdası13
- susmayan durmayan israile gemi ticareti8
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
- şu anda çalan şarkı11
- sevgili kendim12
- afrika ülkeleri ve türkiyedeki enflasyon oranları29
- abberline tarzı saçma sapan başlıklar açmak8
- icardinin bir haftada 600 üzeri entry girmesi8
- ekşi sözlük14
- türk kızlarının beğendiği erkek tipi16
- bir kadına yaklaşıp adres sormak9
olayları oluş sırasına göre sıralayan bilim dalı
(bkz: timeline)
(bkz: zaman dizini)
takvim bilgisidir. tarihi olayların zamanlarını belirleyerek meydana geliş sıralarını düzenler.
kronoloji
Gidip gelmenin, gelip tekrar gitmenin, vedaların, öpüşlerin, öpüşmelerin, merhabaların, yorulmuş yolların, göze girmelerin ve de göze almaların zamanındayız şimdi. Yıllar tüm şehvetiyle ıslatıyor yüzümüzü. Neden diye sormuyoruz; neden aramaktan vazgeçtiğimiz için. Zamanın her gün bir önceki deli güne dönesimizin geldiği anlarındayız. Yaşamakla yaşamamak arasında kalmış bir telaşla, mecazen geçen günlerin içinde, ne olduğumuzu şaşırmışlığımızla, işte buradayız, hayatın tam da göbeğinde.
Birkaç sokak arasına sıkışıp kalmışlığımız vardı bizim. Geç öğrendik mesela akşam olunca, canavarlaşırmış ıslık çaldığımız sokaklar ve rehavet inermiş insanların ruhuna, haberimiz bile olmadı zamanında. Penceresinden ışık saçmayan evler vardı çevremizde ve biz geç anladık ışığın bakan gözlerde olduğunu. Arnavut kaldırımlı sokakların ahşap evleri olduk. Vergisini verdik aldığımız her nefesin, yüreğimizde ki kurşun yüreğimizde kaldı. Bize peşkeş çekilen günahları sahiplendik. Tek derdimiz aşklarımız ve aşk bozgunlarımızdı, onlar da bozuk para niyetine harcandı, bize kalan elde var sıfırdı. Soluksuz söylediğimiz şarkılar vardı, hüznün dibine vura vura, içip içip gebermeyi marifet sayardık. Çiçekler kuruturduk kalın kitaplar içerisinde, bir gün o sayfa açıldığında yeniden bulmak umuduyla. En kalleş gecelerin bile üzerine yıldızlar serpiştirirdik dua niyetine. Umudumuz vardı büyüttüğümüz. Yabancı şehirler tanıdık. Bizi bağrına basan şehirler, gerçeği yüzümüze vuran şehirler, ıssız istasyonlarıyla dost olduğumuz şehirler. O şehirlerde tanıdık hayatın coğrafyasını. Şair bu mısrada ne anlatmak istemiş diye düşünürken şairin ta kendisi olduğumuzu sandık. Soğuktan parmaklarımız donuyordu o zaman ama biz uzak türküler dinliyorduk, nalları diker gibi. isimler yazdık puslu camlara ve o isimleri gene biz sildik. Ağlatmadık güneşi, zehirlemedik saksıda ki menekşeyi. Gözleri gök yakut oldu sevdiğimizin, kirpiği ayın on dördü. insanlar tanıdık, her biri ayrı hikâyeye konu olmuş insanlar. Dert olduk, derman olduk. Çocukluğumuzun yakasına asılmış maşallah olduk. Gençliğimizi, başka hayatlarda ki gençliğin kafiyeleri süsledi, biz o kafiyelere ilham olduk. Ve bir gün büyüdük. Dokunulmamış, bakir yarınlarımıza açıldık kendi maviliğimizde.
Akrep mi yelkovanı takip ediyor yoksa yelkovan mı akrebi diye dert edinmiş, geçen zamanı saya saya yaşıyoruz şimdi. Âşık olduğumuz günler geride kalmış, yetişilesi yerlerimiz var ve birde kuyruk acılarımız. Anlamışız ki yangında ilk kurtarılması gereken yaşadığımız aşk değilmiş, biz artık aşka aşığız. Bataklığın içinden alacağımızı almış, özgür martıların kapı eşiğinde sürünüyoruz bu ara, cebimizde kalan sahibinden satılık ikinci el masallarla...
Gidip gelmenin, gelip tekrar gitmenin, vedaların, öpüşlerin, öpüşmelerin, merhabaların, yorulmuş yolların, göze girmelerin ve de göze almaların zamanındayız şimdi. Yıllar tüm şehvetiyle ıslatıyor yüzümüzü. Neden diye sormuyoruz; neden aramaktan vazgeçtiğimiz için. Zamanın her gün bir önceki deli güne dönesimizin geldiği anlarındayız. Yaşamakla yaşamamak arasında kalmış bir telaşla, mecazen geçen günlerin içinde, ne olduğumuzu şaşırmışlığımızla, işte buradayız, hayatın tam da göbeğinde.
Birkaç sokak arasına sıkışıp kalmışlığımız vardı bizim. Geç öğrendik mesela akşam olunca, canavarlaşırmış ıslık çaldığımız sokaklar ve rehavet inermiş insanların ruhuna, haberimiz bile olmadı zamanında. Penceresinden ışık saçmayan evler vardı çevremizde ve biz geç anladık ışığın bakan gözlerde olduğunu. Arnavut kaldırımlı sokakların ahşap evleri olduk. Vergisini verdik aldığımız her nefesin, yüreğimizde ki kurşun yüreğimizde kaldı. Bize peşkeş çekilen günahları sahiplendik. Tek derdimiz aşklarımız ve aşk bozgunlarımızdı, onlar da bozuk para niyetine harcandı, bize kalan elde var sıfırdı. Soluksuz söylediğimiz şarkılar vardı, hüznün dibine vura vura, içip içip gebermeyi marifet sayardık. Çiçekler kuruturduk kalın kitaplar içerisinde, bir gün o sayfa açıldığında yeniden bulmak umuduyla. En kalleş gecelerin bile üzerine yıldızlar serpiştirirdik dua niyetine. Umudumuz vardı büyüttüğümüz. Yabancı şehirler tanıdık. Bizi bağrına basan şehirler, gerçeği yüzümüze vuran şehirler, ıssız istasyonlarıyla dost olduğumuz şehirler. O şehirlerde tanıdık hayatın coğrafyasını. Şair bu mısrada ne anlatmak istemiş diye düşünürken şairin ta kendisi olduğumuzu sandık. Soğuktan parmaklarımız donuyordu o zaman ama biz uzak türküler dinliyorduk, nalları diker gibi. isimler yazdık puslu camlara ve o isimleri gene biz sildik. Ağlatmadık güneşi, zehirlemedik saksıda ki menekşeyi. Gözleri gök yakut oldu sevdiğimizin, kirpiği ayın on dördü. insanlar tanıdık, her biri ayrı hikâyeye konu olmuş insanlar. Dert olduk, derman olduk. Çocukluğumuzun yakasına asılmış maşallah olduk. Gençliğimizi, başka hayatlarda ki gençliğin kafiyeleri süsledi, biz o kafiyelere ilham olduk. Ve bir gün büyüdük. Dokunulmamış, bakir yarınlarımıza açıldık kendi maviliğimizde.
Akrep mi yelkovanı takip ediyor yoksa yelkovan mı akrebi diye dert edinmiş, geçen zamanı saya saya yaşıyoruz şimdi. Âşık olduğumuz günler geride kalmış, yetişilesi yerlerimiz var ve birde kuyruk acılarımız. Anlamışız ki yangında ilk kurtarılması gereken yaşadığımız aşk değilmiş, biz artık aşka aşığız. Bataklığın içinden alacağımızı almış, özgür martıların kapı eşiğinde sürünüyoruz bu ara, cebimizde kalan sahibinden satılık ikinci el masallarla...
büyük ihtimalle yunan mitolojisindeki zeus'un babası ve zaman tanrısı kron'dan(chron) türeyen kelime.
cemil meriç'in bu kavrama karşı oluşunu anlamak gerek biraz. Batının aksettirmek istediklerini dayatması nedeniyle. Hakikaten de, müfredatımıza dayatılan batı öykünmeciliği şiddetli boyutlardadır. yunanlı şair hesiodos der ki:
yunan filozof der ki
gibi.. kronoloji sözcüğünü etimolojik olarak irdelersek bile yunanca kronos sözcüğüne ulaşırız.
Bu da, başımızda demoklesin kılıcı gibi duruyor. Aha da bakın! Demokles dedim.
Bu da, başımızda demoklesin kılıcı gibi duruyor. Aha da bakın! Demokles dedim.
Zaman bilimi, olayların gerçekleştiği zamanı bildirir.
Sıraya sokmada yardımcı olur.
Sıraya sokmada yardımcı olur.
takvim bilimidir.
başarılı bir film. oyuncu kadrosu epey güzel, minimal kafalar aslında.
"Aptalların tarihidir" der cemil Meriç.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar