bugün

krizin teğet geçmesi neye göre kime göre sorusunu göndeme getiren bir söylemdir. şimdi de yeni kriz kapıda. peki o da teğet geçecek mi? aşağıdaki geometrik şekli inceleyin ve siz karar verin lütfen.

görsel
türkiye tekelci sermayesi için son derece doğru tanımlamadır. kriz döneminde bankaların elde ettikleri olağanüstü kârlar, inşaat sanayinde olan iş adamlarının son 10 senede karun kadar zenginlemesi, sermayenin dış yatırımlarındaki muazzam artış, ortadoğu ve kuzey afrika ülkelerine hedeflenen 12 milyar dolarlık yatırımlar bu söylemi doğrulamaktadır.

başbakan tayyip erdoğan temsil ettiği sınıf için konuşuyor. kriz bugüne kadar bizim sermayeyi fazla sarsmamıştır. halkın sarsılıp sarsılmadığı da doğal olarak sınıfı gereği iktidarın umrumda değildir.
Geçen 2 yıl evvel benzine 3 ayda 12 kez zam gelmesi D. gaz ın yuzde 35 e varan zammı olmasına rağmen ve haklı kriz bacaklarının arasından yararcasına girmesine rağmen yüzsüzce teğet geçti diyenlere bende alttan yukarı çatırdatarak teğet geçmek istiyorum sözlük.
krizin geometrik hali,

kriz, ekonomik bir kavramdır.
kriz sosyal bir kavramdır.

kriz ekonomik açıdan iki veçhelidir. üretim-tüketim dengeleri, bütçe dengeleri, ihracat-ithalat dengeleri alt üst olur, işlikler kapanır, bankalar arası gecelik faiz tavan yapar, repo faizleri çılgınlaşır, ödemeler dengesi felçtir. bunun adı ekonomik yıkımdır.
bir de kriz anında sektörler arasında geçişkenlik artar, şirket evlilikleri çoğalır, sermaye terakümü hızlanır. bu sistemin kendi iç evrimidir, kapitalizmin doğasıdır.
bu kabil kriz trendi her ülkede farklı seyreder.
bu günkü göstergeler, ekonominin kapitalist mantığı sınırlarında, ülke ekonomisini sair ekonomilerle mukayese tahtında iyi durumda olduğuna işarettir.
çalışan kesim için ekonominin sıhhatli oluşu, bölüşüm paradigmasına aittir. çalışan kendini yeniden üretebiliyor ve sosyal hayatın ona sunduğu olanaklardan yararlanmasını sağlayabilen durumdaysa, vaziyet ortalamanın üstünde demektir.
üretim ve hizmet sektöründe çalışan kesimlerin durum itibariyle fevkalade olduğunu iddia etmek abes. ama dayanıklı, orta dayanıklı ve doğrudan tüketilen metaların istatistiki bilgileri ve iletişimden yaralanılma rakamları o denli umutsuz tabloya işaret etmemektedir.
muhalefet ayrı bir şeydir, ama vaziyetin rasyonel ve somut-bilimsel analizi başka bir şeydir.
enerji, hem üretim için ve hemde geniş manada tüketim için hayati girdi ve çıktıdır. fiyat dengelerinde etkendir. hiçbir ekonomi girdi maliyetlerini gözardı edemez. bu alanda oy kaygusu, her türlü hafif-derin krizlerin maliyetlerini arttırır.
fiyat hareketleri keyfi değil, zorunludur. kapitalist ekonomide hakiki kar fiyat üzerinden elde edilen kar değildir. karın ana kaynağı ücretlilerin artı değer yaratımıdır.
Bu sefer delip de gececek gibi görünüyor.
sadece türklerin başına gelen muhteşem şeydir.