bugün

öleceğini bile bile mal bir oyuncunun ses gelen odaya girmesidir. sadece bu mallığı dolayısıyla dahi o filmde ölmeyi haketmiştir.

zevkini alırcasına ağır ağır öldürsünler, birşeycikler demem!
izleyiciyi çıldırtır. hele de o oda nedensiz bir şekilde karanlıksa ve odaya geçiş bir merdivenle sağlanıyorsa.
eğer o oda olmasaydı asıl kahramanlar kızlarla birlikte olamazdı.
insanın başına ne gelirse meraktan geldiğini kanıtlayan sahnedir.
şişman ve gözlüklülerin ölmesi için gereklidir ki esas oğlanlar kalsın filmde ve hikaye onların üzerinden dönsün.
hiç bir zaman anlam veremediğim bir hastalık türüdür. senaristlerin vazgeçilmez mezesidir bu hastalığa yakalanan karakter. gecenin 3'ü olmuş, su içmek için uyanmışsın, aşağı inmişsin. tam o sırada yan odadan ses geliyor. lan belli ki sikindirik bir durum var. tabanları yağlayıp yukarı çık işte. yok, illa o oda açılacak. ağır ağır ürpertici adımlarla ve kesik keman sesleriyle ilerlenir. el titreye titreye kapının kolu kavranır. açamaz açamaz sonra bir anda artık nasıl bir cesaret geldiyse hışımla kapı açılır. lan, bir kez de ilk açıldığında bir şey olsun. olmaaaaaz. tam elemancı derin bir oh çekip ''artık şu içkiyi azaltmanın vakti geldi'' diyerek geri manevra yaptığı anda zebellah öte yandan üstüne doğru kobra yılanı gibi saldırıya geçer. klişe, servise hazırdır. afiyet-bal-şeker olsun.