bugün

bir türk takımının avrupa da kontrollu futbolla anca, nescafe kupası alabileceği durumudur. aykut kocamanlı febahçe de anca bunu alır. acil lazımsa depodan göndertelim. *
turk takimlari icin dogru onerme. adamlar lak diye atarlar; yapma volkan, yapma dany vs. seklinde got oluveririz.

fakat yunanistan falan bu oyunla kupa almislardir.
bizim asla yapamadığımız ancak ısrarla yapmaya çalıştığımız durum.
2004 yılında avrupa şampiyonu olan yunanistan ı hatırlatmıştır bu talihsiz beyan.
söz konusu kontrollu futbol yunanistan'ın euro 2004'te avrupa şampiyonası'nı; chelsea'nin geçen yıl şampiyonlar ligi kupasını kazanmasını sağlamıştır. kontrollu futboldan anladığınız bedenci aykut'un vizyonsuzluğu ise bu konuda hiçbir itirazım yok elbette.
(bkz: volkan ın kontrolünde top ağlarımızda)
Bana göre yanlış önerme. Eğer iyi kontra atak yapabilen bir takımsanız kontrollü oynamak bu işin tek yoludur. Ileride hızlı hücum oyuncularınız varsa ve bir kaç pasla çabuk rakip kaleye gidebilecek 3 ya da 4 oyuncunun olması yeterlidir. Valencia'nın güçlü olduğu dönemlerde, Mourinho ile birlikte Real Madrid hep çabuk kontra'ya çıkma becerisi sayesinde başarılı oluyorlar. Sanırım Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe'ye ilk geldiğinde kafasında da bu vardı. Çünkü hep kanada süratli ve ofansif kontra oyuncuları aldı. Krasic, Stoch, Sow.. Bu isimler gerçekten formda olduklarında bana göre ölümcül kontraya çıkarlar. Ancak planlar tutmadı. Defansif anlamda bir bütünlük sağlanmalı, ayrıca topu kapan savunma oyuncularından en az iki tanesinin oyun kurabilme yetisine sahip olmaları gerekli ki ilk hücum pasını verebilsinler. Hal böyle olunca da, klasik karambole gol arayan türk takımı havasına büründü herşey. Bir galatasaraylı olarak fatih terim'in bekleri hücuma gönderen 4-4-2'sine karşı Aykut Kocaman'ın kafasındaki 4-2-3-1 ( ofansif kanatlar ve zenci forveti destekleyen Alex ) bana göre çok ama çok tehlikeliydi. Ama nedense ( iyi ki ) olmadı ve yanılmıyorsam Aykut Kocaman yönetiminde Fenerbahçe Galatasaray'ı hiç yenemedi. Demem o ki kontrollü futbol, hücum - savunma dengesini kurmaya yönelik bir futboldur. Savunma yapmak değildir sadece. Biz ya Milli Takımda hep yaptığımız gibi golden sonra umarsızca saldırırız, ya da Ersun Yanal'ın Gençlerbirliğine yaptırdığı gibi golü bulup Çanakkale Geçilmez tadında savunma yaparız. En son ne zaman kanattan gelen bir muz ortaya yükselip düzgün bir kafa vuruşu yapıldığını gördünüz Türkiye Liglerinde ? Ya da güzel bir ara pası ile kaleciyle karşı karşıya kalan forvetin aşırtıp gol atabildiğini ? Biz de poziyonlar hep karamboldür. Tek düzgün yaptığımız taktik herhalde kornerlerde ön direğe açıp birilerinin kafayla arkaya aşırtma çabası ki, bunu da yapmayan yok.
güncel Önemli Başlıklar