bugün

çocukluk yıllarında sizi kardeşi yerine koyan , bir dediğinizi iki etmeyen abladır. hoş anılar bırakmıştır.
(bkz: fahriye abla)
köy ablası, versiyonu ile geçen bir anı nereden geldiyse, gecenin köründe akıldan geçmiştir.

sıcak bir yaz öğleni, karpuz tarlasındaki ot kulubede, karpuzları kargalar yemesin diye, bekçilik yapılmaktadır. köy ablası, bir karpuz kesmeye başlayacaktır. önce iki bıcağı birbirine sürterek bileyler. sonra karpuz kesilir yenir.
tabi ilk fırsatta bıcaklar tarafımdan ele geçirilir. bileyleme hareketi kopya edilmeye çalışılır. köy ablasının uyarısı gelir.

"yapma bıçakların ağzını döndürürsün."

ufak beyin, bu deyim karşısında şaşırır. "bıçağın ağzının dönmesi" yıllarca kafada "ne demek lan bu" diye düşünülür.

şimdi bu tür bilinmeyen deyimler * yok denecek kadar az. ilgili mi bilmiyorum ama. mutluluklar da o kadar az.
orada o sıcağın altında 4 direk, etrafı ve üstü otlarla cevrilmiş bir kulubede saatlerce vakit geçirebiliniyormuş.

şimdi öyle mi?
iyi vakit geçirmek için kırk takla atılmaktadır.
güncel Önemli Başlıklar