bugün

kapitalizmin kara kitabını yazsak heralde komünizmin kitabı omomatik ile yıkanmış gibi olurdu.
yapılan pisliği başkasının pisliği ile örtmek sonucuna erişmeyi sağlayan kitap.
komünizm eğer kötülüğe sebep olduysa bu kapitalizmin yaptığı kötülükle örtülebilir. *
yapılan pisliği başkasının pisliği ile örtmek sonucuna erişmeyi sağlamayan kitap.
dünya üzerinde hangi sistem var ki kan dökülmeden gelmiş?
bırak komünizmi, kapitalizmi; hz.muhammed de zamanında savaşlar yapmış; islamiyet'i yaymış. bunları göz önüne alınca kan dökülmesinin ne yazık ki olağan olduğunu görüyoruz. bu noktada bu kanı değerlendirmek gerekiyor. nasıl bir amaç için dökülüyor? insanların genel olarak refahı için mi yoksa belli bir kesimin çok zenginleşip geriye kalanın fakirleşmesi için mi? elbette haksız yere öldürülenler olmuş olabilir komünizm konusunda. haksızlığın savunulacak yanı olmaz. yanlış yanlıştır. ama genel olarak inceleyince, ideolojinin kime hizmet ettiğini görünce bu konuyu değerlendirmek daha imkanlı hale gelir. çav.
günde binlerce masum bebenin açlıktan ölmesine, daha fazlasının sakat kalmasına, kat be kat fazlasının da sefil bir hayat sürmesine neden olmuş gibi yazılan kitap.
(bkz: tencere dibin kara)
yapılan savaşın savunma savaşı mı yani meşru müdafa mı
yoksa bir ideolojiyi bir düşünceyi dayatma savaşı mı olduğuna bakarak
o ölenlerin ne için öldüğü meşru sayılabilir.

bu anlamda da ''islamı yayıyoruz'' adı altında yapılan savaşlar islamın kutsal kitabı tarafından hoş görülmez.'' sizinle savaşanla savaşın'' der. yoksa bir kişiyi haksız yere öldürmek tüm insanlığı öldürmekle eşdeğerdir denir.

islam dünyası bunun dışına çıkmış ve savaşlar yapmıştır. bu yapanların vebalindedir.
''sizin ideolojiniz ya da inancınız bu yaptığınızı meşru görüyor mu?''
temel çıkış noktası bu.
"günde binlerce masum bebenin açlıktan ölmesi" emperyalizmin mi, fa$izmin mi, kapitalizmin mi, yoksa duygu sömürüsünün mü bir ürünüdür?
(#5397661) üzerine tek bir şey diyorum: (bkz: cihat)
Editörü eski bir maoist olan karalama kitabının kapitalizmin işlediği günahlardan dolayı komünizmi mesih haline getirip onu çarmıha germe çabalarından ibaret bir soysuzluk kitabıdır. Yazarların fransız, polonya, ukrayna menşili olmaları bakımından küresel dünyada tek dişi kalmış amerikan emperyalizmine hümanistik aklama getirmek adına güncelin es geçilerek dağılan sovyetlerden sonra ortada bir piç gibi kamış sayısız doğu avrupa halkının yaşadığı kapitalist sömürüyü ve sefaleti, avrupalı ve amerikalı tekeller tarafında asya coğrafyasına yayılan emek sömürüsünü ve savaş ekonomisi temelinde sürdürülen sermaye gericiliğinin emperyalizmini gözden kaçırma konusunda hemcinsleri soljenitsin ile kendilerine verilen sermaye şakşakçılığı görevini ziyadesiyle yerine getirmişlerdir.
Bugün doğu avrupa ülkelerinde amerikan ve rus füzeleri, savunma sistemleri ne arıyor!? Doğu avrupa halkları açlıktan, sefaletten niçin inim inim inliyor!? Kafkaslarda turuncu devrimler ile halklar emperyalist tekellere nasıl peşkeş çekiliyor!?
Sosyalizmin başarısız komünler, ssscb'nin dağılışı ya da berlin duvarının yıkılmasıyla çöktüğünü iddia etmeyecek kadar okumuşluğum vardır. Rusya ve Çin'in de sosyalist ülkeler olmadıklarına dair birçok delil. Kısa zaman önce sir lanka hükümetine nükleer destek veren çin'in tamil halkına reva gördüğü zulme de tanıklık ettik. Sermaye birikimine dayalı üretim manyağı sosyalizmin de ne bok olduğunu zaten biliyoruz. Malum kitabın yazarları ne kadar solcudur bilinmez ama eğer maksat solculara solculuk taslamaksa-öyle olmasa gerek- hizmet ettikleri sermaye oligarklarından öğrenemedikleri bir şey var. Nicelikler ile nitelikler yadsınamaz. Hele istatistikler ile tarih ne aklanabilir ne de itin dibine sokulabilir. Sosyalizm de bir din olmadığına göre bırakınız da kendi öz eleştirisini kendisi yapsındır. Değilse zamanının maocusu, stalincisi kafasına sermayenin tuğlası düştükten sonra tarihsel gerçekleri istedikleri gibi eğip bükerek gericiliğin en derin sularında yüzmekten başka bir işe yaramazlar.
cihat ve terörün retoriği isimli makaleyi öneriyorum:
http://www.canertaslaman.com/retorik/
kapitalistlerin kendi psiliklerini örtmek için ısrarla vurguladığı, kominizmin pisliklerini anlatan bir kitap.
(bkz: kızıl khmerler) yazan parmaklar aynı $ehvetle katledilen yahudileri veya herhani bir fa$ist deliliğe kurban giden insanları toplu mezarlarından geri çıkartabilecek mi?
komunizm kılıfı altında halklara yapılan soykırımlara kılıf bulanamayanların hitler de bu kadar yahudiyi bıdı bıdı.. diyerek karalamaya çalıştığı kitap. ha adamlarda bundan bahsediyor işte hitler ideolojisi uğruna ne kadar vahşi yöntemler uyguladıysa sen de kafana istediğinde o kadar vahşileşebiliyorsun diyorlar zaten, ana fikir de bu sonuçta. düşünmeden, sorgulamadan, yobazca, bir ideolojiye bağlı kalmanın insanı ne kadar yüce değerler adına yapılırsa yapılsın, amaçlarından nasıl da uzaklaştırabileceğini, onu çirkinleştirebileceğini açıklayan bir kitaptır bu. açık gerçekleri komunizm adına yapılan hataları görüp, kendi ideolojinin için özeleştiri yoluna gidemeyerek sadece şunu kanıtladın herkese. ucu boklu değnek tabiri vardır ya, örnek gösterdiğin faşizm bu değneğin bir ucuysa sen de öbür tarafına tekabül ediyorsun. bundan kaçar tarafın yok..
yobazın ne olduğunu bizlere gösteren bir başlıktır.
yani bu olay ''senin akıttığın kana karşılık benim akıttığım kan''mıdır? böyle mi savunulmalıdır?

kapitalizm kan akıtmış da onu bununla örtüyormuş. yani bu mantıkla gidecek olursak komünizm * o katliamları kapitalistler yaptıkları için mi yapmışlardır?

yani kapitalistler kan akıttı bizde kan akıtmalıyız mıdır savunma?
yahut böyle mi savunma getirilmelidir..

sonuçta insan ölmüş mü? bir de acaba komünizm * bu ölümleri -kendine göre- dahaiyi bir dünya için yapmışsa hitler o katliamları ne için yaptı? o da kendine göre daha iyi bir dünya için yapmadı mı?

savunmaya ama diye cevap verirseniz sıçarsınız..

bunu düşünün.

ama demeyin.
Emperyalizmin ve savaş ekonomisinin ulus devletleri hem ezenler hem de ezilenler nezdinde vahşileştirdiğini kitabın içeriğinden anlamaktayız. itirazımız sosyalizme/komünizme biçilmek istenen günah keçisi rolüne ilişkindir. Sonuçta tarihsel materyalizm diyalektik analiz gerektirir. Sen işin sadece emperyalizmin ve onun ortaya çıkardığı zaruri savaş ekonomisinin eleştirisini komünizme bok atmak için yapıyorsan, kusura bakma ama git de önce kendi bokunu ye derler insana. Fransız dönme sosyalistlerinin pol pot iktidarına verip veriştirmeden önce kısaca bir vietnam ve onun öncesinde de kuzey kore analizi yapmaları gerek ki tarafsız olduklarına kendilerini inandırabilsinler. Cezayiri de unutmasınlar. Değilse bu tür katliamları zaten kimse onaylamıyor. Hele bir sosyalistin kalkıp oh iyi olmuş diyebileceğini hiç düşünmüyorum. Neticede sovyetlerin ve çin'in uzak asya'da, doğu avrupa'da zorunlu ideoloji dayatmalarını nasıl lanetliyorsak, aynı şekilde avrupa ve abd emperyalizminin son 100 yıllık gerçekleştirdikleri refah ve demokrasi süslü emperyalizmini de lanetlemeliyiz. Bunu yapmıyorsan da kimin değirmenine su taşıdığın zaten ortaya çıkar. Sonuçta götümüzden uydurduğumuz kriterlere göre niyet okuyan falcılar değiliz.
(bkz: babanın canına köpek sıçsın)
bizlere kardeşlik türküleri söyleyen insanlar topluluğunun oluşturduğu devletler diye romantik sloganlarla pazarlanan kendilerini sosyalist/komünist olarak tanımlayan eli kanlı faşist diktatötlüklerin kendi halklarına uyguladıkları vahşetin örneklerini derleyen kitaptır.

kapitalist batı ülkelerinin afrika'da yaptığı vahşet vb. örnekler sizin "halk cumhuriyeti" ünvanlı devletler kurup halkını işkenceden geçiren faşist ağababalarınızı temize çıkarmaz. boşuna çemkirmeyin. sebebi ne olursa olsun savaşlarda oluşan kayıpları meşru görmek için bir yöntem bulunabilir belki ama kendi halkından milyonlarca insana sistematik işkenceyi savunmaya kalkmak insanlıktan çıkış biletidir.
sadece pol pot'u yazsak, kitap değil ansiklopedi olur zaten. ama dur ya, komünizm o değil aslında, o faşizm.

(bkz: faşizmdir hanım faşizm)
nasyonal sosyalizmin 25 milyon cesetlik high score'una karşılık, 100 milyon ceset ile zirveyi kimseye kaptırmayan komünizmin icraatlarını anlatan kitaptır.

komünist rejimler tarafından sistematik şekilde öldürülen milyonlarca insanı görmezden gelerek, hala "onlar kapitalizm yüzünden öldüler" diye yüzsüz yüzsüz yorum yapan komünistleri görmemize vesile olmuştur.

hiçbir bok söyleyemeyecek durumda olanları da anca bunu (#5445533) demiş ve kuyruğunu bacağının arasına alıp köşesine çekilmiştir.
Suçlar, Terör, Baskı, Komünist devletlerce gerçekleştirildiği iddia edilen soykırımları, yargısız infazları, sürgünleri ve yapay kıtlıkları içeren, siyasi ve sivil baskıların tarihini açıklayan bir kitaptır. Kitap ilk olarak Le Livre noir du communisme : Crimes, terreur, répression adıyla 1997'de Fransa'da yayınlanmıştır. Türkçe çevirisi ise Komünizmin Kara Kitabı adıyla Doğan Kitap tarafından 2000 yılında piyasaya sürülmüştür.

Kitap birçok Avrupalı akademisyen tarafından yazılmış ve editörlüğünü Stéphane Courtois yapmıştır.
komünistler tarafından işlenen vahşetlerde, insanların "hayvan türü" olarak görülmesinin büyük rol oynadığı açıkça anlatan gerçek bir kitaptır.

Komünist ideologlar, karşıtlarını birer hayvan olarak tanımlamış, dahası yönettikleri insanları da psikolojik olarak "hayvanlaştırmaya" yönelik bir politika izlemişlerdir. Komünizmin Kara Kitabı' nda, söz konusu politika şöyle anlatılmaktadır;

" Adam öldürmek bir eğitim gerektirir; herkes komşusunu öldürmekte bir kararsızlık yaşar, buna karşı uygulanabilecek en etkili eğitim, kurbanının insanlığını yadsımayı, ona geçici olarak "insan değilmiş gibi görmeyi" öğretmektir. Alain Brossat haklı olarak şöyle yazar: "Barbar temizlik ayini, ölüm makinesinin tam verimle çalışması, işkence söylemleri ve uygulamalarında ötekinin hayvanlaştırılmasından, düşsel ve gerçek düşmanların hayvanlar dünyasına sokulmasından başka bir şey değildir...."
(Alain Brossat, Un Communisme Insupportable, Paris, L'Harmattan, 1997, s.265)

Brossat, bu kızılca kıyametin ve şölenlerin gerçek bir ötekini hayvanlaştırma geleneği oluşturduğunu, aynı geleneğin XVIII. yüzyıldan itibaren yapılan siyasî eleştirilerde de görülebileceğini anımsatır. Bu eğretilemeli ayin, özellikle hayvan imgeleri aracılığıyla gizli bunalım ve çatışmaların dışa vurulmasına yol açıyordu. Moskova'da 1930'lu yıllarda bu tür söylemlerin hiçbir eğretilemeli yanı kalmamıştı: "Hayvanlaştırılmış" düşmana önce bir av hayvanıymış gibi davranılır, sonra da bırakılırdı; tabiî burada önce ensesine bir kurşun sıkılırdı. Stalin bu yöntemleri sistemleştirip genelleştirdikten sonra Çinli, Kamboçyalı ve öteki takipçileri bundan geniş ölçüde yararlandı. Bununla birlikte yöntemleri ilk bulan Stalin değildir. Lenin'i de bu suçlamaların dışında tutamayız; iktidarı ele geçirdikten sonra bütün düşmanlarını "zararlı böcek", "bit", "akrep" ya da "vampir" olarak görüyordu.
(Komünizmin Kara Kitabı, s.996-997)

işte kitapdada yazıldığı üzere, komünizmin insanları hayvan olarak gören bu bakış açısının temeli, Darwinizm' dir. Bu, Marx, Engels ve Lenin tarafından defalarca vurgulanmış bir gerçektir. Dolayısıyla, komünist vahşet, Darwinizm'in bir uygulamasından başka bir şey değildir.
(bkz: le livre noir du communisme)

komünistlerin utanmadan hala; sen onu bunu bırak bu dünyada kapitalistler daha fazla can alıyor diyerek görmemezlikten geldikleri kitap.
yana yana, döne döne aradığım kitap. semazen oldum mübarek.