bugün

Psikanaliz teorisine göre karşıt duygu ya da davranışların birbirinden ayrılmaz karmaşası; karakter bozukluklarının kaynağı.
daha çok çocukluk döneminde çevreyle ilişkiler çevresinde oluşur ve kişilik özelliklerinin gelişmesinde örtülü bir etki ortaya koyar.
komplekse, bireyin uyumlu kılmayı ya da kendi başına çözmeyi başaramadığı bilinçdışı eğilimlerin bir çatışması gözüyle bakılabilir. bu nedenle kişiliğin gelişmesinde çevreyle uyum sağlamasında olumsuz etkileri olabilir.

psikanalistlere göre çocukluk boyunca duygusal gelişme, zorunlu olarak bir dizi olağan kompleksle gerçekleşir. bu kompleksler karakterin olgunlaşması sürecinde art arda çözümlenir. çocuk bunlardan kurtulmadan önce az çok bilinçdışı bir dizi küçük bunalımdan geçer. olağan olarak 0-6 yaş arasında gerçekleşen bu süreçte belli ölçülerde saldırganlık, kapris, içe kapanıklık görülebilir. anormal olan, çocukluk komplekslerinin olgunluk çağında da varlığını sürdürmesidir.
psikanalistlere göre ruhsal bozuklukların bir çoğunun kaynağı komplekslerdir.

kompleks düşüncesi, ilk kez isviçreli ruhbilimci carl gustav jung tarafından ortaya kondu. jung kompleksin, kişiliğin bilinmeyen bir ruhsal gerçeği olduğunu savundu. jung'un verilerinden faydalanan freud, 1906'da kompleksi kendi bilinçdışı teorisiyle açıkladı. insan kişiliğinin gelişmesinde belirleyici ve evrensel olan tek kompleksin oidipus kompleksi olduğunu savundu. jung ise, kompleks çeşitlerini kardeşlik kompleksi, başarısızlık kompleksi ile çoğaltarak kompleksin oluşumunda kişisel bilinçdışının yanı sıra ortaklaşa bir bilinçdışının da etkili olduğunu savundu. alfred adler de, oidipus kompleksinin geçersizliğini, her ruhsal bozukluğun kökeninde libido ve cinsellik yatmadığını, hatta bunların biliçdışı dinamiğinde ayrıcalıklı bir işlevinin olmadığını savundu. freud'un ikinci planda ele aldığı ve libidonun karşılaştığı gerçek ya da düşsel zararlara tepkisel olarak adlandırdığı aşağılık duygusunu inceledi. günümüzde günlük dilde "kompleksleri olmak" kendini aşağılık duygusuna kaptırmakla eş anlamda kullanıldığı için adler'in görüşü bu anlamda daha yaygın bir nitelik kazandı.

çağdaş psikopatolojide patolojik durumlara yol açan kompleksler, yetişkin kişide çözümlenemeden biliçdışına itilen, siyasal, dinsel, törensel baskılar altında gizli ve örtük biçimde gelişmelerini sürdüren komplekslerdir. kişinin tepkisi ile, neden olduğu durumun önemi arasında belirli bir oransızlık biçiminde ortaya çıkar. suçsuzluk kompleksinde en küçük bir eleştiri, umutsuzluğa sürükler. aşağılık kompleksinde en küçük bir başarısızlık cesaret kırıcı olur. dışlanma kompleksinde en küçük bir soğukluk, toplumdan daha da uzaklaşmayı doğurur.

kompleksli kişi sürekli olarak aynı tür olaylardan etkilenir ve aynı basmakalıp tepkileri gösterir. ileri aşamada bu kompleksler, davranış bozukluklarına, nevrozlara ve hatta halüsinasyonlar, zulüm görme hezeyanları gibi ruhsal bozukluklara yol açabilir. davranış bozukluğu olarak tümüyle inceleyen kompleksler, kabil kompleksi (duygusal rekabete tepki), oidipus kompleksi, sütten kesilme kompleksi, iğdiş edilme kompleksi, aşağılık ve suçluluk kompleksleridir.

komplekslerin sağaltımında zararsız sayılabilecek bir davranış bozukluğu ya da gerçek bir nevroz söz konusu olmasına göre, çeşitli yöntemlere başvurulur. bu yöntemler, kişisel bilinç kazandırmadan başlayarak, grup sağaltımı, yönetimsiz sağaltım, işle sağaltım, oyunla sağaltımdan geçerek psikanalize dek ulaşır.
Psikolojik rahatsızlık.

(bkz: eve kapanmak)
(bkz: nefesin kesilmesi)
(bkz: anksiyete)
Her şeyin (özellikle de her şeyinin) hep mükemmel olmasını isteyen bir insan kendinde değiştiremedigi kusurlar gördükçe kriz geçirir. Bazen Aynanın önünden saatlerce çekilmez, bazen de bakamaz, sinirleri bozulur. *
insanlar hep "derdini sikeyım" modundadır bunlarla, oysa ki ciddi sorun. Ve genelde başka bir psikolojik rahatsızlıga, ya da üzücü bir hadiseye bağlı.

Evet engelli olanlar da var. Ama fayda etmiyor onlara bunu bilmek çünkü engelliler var ama kendindeki kusurlara sahip olmayan binlerce hatta milyonlarca insan da var.
bağıra bağıra kürtçe konuşan kişilerin içnde bulunduğu duruma halk arasında verilen isimdir.
komplekslerimiz, bizim, hem atımız hem dizginlerimizdir. - şevket süreyya aydemir
içinde yaşanılan toplumun, bireye uyguladığı, sosyo-ekonomik, kültürel ve psikolojik baskıların sonucunda, bireyin ruhani bedeninde oluşan, bir çeşit defans mekanizması olan, karmaşıklık hali.

Örnek vermek gerekirse; fiziksel olarak kendine güveni bulunmayan ve kendisiyle barışık olmayan insanların, şaka maksadı ile de olsa, kendilerine yöneltilen bir dalga geçme kelimesi ile sinirlenmeleri veya içlenmeleri.
bir insan zayıfsa , ya da en azından kilolu değilse ve herkes ona iyisin diyorsa fakat o yine de diyete girip , spor yapıp aç kalıp kilo vermeye çalışıyorsa bu kompleksdir. sürekli aynaya bakılır , fiziki özellikler hiç beğenilmez.
galatarasaylilar için;

(bkz: fenerbahçe)

dir...

(bkz: fenerbahce kompleksi)
erkeklerde bayanlardan daha fazla bulunur.
kimi zaman sozlukte acilan basliklarla kendini gosteren, insan kişiliğinin gelişim evresinde var olan ya da oluşan herhangi bir eksiklikten dolayı sonradan ortaya çıkan bir tür davranış bozukluğu.
(bkz: fenerbahceli olmamakla gurur duymak)
yapısal anlamda ya da işleyiş bakımından çözülmesi zor, karmaşık.
Herşeyden önce insanın dengesizleşmesini sağlayan olgu kompleks. Büyüdükçe kişiliğinizle birlikte gelişmeye başlayıp belirli bir dengeye sahip olsa da (ki ironi budur) dengesizliğin kendisi aslında.

Bazen karşıdakine çok iyi, duyarlı, mantıklı davranıp, sevip, sevilip, bazen de kendinden geçerek karşıdakinin inandığı-değer verdiği-hoşlandığı herşeye saldırmayı sağlıyor sanırım.

Ve farkettirmeden... Yumuşak ama iyi seçilmiş sözcüklerle. Kişinin bilinen zayıf noktasına atılan ard arda tekmelerle.

Çok sevdiğiniz insanın üzülmesini, kırılmasını görmeye çalışıyorsunuz. Çünkü doğru sizinki. Lider sizsiniz. Karşınızdakine istediğinizde zarar verecek güce sahipsiniz. Bunun bir şekilde kanıtlanması, tatmin edilmesi gerekiyor gözünüzde. isterseniz kırarsınız, kırmadığınız zamanlarda bunu kanıtlama ihtiyacı duymuyorsunuz sadece.

Bu nedenle sürekli daha ileri gitmeye başlıyorsunuz. Kişiliğinizden alakasız bir şekilde, kompleksiniz de büyümeye, bir takım değerler ve kriterler edinmeye başlıyor. Sonrasında gelen üzüntü ve pişmanlık, ancak geldiği zaman gözden geçiriliyor. Ona daha var.. Yatağınıza yatana kadar, karanlıkta kendinizle başbaşa kalana kadar, kişiliğiniz ve iyiliğiniz kompleksinizi bastırana kadar bunu düşünmeyeceksiniz.

Beslenmelisiniz çünkü. Kan emmelisiniz. Öldürmeli, üzmeli, kırmalı, ağlatmalı, iç titretmelisiniz.

Büyüyor, büyüyor, büyüyor, sahip oluyor size.

Bir ruh hastalığı, bir virüs. Büyümenizi engelleyen, küçülmenizi hızlandıran.

Kendiniz değilsiniz artık.. "Siz"e dönüşmüşsünüz.

Sen... ve kompleksin. iki ayrı kişi gibi.

Bir olma yolunda. Umutlu. Umutsuz. iradeli. iradesiz.

Ama..

Siz.
takıntılı insanların yaşam gailesi.

bu durumda hepimiz ucundan kıyısından bu kümede savaşım veriyoruz, hayırlı olsun.

paraşizoidliği bir kenara atarsak, takıntısı olmayan kimsenin var olması eşyanın doğasına aykırıdır. takıntı denilen şey, insanın bilgilerinin aktığı ama bir türlü, olağan görüp, ertesine geçemediği su bentleri gibidir. işbu bente takılan bir laf, bir tavır kompleks yığınağın oluşturur ve orada debelenir. takılan olayın takıntısı ile bir adım atılamaz. vakıa ki beşer bir erdem kişisidir, o zaman kürekle, kazmayla yıkar takılmış ne varsa. şimdilik...ve sadece bu olay için.

su gibi akmak, beraber çağıldamak beşerin çooook ötesine düşer. yine de bu alemde pürüzsüz bir akış olmasa da arada sırada ufak bir bent yapsa da düzgün akan insanlar gördüm ya da gördüğümü sandım, komplekssiz demedim ama onlara, öyle dersem insan olmaktan çıkacaklardı. ayıp etmiş olurdum.

bunları bilmeme rağmen yine de kazma, kürek aldım bekliyorum. umarım kullanabilirim ve umarım ki başarırım.
kendi hakkında çok konuşan insanların takındıkları tutumdur.
saplantı manasındadır. kişinin belli bir nesne, oluşum, duygu, tepki yada başka bir birey hakkında aşırı düşünmeye ve davranışlarını ona göre ayarlaması durumudur.
bunu diyen bunları da dedi:

(bkz: sofistike)
(bkz: komplike)
(bkz: complex)
kendi gerçekliği içinde kendi kuralları ile var olan..

buradan karmaşık..

oradan sorunlu..

ortada,

aaaa..
cagimizin hastaligi. mantik cercevesi icinde, normal insanlarda bulunmasi gayet normal olan bir davranis bozuklugu.
"bir zamanlar genc, saglikli bir insanin yaslandigi zaman yuzundeki kirisiklari kompleks yapmasi" kimseye zarar vermedikce cok normaldir. kaldiki cevresindekiler tarafindan da cogu zaman anlayis ile karsilanir.
asil problem:
komplekslerini, pranoya derecesinde, herhangi bir sebep olmadan, saglam gerekceler gostermeden hayat tarzi olarak yasamaktir.
yoksa: dunya uzerinde hic bir insanın, "kompleks yapmamak" "yalan soylememek" "gotunden atip tutmamak" gibi luksleri yoktur. "kompleks hayatin gercegidir"
sayı cinsinden ifade edildiğinde, bir reel bir de imajiner kısma sahip olan sayılar.
(bkz: karmaşık)
(bkz: aşağılık kompleksi)
(bkz: oedipus kompleksi)
(bkz: elektra kompleksi)
bir kaç yapının bir arada bulunduğu çok amaçlı bina.

(bkz: akatlar spor kompleksi)
psikolojideki karşılığı (bkz: ruhsal karmaşa) olan kelimedir.
Ruhta meydana gelen karmaşa. toplamak lazım etrafı.
güncel Önemli Başlıklar