bugün

bu tabak yollandığının unutulduğu bir zamanda içi güzel pasta börek tarzı şeylerle çıkagelir. ben ne kadar kibar bir insanım ki komşuma yemek yollamışım o da bana karşılık vermiş bu şık hareketle iç sesini uyandırır. hem karnın doyar hem kendini översin durduk yere.*
çocuğunuzu yollayarak geri isteyebileceğiniz tabaktır.eğer öğrenciye yolladıysanız unutun gitsin.*
öğrencilerin iyi niyetli kötü emellerine alet ettiği bir görgüdür. öğrenci insan muhtemelen apartmanda kendisini kollayan bir aileye memleketten gelen iki parça yemeği koskocaman bir tabakta verir ve beklemeye koyulur. muhtemelen ertesi gün tabak ağzına kadar dolu olacak şekilde geri döner ve amaca ulaşılır.
tabak öğrenci olan yan komşuya gönderildiyse tabaktan uzun süre haber alınamaz. tabağı istediğinizde de bırakın içinde yiyecekle gelmeyi tabak kırık olarak bile geri dönebilir
yanlışlıkla kırıldığında tabağın verildiği aileyi strese sokan tabaktır.
mutfakta özel bir yerde durur bu.anne hep istim üzerindedir.öyle her yapılan yemek veya tatlıyla doldurulup geri gönderilmez.özel olmalıdır.uygun yemek seçildiğinde bayram havası yaşar anne.çocuğu uğurlar kapıdan ama kapı kapanmaz merdivenden aşağı sarkarak komşudan tabaği aldım teşekkürler diye tekmil vermesi beklenir.
bir yatirim araci olarak kullanilabilecek tabaktır. yemek varken yarisi doldurulup komşuya gönderilir, o tabak birgün mutlaka dolu olarak geri gelecektir.
boş gönderilmemesi gereken tabaktır. sırf tabak boş gitmesin diye kek, börek, poğaça veya helva yapılır. hazır yapılmışken de bütün apartmana dağıtılır. sonra o tabaklar da dolu olarak geri verilir. bu bir kısır döngüdür. imdattır.
(bkz: sizin tabak doğurdu)
(bkz: sizin tabak öldü)
(bkz: gece gece iğrençleşmek)
(bkz: gece gece iğrenç espiri yapmayı kabullenmek)
Herzaman kendi evinizde hiç pişmemiş ya da olmamış bir şeyle doldurulmuş olarak dönmesi dilenir.

(bkz: olsada yesek)
öğrencilik hayatımda karşılaştığım, tıkabasa börek çörek dolu bir tabağı boş göndermemek için, içine bakkaldan alınan bisküvi ve kekleri koyan kibar* arkadaşlarımın yaptığı davranıştır.
(bkz: komsuya alevli meyva tabaği göndermek)
(bkz: almadan gelme)
istendi.

evet istendi. komşu sağolsun birkaç gün önce yemek yapıp getirdi bize yeriz diye. Malum öğrenci evi. biz ne yaptık? yıkamayı unuttuk, aslında bulaşık yıkama gibi bir alışkanlığımız olmadığından yıkamadık. yani bulaşık yıkamayı zaten uzunca bir süredir unutmuştuk. hatta neydi lan bulaşık yıkamak? şu fritöz de yapılan mı? neyse kadın geldi istedi "abla ne olur yıkayalım filan" "yok oğlum" dedi "allah razı olsun".

olum bu kadar utanmadım lan hayatımda.
boş gönderenin götüne girsindir.

şaka şaka! iyilik karşılıklı olmaz.

(bkz: çocuklar duymasın tarzı sosyal mesaj vermek)
aşure ise yıkanmadan geri gelmesi adettir.
yanlışlıkla kırarsanız annenizin de sizin kafanızı kıracağı tabaktır.

karşı komşumuzla annem adeta ikram yarışına girmişti. börekler tatlılar havada uçuşuyor. bir annem onlara götürüyor bir komşu bize getiriyor. soğuk savaş gibi. durum bize yarıyor indiriyoruz ne varsa mideye ama ortada komik bir durum da var. acaba kim önce pes edecek diye bekliyoruz ama nafile. kimse pes etmiyor. hatta hiç görmediğimiz şeyler yapıp servis ediyor annem, tüm maharetlerini konuşturuyor. bütün yemekler aynı tabakla gidip geliyor, ki yıkanmaktan tabakların artık porselenleri dökülmeye başlamıştı. bu savaşa son veren kişi olmak bana her açıdan pahalıya patlamıştı. top oynamaktan pancara dönmüştü suratım ve susuzluktan bayılmak üzereydim. koşa koşa mutfağa girdim. o kadar hızlıydım ki bulaşık yıkayan anneme çarpmadan duramadım. annemin elindeki tabak evyeye düşüp üç parçaya bölünmüştü. annemin yüzündeki ifadeyi hiç unutmuyorum.

kıpkırmızı suratıma öfkeyle bakıp kafama okkalı bir şaplak indirmişti. öyle ki iki gün başım ağrımıştı. annem bütün gün dertlendi ne yapsam diye. ya takımın tabağıysa diye ağıtlar yaktı. en sonunda çaresiz söyledi kadına tabağın kırıldı. kadın da canın sağolsun komşu dedi üstelemedi. o günden sonra çok nadir oldu bu yiyecek servisi. babamdan ayrı tokat yedim tabi "lan eşşoğlusu ne diye kırdın tabağı ne güzel yiyiyorduk işte tatlıları, bir daha bulur da yersin". sadece babam değil herkes o güzelim yiyeceklerden mahrum kalmanın hesabını benden sordu.

şimdi ne zaman bir komşu yiyecek getirse yüzümde bir gülümsemeyle alıyorum tabağı. ve çok sıkı tutuyorum düşüp de kırılmasın diye. neme lazım başıma bela olur yine!