bugün

doğru bir tespittir. gerçek komünistler (çakmalarından bahsetmiyorum) atatürk ten pek haz etmezler. bunda belki atatürk ün komünizmin başını gördüğünüz yerde ezin demesi etken olmuştur. ama sonuç olarak bir gerçek vardır ki komünistler atatürk ü sevmez.
komünistlerin demokrasiye karşı olmasından kaynaklanmaktadır. özellikle stalinciler ve kürtçüler kemalizme kökten karşıdır. *

edit : komünüzm demek eşitlik özgürlük demokrasi dömöktür deyip eksiye abanan arkadaşlara teşekkür ediyorum.
(bkz: tüm genellemeler yanlıştır)
komünistlerin mücadelesi de emperyalistlere karşı olmuştur, atatürk'ünki de. atatürk'ün tüm görüşlerinin benimsenmesi zaten beklenemez, o zaman komünist değil, kemalist olurdu şahıs. bu da atatürk'ten nefret etme anlamına gelmez.
gerçekten sevmezler.

sebebi ise, atatürk'ü masonik ajan olarak görmeleridir. onlara göre atatürk, istanbul'dan anadolu'ya gönderilmiştir. ordudan istifasının sebebide budur.

en büyük dayanakları ise, tamamen harab olmuş bir ülkenin o kadar düşmanı püskürtmesi fiziken mümkün değldir.
diğer dayanakları ise, atatürk'ün çanakkale zaferi. atatürk, düşman birliklerinin hangi tepeden taaruza geçeceklerini neredeyse nokta atışı şeklinde bulmuştu. böyle keskin bir tahmin mümkün değildi ve buralardan çıkcağını önceden öğrenmişti.

işte bu sebeplerden ötürü sevmezler. bende bu yüzden komünistleri sevmem.

bu bilgileri nereden mi biliyorum? izmit'e gidin. umuttepe kampusunden 4-5 km daha dağ yoluna ilerleyin. orda bir yangın gözetleme kulesi var. işte o kulenin bekçisi. adam 80 ihtilalinde hapis yatmış eski bir gazeteci. iki çay içtik, sohbet muhabbet. adam resmen ülkenin amına koydu. yukarıdaki tanıma uygun bir adamdı.
komünistlerin büyük çoğunluğu açısından geçerliliği olmayan durumdur.

komünistler atatürk'ü sevmek ya da sevmemekten ziyade kemalizm'in içeriği ve bu içeriğin komünizmle ilişkiselliği üzerinde kafa yorar.

bugünkü siyasî konumlanış içerisinde otoriter komünist bir devlet yapısını savunan tkp* stalin'e beslediği sempatiyi mustafa kemal'e de besler, zira ikisi de daha çok tepeden inme ve zora dayalı dönüşümlere imza atmıştır.

diğer tarafta kemalist dönüşümler elbette ki komünizm saikiyle değil, 1920 ve 30'lar avrupası'nın genel havası içinde görüldüğü üzere korporatist ve otoriter, kimi zaman faşizan bir hava içinde cereyan etmiş, ancak ideolojik anlamda yüzünü batı'ya, demokrasiye dönmüştür.

ancak şu da bir gerçektir ki, türkiye'de kadro hareketi de dahil, 68 kuşağı ve 78 kuşağını da içeren sol söylemde mustafa kemal ve kemalizm sıkça yer bulmuştur. işte bu yüzden bazılarının belirttiğinin aksine türkiye'de komünist ve sosyalist sol genel olarak kemalizm ve ona içkin milliyetçi ve ulusalcı söylemle malûl, enternasyonalizme içerik olarak mesâfeli bir tavır alarak, içe kapanmacı bir haleti ruhiye içindedir.

bugün dev-yol çizgisinin uzantısı olarak dünyaya gelmiş özgürlükçü sosyalist ödp* içinde bile kemalist bir damar mevcuttur. bugün bu damar, ergenekon'un ortaya dökülmesi sürecinde parti içindeki enternasyonalist sosyalist damarla uyumsuzluk haline girmiştir. ne diyelim, umarım muhafazakârlıktan kurtulurlar.
bakıldığı zaman basit bir şekilde kendisini ulusu haricinde herhangi bir ideolojiye adamışların hiç birisi atatürk'ü sevmez. sağcısı, solcusu, millicisi, dincisi, komünisti.. sevmez; sevemez.

akıl ve mantık yolundan ayrılmış, ütopya peşinde koşanların; masallarda yaşayanların mustafa kemal paşa gibi bir adamı sevmesi beklenemez. onlar; hiç uğruna ölmüş beceriksizleri sever, ezikleri sever; ezilenleri sever. başarmışları sevmez. akıl ve mantık çerçevesinde olanları sevmezler.
70 ortalarından itibaren özellikle 80 darbesinden günümüze kadar gelen süreçte daha da artarak kendisini gösteren gerçek.
kırılma noktasının oluşturan 68lere kadar böyle bir nefret söz konusu değildi. hatta dönemin sosyalist hareketinin fikri liderleri olan mihri belli, doğan avcıoğlu gibi aydınlar atatürk ilkelerini savunan, türk milliyetçiliği unsurlarını da büyük ölçüde barındıran milli demokratik devrim projesini ortaya atmış, bu teori deniz gezmiş, yusuf aslan gibi devrimciler tarafından da savunulmuştu.

70 darbesinin bu grubu tamamen pasifize etmesi ile birlikte ortam daha çok leninist ideolojiyi benimsemiş olan lumpen ve eğitimsiz bir gençliğe bıraktı. işte bu çarpık yapılanma yeri geldiğinde bölücü terör örgütleriyle birlikte devleti yıkmak için omuz omuza mücadele etmekte bir sakınca görmeyen, kürtçü faşist bir oluşumları da içinde barındıran, eleştiriyi kendi halkının değerlerine hakaret etmek olarak algılayan bağnaz bir kitlenin oluşmasını sağladı.

türkiye'de günümüzde komunizmi savunan bu kitlenin halk düşmanlığın da, atatürk düşmanlığın da özü budur. ilkesizler kendilerine çarpık bir ilke edinmiş gençlik heyecanlarını kılıç artığı eski sosyalistlerin fişeklemeleriyle zinde tutmaya çalışıyorlar. bunu yaparken de atatürk ve cumhuriyet düşmanlığında; dinciler, kürtçüler ve batı emperyalizmi ile aynı görüşleri paylaşmaları dikkatlerden kaçmıyor. ama bu amaçsız nefretleri ile sadece piyon olarak kullanıldıklarının farkında bile değiller.
emperyalizme karşı verdiği savaş takdir edilse bile ne mutlu türküm diyene diyene sempati beslemez sınırların olmadığı dünya hayali kuranlar.
gerçekte komünizm le ilgili atatürk ün söyledigi, "görüldügü yerde ezilmelidir" sözünden dolayıdır.

son dönem ulusalcılık hareketinin aslında, ittihatcılıgın devamı olması, atatürk ü aslında sevmeselerde, son dönem yaptıkları kanun dışı işlerin dokunulmaz olması için, atatürk ü kullanarak, kemalizm diye kıçlarından uydurdukları ve aslında atatürkçülükle alakası olmayan bir ideoloji uyduranların, leninle atatürk ü sanki yoldaşmış gibi göstermeleri ile yuh dedirtecek bir oportünistlik haline ulaşmıştır. başlıktaki hadise gerçek, ulusalcılık ise uydurmadır.
küçük burjuva ideolojisinden nefret eden komunistlerin doğal hareketidir.
toplum içinde (baskılardan korktukları için) her ne kadar seviyor gözükseler, seviyoruz deselerde kendi aralarında bir konuşma yaptıklarında tamamen aksi yönde fikir sahibi oluverirler. atatürk ün bursa nutkunda bahsettiği genç deniz gezmiştir diyip günah çıkarırlar. sevmezzler, ideolojilerine aykırı görürler. bu bilinen bir gerçektir, her ne kadar toplum içinde aksini savunsalar da.
bu arada, kurtuluş savaşı sırasında mustafa kemal önderliğindeki millî mücadeleye bir gemi altın ve defaatle silâh gönderen lenin için de geçerliliği oldukça tartışmalı durum.
atatürk türk kimliğini vurgulamıştır. ataTÜRK herşeyden önce bir türk milliyetçisidir. komünizm millete ya da milli kimliklere çok uzaktır temeli ekonomik ve sosyal sınıflara dayanır. bu yüzden normal durumdur.
mustafa suphi ve 14 arkadaşını öldürülmesini Atatürk e bağlayan kişiler tarafından Atatük ün sevilmemesi durumudur.
mustafa kemal ne "komunizm nerde görülse başı ezilmelidir" demiştir, ne de türk milliyetçisidir.

mustafa kemal'in 6 oka da koydurduğu milliyetçilik basitçe dahi incelenirse, bölgesel enternasyonalizm olduğu görülür.

komunistlerin atatürk'ü sevmemesi diye bir genelleme çok yanlıştır. çünkü atatürkü sevmeyen başlıca gruplar kürt milliyetçileridir. kürt millietçilerine komunist demek zaten abestir.

seven sever sevmeyen sevmez ayrıca.

yobazlardan daha az sevecek değiller ya.
atatürk ün komünizme karşı olması nedeniyle doğrudur. atatürk emperyalist sistem savunucusudur. üretici olan kısma ''kölü milletin efendisidir diyerek'' emperyalizm çarkının en küçük dişlisi olmadan tamamının dönmeyeceğini bir bakıma belli etmiştir. bu yüzden komünistlere ters gelmektedir. komünistleri ben de sevmem, atatürk de sevmiyormuş. o zaman ben atarük üm önermesi de meşruluk kazanmaya başlamıştır.
içi doldurulmadığı sürece bir ara televizyona çıkıp da " atatürk'ü sevmiyorum ; humeyni'yi seviyorum " açıklamasını yapan türbanlı kızların şartlı refleksinden öteye gitmeyecek olan durumdur. Atatürk'ü sevip sevmemek o davadaki hakim'in de belirttiği üzere onun yaptıklarını ve değerini ne azaltır ne de çoğaltır. Zira bir burjuva devrimcisi olarak kendisi parçalanmış islami bir imparatorluktan bir ulus devlet oluşturmuş , feyz aldığı fransız devriminden de kültürel devrim aşamasında başarılı işler yapmıştır. Elbette her devrimde yaşanıldığı üzere densiz dengir fırat'ın içine düştüğü " travmatik " bir süreç de yaşanmıştır. iki ucu boklu bir dünyada pragmatist davranıp her türlü alicengiz oyununu yaparak değişik ırktan değişik dinden insanları bir arada tutmayı başarmış olan Atatürk'e en azından öncülük ettiği Kurtuluş savaşı için bir vefa borcumuz olduğu aşikardır. Ancak işin cılkını çıkaranların da en çok vatan-millet-sakarya üçlemesini kullanıp ülkeyi talan eden ve emperyalistlere pazarlayan ulusal tekeller ve siyasi çevreleri olduğu da aşikardır. Bu halde sevilen ya da sevilmeyen kişinin Atatürk olması bize bir anlam ifade etmez. Sevilmeyen ve başının ezilmesi gerekenler adresleri ile bellidir. Unutmayınız ki devrimler liderlere karşı değil liderlerin egemenliğindeki ya da egemenlerin liderliğindeki emperyalist tekellere karşı yapılır. Devrimcilerden Atatürk ve devrimleri ile uğraşmasını beklemek don kişot'un elinde mızrağı ile yeldeğirmenine karşı savaşını görüp alkışlamaktan öteye geçmez. Tarih aşama aşama kendisini siyasi-kültürel ve iktisadi olarak ileri taşımaktadır. Ve bu akış içerisinde ana unsur ise iktisadi ilişkinin kapitalist tekeller ve emperyalist ülkelerin elinde bir gerici unsur olarak insanlığa karşı kullanılması ve zamanın adeta durdurulması olayıdır. Devrimci ilerici olmak adına mevcut durumdan daha fazla gerici poziyona kayamaz ; ancak neyin ne olduğunu da emin olun piyasacı tekeller ve liberal finans tröstler ve onların denetimi altında bulunan göreceli rahata sahip burjuvazi ve onların milliyetçilik-din ile avutulan küçük-burjuvazilerinden çok daha bilinçli ve farkındadır.
çooook yanlış bir genellemedir. en basidinden sözlükte(sanal olanlar değil) komunist kelimesinin karşısında resmini bulabileceğiniz bir insanın atatürk hayranı olduğunu bilmiyor olmalı bu zırvayı ortaya atan.
yobazların atatürk'ü sevmemesinden daha az görülen durum.

örn: (bkz: başıma bir iş gelmeyecekse atatürk ü sevmiyorum)
doğrudur, başta "ışık"çılar olmak üzere din pazarlayanlar, kürt faşistleri ve son olarak amerikanın ve brükselin sesi radyolarında kadrolu çalışan entellerimiz kadar sevmezler atayı. çok ilginç günler yaşıyoruz, kim derdi ki bu gruplar gün gelecek ortak amaçlar etrafında kenetlenecekler. üzülmeyiniz, hastalığınız tedavi edilebilir bir hastalık. semptomlarından bahsetmek isterim, mesela "türk" kelimesini duyunca ateşli humma hastalığına yakalanıp yataklara düşmek, bilincini yitirip kısa süreli hafıza kaybı yaşamak, terlemeden dolayı aşırı su kaybetmek; millet-ulus-tam bağımsızlık kelimelerini duyunca kuduza yakalanmışcasına köpükler saçarak etrafa saldırmak, bazı hastalarda stres ve korkuyla bağlantılı alta kaçırma; atatürk kelimesini duyunca deri ve saç dökmek, pavlovun köpeğini benzer şekilde sanki kendilerine yiyecek verilecekmiş gibi ağızdan salyalar akıtmak, bazı vakalarda kalp spazmı ve hatta kalp krizi. korkmayınız, metin olunuz. bizler bu milletin fertleri olarak sizi kendimizden ayırmıyoruz, yeter ki siz de kendinizi bu milletten ayrı görmeyin. acil şifalar..
gerekçeleri için;

(bkz: komunistlerin ataturk u sevmeme gerekceleri)
bilinen bi gerçek olmasına karşın komünistler dillendiremezler. bu bağlamda başıma bir şey gelmeyecekse atatürk ü sevmiyorum diyen türbanlı kızdan farkları yoktur.
(bkz: null pointer exception)
kişiden kişiye değişir. ideolojileri tek bir kalıptan cıkan seri üretim ürünü zannedenler eblehtir. düşünceleri kesişse bile, insan insana benzemez arkadaşlar. iki komünisti, sırf komünist oldukları için birbirlerinin aynısı zannedenler, gerizekalıdır.
yanlış bir tespittir.

özellikle sosyalistlerin birçoğu kendisine atatürk'ü örnek alır. mutlak komünizmin eşitlik bozan parametrelerini düşünen, olayı daha insancıl irdeleyen sosyalistler, atatürk'ün üniter devlet yapısını ve devrimlerini kendilerine ilke bile edinirler. zira atatürk'ün 15 yıllık süreçte ekonomi politikalarını inceleyen herkes görür ki; atatürk'ün tekelleşmeden uzak, güçlü devlet çatısı altında herkesin hizmetten ve refahtan eşit derecede payelenmesine yönelik bir ekonomik anlayış vardır. uluslararası bazda onurlu, kendisini ezdirmeyen ve yoktan var eden bir anlayış vardır. bu açıdan bakılacak olursa atatürk'ün halkı hazırlayarak gittiği yolun sosyalizm olduğu gözlerden kaçmaz. zira fidel castro, che gibi kimselerin atatürk'ü örnek almaları da bundandır.

hatta bir detay olarak belirtmek gerekir ki, che öldürüldüğünde yanında bulunan kitaplardan birisi de nutuk'tur. yanından hiç ayırmadığı söylenir. rehberi olarak gördüğü söylenir.

bir başka detay daha verilecek olursa: fidel castro'nun habitat dolayısı ile ülkemize geldiğinde söyledikleridir. kendisini karşılayan kalabalık kitle vardır ve hepsinin üzerinde che, fidel t-shirtleri vardır. kolyeleri, kitapları ellerindedir. fidel castro şaşırmıştır. gençlere dönerek: "sizleri anlamıyorum, bizler atatürk'ü örnek alırken, sizlerin bize bu kadar ilgi göstermesini anlayamadım. atatürk'ünüze sahip çıkın" gibisinden birçok kelam etmiştir.

işin mutlak komünizmciler kısmına gelecek olursak, onların da atatürk'ü sevmemesi diye bir şey pek rastlanılan bir şey değildir. zira atatürk'ün o zamanki rusya ile yakın ilişkileri vardır. rusların korkularından ziyade rusların atatürk ile idesel anlamda çok yabancı olmamasının da bunda etkisi vardır.

atatürk'ün güçlü devletçi politikaları, kapitalist çerçevede bakılırsa mutlak komünistlerin yeğ seçeceği bir durumdur. atatürk serbestliğin milli dengeleri bozucu etkisini her zaman gözeten ve reddeden bir liderdir. hatta "cemiyet-i akvam'a girmeyi düşünür müsünüz" diyenlere bile, "tekliflerini sunarlar, işimize gelirse gireriz işimize gelmezse girmeyiz, milli menfaatlerimizden ödün vermeyiz" diyebilen bir liderdir. bu açıdan da bakılırsa mutlak komünist olan kimselerin kapitalist çerçeveyle sarılmışken sevmeme hakkını atatürk'ten yana kullanması saçmalıktır.

ayrıca mutlak eşitlik arayışına doğru veya yanlış olarak giren komünistlerin, insan ayrımı gözetmeksizin her insana eşit haklar sunduğu bir yönetim anlayışına ve liderine sevgisizlik hissetmesi de saçmadır. zira unutulmamalıdır ki atatürk'ün türkiye'si azınlıkları azınlık statüsünden çıkaran ilk ülkelerdendir. herkese eşit haklar sunan ilk ülkelerdendir.
güncel Önemli Başlıklar