bugün

Burjuvazi, dünya pazarını sömürmek yoluyla tüm ülkelerin üretim ve tüketimini kozmopolitleştirdi. Gericilerin çok üzülecekleri biçimde ulusal zemini sanayinin ayağının altından çekiverdi. En eski ulusal sanayiler yok edildi ve hâlâ her gün yok ediliyor. Her uygar ulusun bir yaşamsal sorun olarak ithal etmesi gereken ve artık yerli hammaddeyi değil en uzak bölgelerin hammaddelerini işleyip, mamulünün de yalnız kendi ülkesinde değil dünyanın her yerinde birden tüketildiği yeni sanayiler, o eski ulusal sanayileri bir kenara itiyor. Yerli imalatla karşılanan eski ihtiyaçların yerini de, en uzak ülke ve iklimlerin ürünleriyle ancak giderilebilecek ihtiyaçlar alıyor. Eski yerel ve ulusal kapalılık ve kendine yeterlik yerine de, ulusların her yönde hareketliliği ve her yönde birbirine bağımlılığı geçmekte. Üstelik yalnız maddi üretimde değil manevi üretimde de bu böyle. Ayrı ayrı ulusların manevi ürünleri ortak mülk oluyor. Ulusal tek yanlılık ve sınırlılık artık mümkün değil, pek çok ulusal ve yerel edebiyattan bir dünya edebiyatı oluşmakta.
Tüm üretim araçlarını hızla geliştirerek ve ulaşımı, iletişimi sonsuz kolaylaştırarak burjuvazi, en barbar ulusları da uygarlığa çekiyor. Ürettiği mallara koyduğu ucuz fiyatlar, tüm Çin Seddini temelden yıkacak, barbarların en inatçı yabancı düşmanlıklarını teslime zorlayacak ağır toplardır. Burjuvazi, tüm ulusları, eğer yerle bir olmak istemiyorlarsa burjuva üretim tarzına uymaya zorluyor; uygarlık diye kendi uygarlığını ithal etmeye, yani burjuva olmaya zorluyor onları. Tek kelimeyle, kendi istediği gibi bir dünya yaratıyor kendine.
Burjuvazi, kırı kent egemenliği altına soktu. Koskoca kentler yarattı, kentli nüfusu kırsal nüfusa göre büyük oranda artırdı ve böylece nüfusun önemli bir bölümünü kırsal yaşamın bönlüğünden kopardı. Köyü kente bağımlı kıldığı gibi, barbar ve yarı barbar ülkeleri uygar ülkelere ve köylü halkları burjuva halklara, Doğuyu da Batıya bağımlı hale getirdi.

Karl Marx & Friederich Engels
Komünist Parti Manifestosu(Burjuvalar ve Proleterler)
içinde komünist sözcüğü geçiyorsa beş para etmez boktan bir şeydir.
Katı olan her şey buharlaşıyor, kutsal olan ne varsa kirletiliyor ve sonunda insan makul akılla, yaşamdaki asıl koşullarıyla ve kendi türüyle ilişkileriyle yüzleşmek zorunda kalıyor.

Komünist manifesto

Karl Marx ve friedrich engels
gerçek Bir amatör işidir.
başkan burada marabalara dincilik b*ktan bir yoldur diyor.
görsel
her insanın bir kez okuması gerektiğini düşündüğüm kitap.

bu kitabın yüzde yirmisini bile okusanız dünyadaki siyasete bakış açınız değişecektir, garantisini veriyorum.
Bir kitaptır. Komünistler bayılır bu kitaba.
Karl max ve friedrich engels tarafından 21 şubat 1848 yılında yayınlanmış kitaptır.
Lakin bu kitabı okuyunca çok iyi bir komünist olmuyorsunuz.
görsel
Avrupa da bir hayalet dolaşıyor. Komünizm hayaleti.
Tüm ülkelerin işçileri ve ezilen halkları birleşin! Kıracağınız zincirlerden başka kaybadeceğiniz birşey yok!

Gibi sloganlarla başlayıp hala güncelliğinı her kriz ortamında korumayı başaran, komünist parti bildirisi için yüce önderlerimiz Marks ve Engels yoldaşlar tarafından kaleme alınan bildiri.
Az önce sahilde bunu okuyan bir abla gördüm.

2021 yılında komünist manifesto okuyan kalmış. Böyle giderse Hamurabi kanunları da yeni baskı yapar.
Bütün ülkelerin işçileri birleşin!
Şaka maka 173 yılı devirmiş.
Komünizm artık eskisi gibi değildir. Baksanıza Rusya komünizmi resmen ilke edinmişti o da kapitalizmin kölesi oldu çıktı. Dünya değişiyor ve her şey şekil değiştiriyor.
kısa olduğu için marx'ın en çok okunan, içinde müellifler marx ve engels'in sosyalizmin ilk önce ingiltere'de ortaya çıkacağını iddia ettikleri eseridir. aynı zamanda bir sosyolojiye giriş kitabıdır.
Tıpkı Lenin gibi, 'hala genç' ve taze.
1848. şüphesiz ki güzel bir yıldı. metternich'in viyana düzeni kaynama noktasına ulaşmış ve fransa'dan başlayarak tüm avrupa'ya yayılmıştı ki zaten sürecin ortasında metternich çareyi ingiltere'ye kaçmakta buldu. wallerstein'in dediği gibi bir dünya devrimi hiç bu kadar yakın olmamıştı. işte marx ve engels de bir devrimin geliyor oluşunu görmüşler ve devrimin manifestosunu yayınlamışlardı. fakat 1848 bir başarısızlık oldu. ne gibi? 1968 gibi.
Siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka bir şey değildir.
Burjuvaziye iyi giydiren kitaptır.
çok güzel kitaptır. bazı yerlerine katılmıyorum. yine bile fikir olması açısından gerçekleri konu almış.
Sezen Aksu’nun şarkısıdır.
1964 de lise son sınıfta, dünya edebiyatından seçmeler dersinde, ingilizcesini okumuştuk.
Lise zamanlarımda okumuştum o zamanlar komünizm, sosyalizm ve materyalist tarihle ilgilenirdim ve hep ilgimi çekerdi. Bu konularla ilgilenen herkesin okumasını tavsiye ederim.