bugün

(bkz: mobil türkan)
"g.tler bulundukları koltuğun şeklini alırlar" - prof. berjer baza, fiziğin temelleri, sahife 12-13, 1788, kuzey karolayna

"koltuklar vardır insanı vezir eder, koltuklar vardır insanı rezil eder. koltuklar hep vardır" - samet aybaba, yılmaz vural ile hayat üzerine, 2002, yimpaş yozgat.

bazen bir koltuk, sadece koltuk değildir. onlar ki, en umulmadık anlarda, kah alman dışavurumculuğu ile, kah fransız şiirselliği ile, kah sovyet futuristliği ile, bazen de ısparta teke zortlatması folklor ekibi ile karakterimizin en ücra köşelerini açığa çıkarırlar. onlar ki, olanca ahşaplığına rağmen, insan ruhunun en hassas tırtometreleridir. onlar ki.
(duygu: kürsüde kontrolden çıkmış, sesi kısık milletvekili coşması).

koltuk fena halde hayata benzer. öyle zamanlar olur ki heyhat, koltuk bizim üzerimize oturur, hayata karşı tek başına savaşan şebnem ferah gibi oluruz da, dudağını büzüştüre büzüştüre teselli edecek bir teoman bulamayız gurbet ellerde.
(duygu: radyoda gece programı yapan dj romantizmi)

arkadaşlarımız bu konuyla ilgili bir kaç vtr hazırlamış. dilerseniz onları hep birlikte izleyelim. mehemehe.
(duygu: sunduğu haber sonrası alakasız gülen spiker samimiyetsizliği)

1. muavin koltuğunda seyahat başlangıcı: işte bu bizim hikayemiz, öyle saf öyle temiz. 23 nisan'da bir günlüğüne de olsa bu koltukta oturma fırsatı bulmuştum.
(duygu: ders ortasında espri yapan milli güvenlik hocası sığlığı ve tıknazlığı)
babamın onca ısrar ve telkinine rağmen, garaja gitmeye üşenip bilet almadığım bir yolculuk için, firma bana bu özel koltuğu hazırlamıştı. ilk oturduğumda seçim zamanı memleket memleket dolaşan el sallayan parti liderleri gibi hissetsem de, biraz önce 'he baba he aldım baba, 16 numara baba, cam kenarı baba' dediğim için, babamın 'hay s.kimi koparaydım da bu çocuğa vesile olmayaydım' bakışları arasında kaybolup gitti bu düşünceler beynimden. hem nereye cam kenarı, hey yavrum hey, direk cama oturdum. cute benjcev real dayak on cam.
(duygu: yok)

babam gözden kaybolduğunda, oturduğum koltuğun sorumluluğunu üstlenircesine kaptanla muhabbet etmek istedim. günün anlam ve önemini belirten vites - tespih - yaramaz çocuk - anaya küfür temalı fıkrayı anlattım fakat ilk sıraya oturmuş kokona duosunun 'cık cık cık' sesi ile seviyesiz olduğunu anladım. bırakın konuşacak bişeyi elimi kolumu koyacak yer bulamıyordum. bir ara gözüm paneldeki düğmelere ilişse de kaptanın 'kurcalamayı aklından bile geçirme, s.kerim elini ayağını' bakışı ile bunun da yersiz olduğunu düşündüm. sanki boeing 777 kokpiti? klima düğmesi işte lan. muavinin verdiği topkekle uyumuşum. molada 'birader kalk, yolcular inecek' diyen muavinin sesi ile uyandım. ya ne olacaktı, 'öyle güzel uyuyordun ki, uyandırmaya kıyamadım' diyen bir not mu yazacaktı.
(duydu: hay kafamı s.kim, nerden bulaştım şu duygu parantezi işine, evi ocağı batıran yazar)

2. berber koltuğunda saç yıkatırken oluşan tırtlık: berberler her türlü sosyolojik gözlem, psikolojik analiz ve coğrafi şekil için (berber değdirmesinden bahsetmiyorum) çok uygun yerlerdir. berber, saçımı yıkamak için başımı lavaboya doğru eğdiğinde, yer yer tatlı-sert vuruşlarla kafama yön verdiğinde kendimi o kadar aciz hissediyor, o kadar küçülüyorum ki, sürekli bir tanıdık tarafından görülecek olmanın tedirginliği var. hele olur da sevgili falan görür, 'sorun sende değil, bende, sana layık değilim' diyip ayrılmayı planlıyorum. leğende yıkanan çocuk gibi safım da üstelik, yüzümden şampuan köpükleri akarken. lisede kızlarla en iyi anlaşan, onların dertlerini dinleyen ama sevgilisi olmayan çocuk saflığındayım.
boynumdan aşağısını saran beyazımsı kumaş kreasyonuyla da; (duygu:hacca giden mü'min hoşgörüsü)

3. bar taburesi üstünde karizmatik oturacağım kasıntısı: ne o len benjcev, brad pitt misin, bruce willis misin? sigarayı ve arjantin bira bardağını aynı elde tutup, diğeriyle masaya vurarak müziğe eşlik ediyorsun? ama aşağıda banu alkan misali parmak uçlarında taburenin bağlantı çubuğuna yetişmek için uğraşıyorsun. hey allahım ya. valla karıyı kızı kesmeyi bıraktım, bu tabureden nasıl ineceğimi düşünüyorum? bıraksalar, burada bir ömür geçirebilirim. barmene biri gelse, gösterse kaş göz çizdiği s.kini, 'buralarda buna benzeyen birini gördün mü?' dese, barmen direkman beni gösterir herhalde.

4 (bkz: deri koltukta otururken yasanan sinir harbi): 8 dile çevrilmiş, alt yazılı, konu anlatımlı, örnek çözümlü entryme bir göz atın isterseniz. hayata dair ipuçlarını bulacaksınız.
(duygu: kendi teorisine referans veren fizikçi deliliği ile dahiliği arasındaki ince çizgi)

şimdi entry'mi güzel bir şarkıyla tatlıya bağlıyorum:
(enstrümental)
güncel Önemli Başlıklar