bugün

insanoğlunun ufak yaşlarda bile kendine ait bir bölge oluşturma psikolojisini gösteren sevimli bir hareket. bu çocuk büyüdüğünde 2.köprüye 10 dakika uzaklıkta site inşaatı kuracaktır.
2. aşama tabureler vasıtasıyla koltuktan koltuğa köprü yapmaktır.
geleceğin sheldon cooper'ı. o minderin değerini hala bilen tek kişi shedon.
çok yerinde bir tespittir. yazar insanı çocukluğunun güzel dakikalarına götürerek duygusal bir an silsilesi yaşanmasına ve o koltukların minderlerindeki sünger kokularının burunlara kadar gelmesine sebep vermiştir.
zengin veletlerin asla tadına varamayacağı duyguları dibine kadar yaşayan çocuktur. çünkü zengin veletler, direkt olarak babalarının kendilerine aldığı küçük çadırların içine girer, pahalı oyuncak kahve takımları ile çadırlarına gelen misafirleriyle oyun oynar. işte bu çocuklar büyüdüğünde her zaman babalarının ellerine bakar. adam olmaz bunlar. işte bu yüzdendir ki yeni nesil bireylerinin tamamına yakını embesil yetişmektedir.
kendisine ev yapmak için altına sığınabileceği masa bulamamış çocuktur. kendi sınırlarını belirlemeye başladığının ilk işaretlerini vermektedir. saygılı olunulması kişilik gelişimi ve saygıyı öğrenmesi için faydalı olacaktır.
annesine göre o minderlerden yaptığı ev, ev değil, dağınıklıktır.
yarıdan toplanmış uzun saçlarından tutulup çekilesi çocuktur.
cezalandırılıp odasına kapatılanı, ağlaya ağlaya yastığına burnunu sile sile uyuyanı makbuldur.

edit: imla.
Her çocuğun aklına gelmiş bir düşüncedir. Evde koltuk minderleri bulunan bir koltuk görüp de zaman içinde bu düşünceyi palazlandırmayan çocuk psikololoğa gösterilmelidir efenim.
iki koltuğun arasına o minderleri sıkıştırıp oluşan küçücük yere sığmaya çalışmaktır çocukluk.
Küçükken kardeşimle birlikte yaptığımız yegane şeydi. Üstelik bi' ara kendimizi aşmış, üste çatı katı bile çıkmıştık. Fakat kolonları sağlam tutamamış olmalıyız ki ne zaman yukarıya çıkmak istesek büyük bir gürültüyle çökerdi evimiz.
kişilik göstergesidir. kimi anne ilk kızdığında vazgeçer bu tutkusundan kimi ise dayağa, cezaya, bağırmaya inat devam eder bu tutkuya.
bunu yapmamış çocuk yoktur herhal dediğim eylemdir. bir de ben işi ilerletir, minderleri güzelce düzenler, kenarlara sandalyelerle set çeker, üstten pikeyi de gererek kendime çadır yapardım. adeta bir geleceğin mimarıydım. lakin bu sanat eserinin anne tarafından bozulma hikayesi oldukça hazindir ki, geleceğin mimarının geleceği o anda bitmiştir sözlük.
eline geçirdiği her köşeli, yüzeyi geniş ya da şekilli materyalden ev yapan çocuk kadar yaratıcı değildir. koltuk minderi ki yüzeyleri aynı, dengeyi kolay tutturulabilirdir. ama mesela bir silgi-kibrit kutusu-bardak-kutu kola şişesi gibi kombinasyonlar zordur. denge ayarı ister.
canlılardaki yuvalanma iç güdüsünün açığa vurumudur.
güdümlü anne terliği darbesiyle hem evi hem de hayalleri yıkılan çocuktur.
bazen de kırlentlerle atçılık oynanır.
bazen küçük ama kendinizin emeği olan bir yer huzur verir size..
özlenen çocukluğu hatırlatan çocuktur, gülümsetir adamı.

sonra da demek ki herkes yapıyormuş diyip normal çocukluk geçirdim diye rahatlatır er kişisi kendini.
(bkz: burası benim evimmiş meğersem)
10'lu yaşlara kadar yapmaya devam ettiğim eylemdi. ayrıca evi yaptıktan sonra çarşaf ve yastıkta kullanırdım. ne güzel günlerdi be...
4 yaşında ikizleri olan anne için kabus olan durumlar yaratabilen çocuk ve hatta çocuklardır. evi derler toplar ve misafir beklemeye başlarsınız ama hayır onlar ev yapmaya karar vermişlerdir, çünkü tepelerinin üstündeki çatı değildir sanki. bu sorunu aşmanın en iyi ve kolay yolu eve bir çadır almak, ama ev yeterince geniş olmalı, bir de çadırı da yırtıyorlar bir kaç tane alınmalı.

ne zormuş hayatım beee, "ağlarım ben halime"...
evet o bendim. evcilikle birlikte gelişen hayal dünyası ve evdeki nesneleri birer oyuncak haline getiren en sevdiğim bücürük tipidir ayrıca.
at yapanları da görülmüştür.
o ona göre ev değildir o minderler. kimi zaman ateş altındayken sığındığı bir cephe, kimi zaman ok yağan bir kale olur. oradan çıktığında farklı bir dünyaya geçiş yapar.
ya ne güzel bişeydir. yeşil yeşil minderlerimiz vardı küçücük ben içinde kaybolurdum minderlerin. annem 'yeter artık yerine koy minderleri' diye az bağırmazdı bilmezdiki ne kadar zevkli olurdu. tekme atıp devirdimde az mutlu olmazdım. çocukluğum bana geri dön.
güncel Önemli Başlıklar