bugün

Klasik Şafak Sezer filmi:
bol küfür üzeri işeme sıçma.
güzel filmdir.
''eksilen mallar ile birlikte sana 50.000 dolar ceza kestim. saatli marif takvimi ile 10 gün mühlet. bu mühlet sonunda ya mallar yerine koyarsın ya da bu dut ağacından yapılmış ıstakayı senin avradı mahil bölgene sokarım.
diyaloglar güzeldir. akılda kalıcı... en azından bazı şeyleri ingilizceye çevirip önümüze getirmiyor. küfürler her şey yerli yerinde. ne eksik ne fazla...
ayin yapan gençlerin sahnesinde kahkahalara boğulduğum film. anca böyle boktan şeylere gülersiniz siz zaten diyenler de pek tabiki haklılar ama napalım bilader kültürümüz bu böyle yetiştik. istemesekte gülüyoruz. herkes mırın kırın etse de yok basit boktan dese de köpekler gibi gülüyor efendim. belirtmiştim yapımızda var.
hakkında yazılan yazılardan dolayı önyargıyla yaklaştığım ama özellikle 4-5 sahnesiyle beni yerlere yatıran film olmuştur.
*
önceden önyargılı olduğum fakat izleyince önyargımın kırıldığı filmdir. hele ki 3-5 sahnesi vardır gülmekten yerlere yatma sebebidir. en azından arog kadar kötü değildir.
çok açık bir gösterge var ki, tayfun güneyer, faruk aksoy, sinan çetin vb. prodüktörlerin yüzünden sinemalara gelen gereksiz, kendini komik sanan, izleyiciyle alay eden filmlerin yüzünden bu gibi bazı aksiyon - komedi tarzındaki türk filmleride güme gidiyor.

filmi izlemeden afişi ya da ismi görüp önyargıyla konuşanlar o kadar çok ki. sorsanız filmi izledin mi diye hayır ne izleyeceğim derler. bende aynı hataya kutsal damacana ile düşmüştüm ama dvd sini alıp izlediğimde gayette iyi vakit geçirdim. bunu kabul etmek bu kadar basit. aslında dediğim gibi bu önyargımızın sebebi de bu saydığım yönetmen ve prodüktörlerden kaynaklanıyor.

sıkılmadan, bir çok sahnesinde güleceğiniz, argoyu bile (kabadayıların ve mafya adamlarının hikayesiyle alakalı olduğundan elbetteki biraz gerekli olacaktı) dozunda kullanan bir film yapmışlar. insanlar sanıyorum, artık sinemanın pahalılığından olsa gerek verdikleri paranın tam karşılığı olarak başyapıt bekliyorlar sanırım ya da film boyunca komik olmayan bir sahne olmasın istiyorlar sanırım ama bir espriye herkesin gülmesini beklemek ne kadar doğrudur.

allah aşkına alın dvdlerini ya da indirin internetten bir şekilde karşılaştırın filmleri. "dünyayı kurtaran adaımn oğlu"'nu izleyin, "araf"'ı izleyin, "emret komutanım: şah mat"'ı izleyin, ne bilim "ömerçip"'i falan izleyin. sonrada bir daha düşünün kolpaçino komik mi değil mi. he ya da çok güldüğünüz aynı tarzda bir hollywood filmini izleyin ve sonra karşılaştırın ne denli farklar var bakalım.

olay aslında çok basit, gereksiz harcamalarla sinemalardan izleyiciyi kaçıran, inancını yitirmesine ve önyargılı olmasına yol açan bazı sözde sinemacılar yüzünden her filmi aynı kategoriye sokmaya başladık.
senaryosunu kaan ertem, suat özkan ve şafak sezer'in yazdığı film..kaan ertem ve suat özkan'ın yeni nesil mizah anlayışına biraz uzak kaldıkları düşünülürse izleyici üzerinde hayal kırıklığı yaratma olasılığı hayli yüksek gibi görünüyor..yine de izlemeden bikbiklenmemek en iyisi..
hiç fena bir film değil, bir kere sıradan bir konusu yok, zaman zaman yaran olaylar var sırf ayin sahnesi için bile izlenir.
boş zamanı olan sadece eğlenmek isteyenin izlemesi gereken film, bu arada bir kaç sahnesi yarıyor.
çok önyargılıyım bu filme karşı. şimdi bakıyorum, beğenen çok, demek ki fena bir film değil. ah be arkadaş, doğru düzgün bir isim koysaydın da şu filme sinemada afişini görünce tırım tırım kaçmasaydık. hala oynuyorsa bile gitmem, zira önyargım kırılmış değil. nasılsa yakında televizyonda oynar, o zaman izler, notumuzu veririz artık.
internetten bedava hd kalitede izlememe ragmen yarıya kadar cekebildigim filmdir.

espriler arsında baglantı yok her sahneyi sanki baska bi senarist yazmış gibi..

tur filmi izleyin para dışarı gitmesin diyen adamların cabalarıyla hala cekilebilen filmdir..

bu filmle big lebowski arasında bi oylama yapın sırf turk oldugu icin 100-80 oyu kolpacino alır..
başyapıt diye tabir edilen filmler kategorisinde kendine yer etmiş kaliteli bir yapımdır.
son yillarda ortaya cikan herkesin sinema elestirmeni olmasi olayina kurban gitmis filmdir. safak sezer tarafimdan cokda sevilmeyen bir oyuncudur. yaptigi calismlari cok da begenmedim bugune kadar fakat kolpacino filmi diger calismalarinin ustunde olmus.insani cok da sikmadan, ayni espriyi bin kez tekrarlamadan (bkz: cak), karakterleri cok abartmadan cekilmis. bu nedenle zaman gecirmek icin ideal bir film olmus. bazi sahnelerde ise insani komedi filmi diye izledigimiz bir cok seye kiyasla daha cok gulduruyor. benim anlamadigim sey hala neden bu film hakkinda yarisinda ciktim, yok efendim safi kufur filmi deniyor. herkes bu filmi sevicek bir bir kural yok ancak emege saygi gosterin, bir de safak sezer oynuyor diye, afisini begenmediniz diye ve televizyonda arka arkaya reklamlari donmeyen bir turk komedisi diye filmi izlemeden elestirmeye kalkmayin filmi. kizla ilk bulusmada andrei tarkovski'den bahsedip entel hava yaratmaya calisanlar, her gun imdb top 250'den film izleyerek sinema elestrimeni olunmuyor.
ilk defa çıktığım kız ile gittiğim filmdir. film eleştirmeni olmasamda filmin bağıntılarının tam olmadığını anlamıştım.
(bkz: saçma)
daha iyi oyuncularla daha kaliteli bir yapıt olacağına inandığım şafak sezer filmi.
laf olsun torba dolsun bir bakayım nedir ne değildir diye izlemeye başlamama rağmen bırakamayıp sonunu getirdiğim film. küfürlerin bu kadar yerli yerinde ve doğal şekilde senaryoya yedirildiği hani ulan burada bu küfürden başka ne dense boş olurdu hissini izleyiciye ustaca aktaran, tuhaf şekilde sonunda ne olacak diye merak uyandıran bir film. yönetmeni senaristi kimdir bir fikrim yok lakin bir yerlerde karşınıza çıkarsa izlemenizi salık veririm. evet şafak sezer'in canlandırdığı yarı çakal iyi aile çocuğu özgür tiplemesine de çoğu sahnede güldüm.
gayet güzel bir film. daha 2 gün önce sözlükte güzel şeklinde yorumlar görünce merak ettim, izledim hemen internetten ve beğendim, gayet güzel olmuş.
(bkz: işemeli sıçmalı ayin)
işemeli sıçmalı ayin sahnesi hariç güldürmemiştir. cem yılmaz ın ifadesiyle ''bu kez güldürmedi'' şeklinde açıklanacak film. bu arada kek yiyen elamanda güldürmüştür. fakat her zaman aynı tip modunda olması belli zaman sonra sıkmıştır.
birbiriyle alakasız birçok sahneyi içinde barındıran film. hani senaristlerin aklına bir espri gelmiş, senaristlerde illa napalım ne edelim o espriyi alakasız bir şekilde de olsa filme yerleştirelim havası var. seyirciyi düşünen yok tabi.

şafak sezer in senaryoya katkısı olduğu belli oluyor. ilk deneyimi olduğundan birçok eksik var filmde.

dvd sini izleyecekseniz gülmeye, kahkaha atmaya heveslenmeyin, avucunuzu yalarsınız.
aydemir akbaş, ali sürmeli ve şafak sezer dışındaki oyuncuların performansı hiç iç açıcı değil açıkcası.
he eğer gülmeye meraklı, güleç bir tipseniz, aydemir akbaş la şafak sezer in ormandaki bol küfürlü ve hareketli kapışmasına gülebilirsiniz. şahsen ben o sahneye kendimde olmadan sırıttığımı hatırlıyorum...
az önce internetten, kaka linklerden birinden izlediğim film.
tesadüfen denk geldi, du bakayım ilk 10 dakikası nasılmış diye başladım, film bitti.
güzel lan, eğlenceli, komik... zamanınız varsa bi göz atın derim ben.
ha nerden, nasıl izlersiniz bilemem çünkü ben kurallar gereği o kaka linki veremiyorum maalesef.

(bkz: o değil de bi filmizley com vardı ona ne oldu)
sadece 2-3 yerinde güldüğüm filmdir. *aydemir akbaş'ın tayfun'a * "telefon ediyoruz işim var, haber gönderiyoruz işim var, ulan işin varsa vergi levhan nerde a ibine" demesi yerlere yatırır efenim. ayrıca en kafada ali sürmeli'nin "ben ne bilicem lan büzüğün bilir" demesi var ki evlere şenlik.
emrullah abi-yeni trend bu sabri bey. sado mazo diyorlar buna. sado mazo.
noname-heee eyvallah. emrullah abi bi arkadaşım var, tencere imalatçısı. lavuk burdan atlıyor taylanda, karıyı üzerine işetiyor, yıkanmadan geri geliyor.*
şafak sezer en beğenmediğim komedyendir ama her ne yaptı ise bu filmine bayıldım hele ruh cağırma sahnesinde koptum...
hakettiği derecede ses getirememiş filmdir. özellikle bir sahnesi vardır ki 'işemeli sıçmalı ayin' izlediğim türk filmleri içerisindeki en komik sahnelerden biriydi. ancak ne hikmetse bu filmde sönük kalmıştır.