bugün

dex yayınevinden çıkan şebnem burcuoğlu'nun eğlenceli kitabı. türk kızını dramını anlatıyor biraz.

"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.

Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşınkankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…
(Tanıtım Bülteninden)
Bugün almış olduğum kitap. Bakalım dimağımda bir etki yaratacak mı... Az sonra.
adı çok itici olan bir kitap. herhalde dikkat çekici bir isim kullanarak ters köşeye yatırmalı bir kitap ama hiç çekici gelmedi bana.
gülmekten, sık sık okumayı yarım bırakmak zorunda kaldığım, mizah türünde yazılmış kitap.
yazarı şebnem burcuoğlu'nun şirinliğine bakarak okumaya karar verilen kitap.
fakat bana şebnem hanımın şahsi eseri değil de ''yazar grubu'' işiymiş gibi geldi.
okumadan fikrim bu okuduktan sonra ayrıca yazarım.
(bkz: on numara beş yıldız)
Pucca gerzeginden daha iyi hazilmis kitap.
Filmi cekilirse gitmem. O kadar da degil.
Hayret yazılmamış kürk mantolu mandonna'nın bolca mevzu olduğu okurken deli gibi güldüğüm kitaptır.
sinemaya çevrilmiş olan şimdilerde vizyona girecek olandır.
Kitabindan tatmib olmadigim bu haftasonu bir de filmini goreyim dedigim bakalim bakalim. .
20 mart cuma günü vizyona girecekmiş.Umarım Pucca'nın kitabından uyarlanmış olan Hadi inşallah Filmi kadar kötü olmaz.Çünkü cidden artık vurdulu kırdılı töreli acı aşklı filmlerden dizilerden kitaplardan sıkıldım.Hem hayatımız zaten yeterinde sıkıcı iç açıcı değil.Umarım kitabından tam uyarlanmıştır.Kocan kadar konuş kızığğmmm dedirtirler.
Öncelikle yüzsüzlük yaparak dün gece kanyon cinemaximum'daki galasında olduğumu ve filmi izlediğimi belirteyim.
film eğlenceli ve klasik bir Türk kızının hikayesi. hani sizin Kezban olarak nitelendirdiğiniz cinsin hikayesi.
kitabını da okumuş biri olarak karşılaştırma yaparsam, hikayenin başındaki ilk sevgili kısmı kitaba nazaran çok kısa işlenmiş. Bunun yerine kitapta olmayan hayal etme sahneleri katılarak özgünlük yakalanmaya çalışılmış.
dikkatimi çeken ilk şey kitapta adını sürekli andığı o meşhur yazarın ismi filmde bir kez dahi geçmiyor. sanırım telif işleri yüzünden bu durum.
filmin içinde 3 bariz sponsor göze çarpıyor ki biri ipana ve rahatsız edici biçimde bağıra bağıra sloganını söylüyor Ezgi hanım.
diğeri ise daha yumuşak ve rahatsız etmeyen Arzum okka. Özellikle filmin ilk 30 dk bölümünde Türk kahveleri bu makinede yapılıyor ve arka planda hep ürün var mutfakta.
son sponsor ise fincan markası. Karaca mı yoksa Kütahya mı çözemedim. Araştırma yapmak lazım ama o pembe retro fincanlar gözünüze gözünüze sokuluyor.

Filmin en tatlı şeyi ise efsun karakterinin oda kapısında asılı duran slogan. söylemeyeyim de spoiler olmasın!
hayatımda okuduğum en yüzeysel kitaplardan.

"kocası kadar" kadar muallak bir ölçü olur mu ya.

senin kocan ne kadar?

- benim kocam alabildiğine.
+ ay benimsikisi eser karar.
fragmanından anladığım kadarıyla eğlenceli bir film. tam kızlarla toplanıp gitmelik. tam kız filmi çünkü.
çok tutuşup hiç tutuşmama arasında kalışımı anlatmış eğlenceli film.
Fragmanı gördüğüm kadarıyla tipik kezban filmi. Hayatını koca bulmaya adamış tek statüsü kocasının mesleği olan kadın tipi gibi geldi bana. Çöp...
aslında doğru bir kavram. lojmanlarda albay karıları kuaför de astsubay karılarının sıralarını kaparlar. ya da bir savcı karısına bak bir kapıcı karısına bak. elindeki imkanlar oldukça farklı.
dikkat ! spoilerlı anlatım. ona göre.

kitabı okumadım. kitabı okuyan birisinin dediğine göre kitapla paralel gidiyor filmi. eğlenceli bir film. izleyin, gülün ve geçin. izlenecek vakte değiyor. 2. defa izlemek istenmez ama. filmdeki ana karakterin ezgi mola olması doğru tercih olmuş. filmi sürükleyen o'dur desek yeri. murat yıldırım'ın lise günlerindeki dönüşteki anlarda bir tıraş olsaydı iyiydi. kirli sakallı ve çenede belli bir sakalla okula giden liseli mi var? sponsor ve ürün tanıtımlarını göze sokmaya gerçekten gerek yoktu. mutfak, sokak ürün yerleştirme doluydu. sabahattin ali mevzusu iyi bir tamamlayıcıydı.

bir erkek olarak ben bile evlenme mevzusunda zaman zaman toplumdan baskı gören birisiyim. filmin konusu bakımından verilecek mesaj yerine ulaşıyor. o noktada akıcı. kitabın ve filmin 2.si hatta 3.sü gelebilir. konu işlenmeye çok açık. yalnız, 2. ve 3. için bir daha sinemaya gitmem. anlatılanları zaten yaşıyorum. bir pazar öğleden sonra eğlencesi olarak sevgilimle izledik ve geçtik. onun yaptığı bazı tripleri de göstermiş oldum. güldük. zaten o filmdeki kötü olarak gösterilen örneklere biz de çok kızıyoruz.

tipik kezban filmi diyemem. film, her şey evlilik değil diyor. zaten kezban ve kamil yakıştırmaları sevmem. 2.si ve 3. sü çekilmemesi dileğiyle.
sırf özge mola için gittiğim ve kitabın hakkını vermeyen, hayatımda görüp görebileceğim en kötü film.

--spoiler--

--spoiler--

güzel başladı ama çok kötü devam etti. ulan o kadar saçma bir son olur mu? mesaj yok, ayrıntı yok, sürekli kameraya bakıp saçma saçma espriler yapmaya çalışmalar. romantik bir durum yok adam sadece kağıttan hayvan yapıyor. komedi desen sadece o gay arkadaşın "fak" denesine güldüm. neden güldüm onu da bilmiyorum. filmin beğendiğim tek noktası ezgi mola'nın mimikleriydi. hele o fantezi hemşire kıyafetiyle gördükten sonra onun için bile değerdi.
Ciddi anlamda gulduren bi komedi filmdi,cast guzeldi, nevra serezli ayri guzeldi,ben ki komedi filmi sevmem durmadan guldum diyebilirim.ve efsun o kadar dogal duruyordu ki rolunde,hakkini vermisti.2saat guzel vakit gecirip gulmek istiyorsaniz gidin.
ezgi mola'nın olumsuz etkisiyle pek tutmayacak filmdir. bu kadını görmekten şahsen sıkılan birisi olarak uzun bir süre sinema filmlerinde veya dizilerde bulunmamasını diliyorum.
ismi itici geldi başta.
ne o öyle kimliksiz kadın cümlesi derken ön yargıyla yaklaşmışım meğer.
evlenmeyle kafayı bozmuş toplumun kadın erkek ilişkilerini nasıl çıkmaza soktuğunu görüyorsunuz.
aslında bir kendimizi serbest bırakıp kendimiz gibi olabilsek her şey daha da kolaylaşacak.
sonunu tam bağlayamasalar da ben güldüm, eğlendim.
zaten günün yorgunluğuna başka ne gider ki?
sonu o kadar saçmaydı ki bütün 2 saatin güzelliğini sildi süpürdü. şöyle ki eğer evlenmeyecekse kızla ne amaçla vakit geçiriyor? artık 30 una gelmiş eğlenmeye değil evlenmeye bakılmalı. sanki filmin sonunda evlenmeden öpüşün,sevişin kızlar evlenmek gerekmiyor mesajı verilmiş.velhasıl size hiçbir şey katmayan bir filmcik.
doğrusu "kocaninki kadar konuş" olmalıdır.
kavgada söylenmez ulan bu.