bugün

kobalt bombası denilince, patlayıcı bir savaş aracı düşünülmemelidir. burada ''bomba'' terimi, ''kalın ve dayanıklı kap'' anlamına gelmektedir.

kobalt bombası, kanser tedavisinde yararlanılan bir tıbbi cihaz olup, kobalt 60 isimli radyoaktif izotopun kuvvetli ışınlarını tümörler üzerine uygulamak prensibine dayanır. kobalt-60, radyoaktif olmayan adi kobalta (kobalt-59), bir atom pilinin ışınlarını uygulamakla elde edilir.

kanserle savaşta, radyokobalt'a (kobaltın radyoaktif izotopu) özel bir önem verilmesinin nedeni, bu cismin, radyumunkine benzeyen bir gamma ışını yaymasıdır. üstelik, radyokobalt, radyumdan çok daha bol bulunur ve ucuza malolur.

bu radyoaktif ışın kaynağı, bomba denilen, kurşun ya da çelikten bir mahfaza içindedir. ışın demeti, bir kanal yoluyla, cihazın ağzından çıkar. ağız, bir dizi diyafram ve bir kanatla kontrol altına alınmıştır.

kobalt bombasının çeperi, bombanın ağız kısmı dışındaki herhangi bir yerinden ışın sızdırmayacak kalınlıkta yapılmıştır.

kobalt bombası, sabit bir sütun üzerinde dönen bir kol tarafından taşınır. uzaktan yönetilen bir elektrik mekanizmasıyla da yönetilir.

radyoaktif ışın demetinin yönü ve yayılma alanı, ışınlanmış her yeri aydınlatan bir ışık merkeziyle kontrol edilir. cihaz ve gerekli bütün parçaları, havası ılımlı bir odaya yerleştirilmiştir. odanın biricik giriş yönü, beton bir duvar ve zikzaklı bir koridorla güven altına alınmıştır.

odanın bir duvarında, kurşun camlı, gamma ışınlarını geçirmeyen, çok kalın bir pencere bulunur. operatör, hastasını pencereden seyreder ve onunla, bir mikrofon ve bir enterfon vasıtasıyla konuşur. odanın kapısı açıldığı anda, kobalt bombasının çalışması otomatik olarak durur.

kobalt bombası, radyoaktiviteden yararlanarak kanser tedavisinde büyük etki sağlar.
Kobalt bombası, fizikçi Leó Szilárd tarafından teorik olarak ortaya konulmuş "tuzlanmış" nükleer bomba. Szilárd, bu tarz bir bombayla dünya üzerindeki tüm yaşamın yok edilebileceğini öne sürmüştür. Silahın sıkıştırması, uranyum 235 gibi ikinci bir fisyona uygun materyal yerine sıradan [kobalt] metaliyle yapılmaktadır. Bu sayede nükleer bombanın ilk çekirdeğinden oluşan nötron yağmuru, kobalt atomlarını bombalayarak 60Co'ya dönüşmesine sebep olacaktır. 60Co, beta bozunumuna uğrarken çok güçlü gama ışınları da yayımlar; bu sebeple radyoterapi uygulamalarında da kullanılmıştır.

Kobalt Bombasının Etkileri

Kobalt bombasının nükleer döküntülerinin yarı ömrü 5.27 yıl olacaktır. ilk yarı ömür boyunca bu nükleer döküntüler çok yüksek radyasyon düzeyine sahip olurlar. Bu sebeple Szilárd, bu bombaların dünyadaki tüm yaşamı yok edebileceğini düşünmüştür. Bir gram 60Co, yaklaşık 50 curie (1.85 terabekerel) radyoaktivite yaymaktadır. Yakın mesafede tutulduğunda, bu miktarda Kobalt-60 bir insana dakikada yaklaşık 0.5 gray iyonize edici radyasyon bulaştıracaktır. Bir gram 60Co tarafından birkaç dakika içinde vücuda uygulanacak 3 ila 4 gray radyasyon, popülasyonun %50'sini otuz gün içinde öldürebilir. Daha düşük 60Co miktarları daha uzun zamanda öldürecek, ancak daha geniş bir alanda etkili olacaktır.

Bu tip bombaların sıradışı tarafı, 5.27 yıllık yarı ömürlü ve filtrelemesi zor olan 60Co sebebiyle radyasyon seviyesinin düşmesini bir sığınakta beklemenin pratik olmaması, ama bomba atılan bölgenin 15 ile 20 yıl arasında yeniden yerleşilebilecek ölçüde radyasyondan arınacak olmasıdır[1]. Bu sürede 60Co, zararsız olan nikel-60'a (60Ni) dönüşecektir.
* *