bugün

gerçeklerin ve duyguların başka olmasından kaynaklanan durumdur. tabi kitaptan kasıt roman, öykü gibi kurgu ürünü olan eserlerde geçerli bir durumdur. okunulan karakterlerin dünyası, her ne kadar bizimkiyle birebir olabilse de bir anda yaşanmış olan duyguyu sayfalarca hissedebilmeniz,bir rengi, bir kokuyu yaşayabilmeniz; gerçek dünyada bir kaç saniye, bir kaç dakika sürüp yokolmaktadır. kitapta her ayrıntıyı birebir görmeniz, tarihini öğrenmeniz mümkün olabilirken ve bambaşka gizemlere yol alabilirken; gerçek dünyada bütün bunlar görmediğiniz, varlığını bile hissetmediğiniz küçük ayrıntılar olarak kalabilmektedir. bu yüzden kitabın içinden kitabın dışına doğru sürüklendiğinizde her şey yavan, renksiz, tatsız gelebilmektedir insana.
gerçek, evet, gerçek.

kitap okudukça insanlardan uzaklaşılır, bir kitabın içine girip sonsuza kadar orda yaşamak ve birilerinin sizi okudukça hayran olacağı bir kahraman olmak istenir.

kitap okudukça insanlardan uzaklaşılır, insanlar artık boş ve anlamsız gelir ve onların konuşmaları, muhabbetleri kulakları tırmalayan seslerden ibarettir artık.

kitap okudukça dünyadan da uzaklaşır insan, yok olduktan sonra varlığını keşfetmek için.

kitap okudukça ruh keşfedilir çünkü, duygularla tanışılır.

sonrası mı?

bu girdap hepimizi mahvedecek.
Dünyadan kopmak için yaptığım birşeydir.Gerçektende yararlı Ama hayat basitleşiyor artık.
Kendi dünyanı unutup kitabın içinde yaşama halidir. Okulda, yolda, kısaca heryerde aklınız kitapta kalmıştır. Şöyle rahat bir yer bulsam da kitabıma dönsem diye düşünüp kuytu köşeye çekilmektir ve kitap bitene kadar kendine gelememektir.
halbuki kitap insan ilişkilerinde olumlu katkı yapan , kelime dağarcığımızı geliştiren , bakış açımızı arttıran ve bu şekilde başka başka insanlarla etkileşim içine girmemizi sağlayan bir araç olmuştur kişi için . Bu yüzden de insanlardan uzaklaşma probleminin kaynağını kitaplarda değil kitabı okuyanda aramak daha doğru olacaktır .
kitapda yazanları kendi düşüncesi sanma durumundan mütevellit bir kibir sözkonusu olabilir efem.
Kitap da bulunan karakterleri gerçek hayat da ararken istemeden düştüğüm durumdur.
Genelde dostoyevski, bukowski, marquez okumuş/okuyan/okuyabilen insanlarda görülen bir davranış biçimidir.

Hâlâ daha insanlardan uzaklaşmadıysanız "yeraltından notlar"i okuyun.

Not: cemil Meriç ne enteldi nede entelektüel. Bir fikir işçisiydi. Hâlâ daha cemil Meriçi tanımayan arkadaş varsa;" fil dişinden kulesinde" kitap okumaktan gözleri kör olan, sokak kapısı açık unutunca evini kütüphane sanıp girenlerden öğrendik biz.

Edit: bu entryden sonra sözlüğün kalitesindeki düşüşü girilen entrylerden sonra anlayabilirsiniz.
(bkz: entellerdeki insanlardan uzaklaşma manyaklığı)

not: entelektüel demiyorum arada fark var.
sahtelerden hakikatlere sığınmaktır.
yeraltından notları yeni bitirmiş biri olarak insanlardan uzaklaştırdığına inanmıyorum. aksine her insanın anlaşılabileceğine olan inancım arttı. bazı yanlarını kendime benzettiğim için kendimi tanımama yardımcı oldu. neden insan ilişkilerini sevmediğimi anladım ki çözebileceğime olan inancımı da artırdı.

Not: Böyle farklı bakış açısından bakan kitap önerileri varsa tavsiye alabilirim.
Kitaplara gömülmek te olabilir, yanlış kitap seçimide olabilir.
kitap okuyarak yapılabilen birşeyi okumadan yaptıysam demek ki okusam yanlız kalırım , o zaman okumuyorum dediğim başlıktır.
Bir tek bana mı oluyor diye çok düşünüyordum ama bunu yaşayan çok kişi varmış. Endişelenmeyin. Bu kitapların size daha iyi arkadaşlık ettiğini kanıtlıyor. Fazlasına gerek yok.
Kitap okumak, hayatla ve insanlarla olan yakınlığınızı ve iletişiminizi perçinler...Uzaklaştırmaz..
Algınız geliştiği, başka pencerelerden de bakmayı öğrendiğiniz için, anlamakta güçlük çektiğininiz, birçok durumu, insanı kavramaya başlarsınız...
Hayatın salt sizin doğrularınızdan ya da algılarınızdan ibaret olmadığının farkına varır ve tek doğru olmadığını öğrenirsiniz...
Okuyunuz! Pişman olmazsınız!
Aslında her ne kadar göz ardı etmek istesem de bir gün ışığı gibi gözümü kamaştıran bir gerçek . Nedendir de bilinmez aslında . Çok bilgilendiğiniz için mi ? Çok başka bakış açıları yakalamaya başladığınız için mi ? Yoksa fikirlerinizin değişti için mi ? Bunun mevcut cevabı elimde yok ama içten içe beni korkutan bir durum olduğunu da göz ardı edemeyeceğim maalesef . yarım yamalak hatırlıyorum da bu konuyla ilgili bir laf vardı ;

Kitap okumak güzel şey ama bir kötü yanı var deseler , o da ; Eskiden konuştuğunuz insanlardan zevk almaz hale geliyorsunuz .

tarzı bir şeydi sanırım .
yalnızca bende oluyor diye düşündüğüm durumdu. demek ki başkaları da yaşıyormuş bu duyguyu *
Kitapların insanlardan daha samimi olduğunu anlamaktır.
bukowski kitabını yeni bitiren biri olarak onayladığım durum.
hayat çok boş dostum, hadi gel şarap içelim, ucuz kadınlarla sevişelim ve bukowski şiirleri dinleyelim.
bir kişi kitap okudukça insanlardan uzaklaşır, insanlardan uzaklaştıkça yalnızlaşır, yalnızlaştıkça kendini kurmaya başlar, kendini kurmaya başladıkça da kafayı yer. yani kitap okumayın.
Bakın arkadaşlar bu çok boktan ve tehlikeli bir durum. Zevkleriniz değişiyor. Sıradan, bayağı ve hayvan gibi kaba saba insanlar, ortamlar, meşgaleler, herşey sizin için çekilmez oluyor. Belki güzel bakış açıları da yakalıyorsunuz ama çok nadir var gerçek hayatta bu mutlu huzurlu hissettirecek ortamlar.

Ben de sevmiyorum insanların büyük çoğunluğunu. Ama işi soğuma boyutuna getirmeyin. Saçma sapan insanlar gününü gün ederken siz olmadık şeylere içerleyip hayatı zindan ediyorsunuz kendinize. istirham ediyorum.
doğru durumdur, kendimden biliyorum. ayrıca sakıncalı durum. arkadaş ortamında boş muhabbetlere gelemiyorsunuz, insanları çekemiyorsunuz. tahammül edemez oluyorsunuz. dış dünyadan kopup kitaplardaki kurgu ütopyalara takılıyorsunuz. sonra işin içinden çık çıkabilirsen.