bugün

yaşanan olayların en can alıcı kısımları, süregelen bir şeyin, bundan sonra aynı şekilde devam etmemesini sağlayan nedenler bütünü.
(bkz: point break)
Telefonum kesik uzun zamandır
adresime uğramaz oldu postacı
penceremi mesken tutan kumrular
kuş sesleri olmasa belki de yokum
kırılma noktasındayım zamanın
ömrüme sokuluyor düş yangınları

Hayatı derinlerde aradım da
aldandığını görmedim mevsimlerin
bir kadın gibi kabardı toprak
tohumun rengine büründü gül
yeri biraz değişse de yıldızların
ışıklı kapıları zorladı aklın anahtarı

Başımda dönüyor göğün uğultusu
anılar da kayboluyor birer birer
öksüz çocuk gibiyim dostluk bahsinde
sevgi delisiyim desem de inanma
göçtü köprüler yollarda kaldım
çobanı oldum sis dağlarının

Ey anlaşılmadan başkaldıran
uzaklaşıyorsun gülün dilinden
okşadığını sanırken kalabalığı,
ateşlerin kılıfıdır artık insan
ya düzen olmalı saza dil faslında
kirli bir ölü gibi çürümeli ya da

ilk masalcının gözlerindeki kıvılcım
sularını ışıtıyor yaşlı dünyanın
görünen o işte aklın cinneti,
inmiyor perde bitmiyor oyun
ben tanrıyı çöle saldım
aşkın ve yine aşkın gel gitinde
yaşıyorum cenneti ve kıyameti. * *
savaşlar, savaşların iç yüzü, insanlar üzerine haber niteliği taşiyan bir belgesel tadındaki program. ramazan öztürk tarafından hazırlanılıp sunulmakta. trt 1 de.
dan brown'un kitaplarında sıkça kullandığı sözcük öbeği.
ipin inceldiği yerdir.
tiyatroda "metin unsurları" nın biri olarak kabul edilen 'kırılma noktası' günlük hayattaki anlamından farklı şekilde kullanılmaz. oyun düz bir şekilde ilerlerken bir olay oyun akışını bir anda değiştirir. işte o olay oyunun kırılma noktasını oluşturur.
trt 1 de 15 gün de bir pazartesi akşamları, ramazan öztürk ün dünyanın çeşitli ülkelerinden trt ekranına çarpıcı kareler taşıdığı belgesel içerikli program.
prime time nin hemen sonrasında o yoğun dizi fırtınasından kurtulup trt ye uğrayanlar olursa zap yapmamalarını ve izlemeye koyulmalarını tavsiye ederim.
yaşanmış olan olaylarin en can alıcı noktası anlamında kullanılan bir deyim.
dibe vuruşlar...karmaşalar.... bir genelgeçerlilik varsa, o da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıdır... çıkmaz sokaktır... herşeye rağmen zorunlu nefes almaktır...