bugün

oh shit deyip uzerinde fazla durulmaması gereken durumdur
ingilizce bilmeyen yurdum delikanlısının başına gelebilecek en kötü şey. kafede oturmuş sıcak çikolatamı (hiç sevmem, maksat şekil olsun) yudumlamaktayım. bir anda gözüme başka bir masada mahsun mahsun oturan sarışın bir melek takıldı. ama gözümü ayıramıyorum o kadar yani. sonra herhalde beni sapık filan sanıp bana bakmaya başladı, artık kıza nasıl baktıysam. neyse efendim biraz sonra farkettim ki kızın bakışlarında hiç de ürkek ceylan havası yok. kız alenen beni süzmekte. önce 'bakmıyım lan sevgilisi vardır belki onu bekliyodur, bana öylesine bakmıştır' aşaması ki bu bi beş dakka sürdü. daha sonra öyle olmadığı tarafımdan onaylandı. cesareti toplama ve ne diyeceğimi düşünme aşamasına girdim tabi bu arada. o da bi iki dakika... neyse efendim sonunda ayağı kalktım, kıza yaklaştım ve kendimden emin bi şekilde sordum:

- beraber bir şeyler içelim mi?
+ sory, i..turk...rus..i....a.

şimdi sıra ben de. bir şeyler söylemeliyim. ama kızın ne dediğini anlamadım. hatta bir şey söyleyip söylemediğinden bile emin değilim. belki turist rolü yapıyordur beni beğenmemiştir falan. ama yok kız gerçekten türk'e benzemiyo. o zaman büyük ihtimalle türkçe bilmiyorum dedi. iyi de bu cevap neden bu kadar uzun sürdü? acaba 'burda yabancıyım bana eşlik etsene, takılalım beraber, zaten senin tipinde erkekler bana çekici gelmiştir hep.' demiş olabilir mi? neyse efendim biraz düşünüp kararımı verdim. davul bile dengi dengine derdi hep canım anam. içim kan ağlayak da olsa, 'hmm. i dont english speaken' gibi grameri filan sikip atan bir cümleyi, ortadoğulu aksanımla söyledim. sonrası malum; kırık bir kalp, bol bol ahmet kaya.
güncel Önemli Başlıklar