bugün

bütün aşklarımızın sevgi taleplerimizin temelinde onay görme arzusu vardır.bizim dışımızda birisi bizi bizden çok düşünsün temennisi.biz ne yaparsak kabullenmek isteriz.karşımızdaki kişilerin sınırlarını test etmek isteriz.oyun alanının dışına itilmeden en fazla psikolojik verim alma çabası içinde bulunuruz.ama tüm bunların sonucunda sevgi tanımımız: kendimizi yeterince/hiç/kısmen sevmedigimiz için kendimize sarılamadıgımız için çektigimiz/çektirdigimiz çileler bütünü halini alır.
(bkz: kendime sarılır donarım)
" bir kadini aglatmak çok zor degildir aslında. kadinlar her seye
aglayabilir; bir filme, bir sarkiya, bir yaziya... en az erkekler
kadar yani! ama bir kadini yürekten aglatmak zordur. eger bir kadin yürekten
agliyorsa, aglatan onun yüregine ulasmis demektir. ama o yüregin
degerini bilememis olacak ki aglatan, gözünü bile kirpmadan teker teker batirir
ignelerini yürege! - iste o zaman koca bir yumruk gelir oturur
bogazina kadinin. yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canini çok
acitir. gözleri bugulanir kadinin sonra.

aglamayacagim, der içinden. ama engel olamaz iste. çünkü yüregine
ulasmistir birileri ve igneler saplamaktadir.. bu aciya ne kadar karsi koyabilir ki bir kadin. ince ince süzülür yaslar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yagmur seli... ve kadin aglar; hem de çok!

sanmayin ki gidene aglar kadin! gidenin giderken koparttigi yerdir
onu aglatan, orada biraktigi yaradir. o yaranin hiç kapanmayacagini,
kapansa bile izinin kalacagi bilir kadin; o yüzden aglar. ama bilir misiniz, aglamak kadinlari olgunlastirir. her damla, daha çok kadin yapar
kadinlari. her damla bir derstir çünkü. bazen kadinlar agladiginda çogu insan,
aglama niye agliyorsun ki, degmez onun için derler. bilmediklerindendir böyle demeleri. çünkü yürekleri aciyan kadinlar aglamazlarsa, ölürler. içlerindeki zehirdir onlari öldüren! aglayarak o zehirden kurtulur kadinlar, o irini temizlerler yaralarindaki! çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüsür yaralari. dönüsmemesi lazimdir oysa. o yüzden de bolca aglarlar. zaman geçer sonra. kadinlar kendilerine
sarilmayi ögrenirler. umarim ögrenirler, yoksa ruhlar sapkin yollara çarpar
kendini.
sapan ruhlarin dogru yolu bulmasi da yeni acilar demektir. bunu bilir
kadinlar, o yüzden eninde sonunda ögrenirler kendilerine sarilmayi...
çok aglayan kadinlar, bir çok seyden vazgeçen kadinlardir aslinda. her
damla olgunlastirir kadinlari evet ama olgunlastikça o safça inandiklari ask gerçegi onlarin gözünde küçülür. küçüldükçe degerini yitirir ve iste o zaman kendilerine sarilip, yeni bir kadin yaratirlar kendilerinden.
güçlü, yenilmez, magrur ve aska inanmayan... insanlar soruyorlar çogu zaman
neden bu kadar çok bekar kadin var diye; hepsi kariyer derdinde olan. çünkü inançlarini yitirdi o kadinlar. zamaninda yüreklerine o kadar çok igne saplandi ki, o kadar çok agladilar ki! artik kendilerinden baska bir
dogru olmadigina inaniyorlar, o yüzden kendilerine sariliyorlar. çünkü
biliyorlar ki sarildiklari adamlar onlari hak etmedi; hem de hiçbir zaman! hep
bir çikarlari oldu sarildiklari adamlarin.

e.. o zaman niye sarilsinlar ki! niye sarilalim ki! etrafinizda
yürekten aglayan bir kadin varsa bilin ki olgunlasiyordur. bilin ki, gerçekleri kabul etmeye baslamistir. bilin ki, artik askin olmadigina inanmistir.
bilin ki, sarilacak tek bir dogrusu kalmistir. o da kim, ne diye
sormayin artik. çok aglayan kadinlar, eninde sonunda kendilerine sarilirlar
çünkü! "

ALINTIDIR.
spor yapmış halinden memnun vücudun kendine sarılttırmasıdır.
Onun sarıldığını düşünerek kendine sarılmaktır. Yanlış bir davranıştır.