bugün

eğer bir kadın kendinden yaşça küçük birinden hoşlanıyorsa sübyancı olarak, erkek hoşlandığında ise normal olarak adlandırılan durumdur.
(bkz: abazanların liseli sevgili fantezisi)
(bkz: sübyancılık)
erkek için normal, kadın için anormal olan eylemlerdendir.
erkekse sorun yoktur da kızsa problem oluşturabilcek durumdur.
çifte standart uygulamalarından birini beraberinde getiren olay. kadın dediğin ya yaşıtından ya da kendinden büyük birinden hoşlanabilir, kural bu. erkek kendinden büyük kadınla birlikteyse ve özellikle de parası yüzündense bu, jigolo olur. ama ahlak yargıları nasıl calışıyorsa artık! bu jigolo bey toplumca hoş karşılanır. kadınsa taşlanır.
Sorun bunun neresinde bakıyorum, göremiyorum..

Bütün dünya yalandan bile olsa "seviniz, sevişiniz" mesajını veredursun; biz hâlâ karşılık da bulmuş bir sevginin yaş haddinden emekli olmasını tartışıyoruz. Başka kültürlerde bu var mıdır bilmiyorum. iki insan birbirini sevmiş, birinin önce doğmuş olması sorun olmamış, birinin tahminen erken ölecek olması sorun olmamış; kendine güvenmekte hazımsızlık çeken bir grup genç, karakterinin elverişsizliğinden dolayı kendine uygununu bulamasından mıdır nedir, sümme haşa allahsızlıkla itham etmiş, kart horoz demiş falan filan..

Sen kendinden büyük veya küçük birini sevemeyecek bazı kriterlere sahip olabilirsin. Bu son derece sübjektif bakış açısıyla başkalarının ilişkilerini garip de karşılayabilirsin. Ama hiçbir kuvvet, evliliklerinin 32. Yılını deviren ve aralarında 10 yaş bulunan anam ve babamın hiç kavgasız, yalansız, saygı ve sevgiyle yoğrulan kaderlerine laf etme curetine sahip değil!

Şimdi, gelin şu işi bi analiz edelim. öyle haybeye tu-kaka demenin manası yok. herkes her neredeyse elini vicdanına koyup konuşsun. kendisinden 15 yaş büyük hatice (ra) gibi bir kadınla evlenen peygamber (asv) örneği, aynı ömürde ilk eşinin vefatından sonra kendinden 33 yaş küçük, 17 yaşındaki aişe (ra) ile evlenmişti. rivayet edilenler her iki evliliğin de muhabbet ve sevgi ile gerçekleştiğini anlatır. bunlar, görmek isteyen gözler için uç birer örnekti aslında..

lafım dengini bulup da evlenen, evlenme planı yapan, aşkı tamamına erdirmeye niyetlilere olmayacak. çünkü onlar şanslı kimseler olarak yaşayıp giderler. bu lütuf onlara kafidir. daha fazla övgüye ihtiaçları yok.

şimdi,

türkiye şartlarında erkek, eğer üniversite okumuş ve yüksek lisans yapmışsa 26-29 arasında ekonomik özgürlüğünü alıyor. Yani en iyi ihtimalle 26-27 yaşında evliliğe maddi anlamda hazır oluyor. Manevî hazırlık ise kişiye göre. Kimisi 30 da yaşasa bir kadın sorumluluğunu taşıyabilecek ağırlıkta olmuyor. Kimisi, 20 li yaşlarında aile babası, koca, eş.. Yalnız bu adamın bile 35+ yıllarında değişime uğrama, ortayaş sendromuna uğrama riski yüksek..

Bu denklemin kadın tarafı ise tam bir felaket. 18'inden itibaren sürekli bu planlı kadınlaştırma çalışmasına mâruz oluyorlar. Seviyor, olmuyor. Sevgisini yansıtamıyor. Kendisi evlilik için bir erkeğe nazaran daha önce hazır olduğu için çoğu zaman yaşıtları tarafından kandırılıp cinsel hayata başlıyor. Hasbelkader bittiği zaman ise artık duygusal, bedensel ve ruhsal olarak kullanılmış oluyor. Kendisini kullanan erkek yaşıtı 5-6 yıl daha evlenmeme lüksüne sahipken, kızımız 25-26 gibi yalnızlık korkusu duymaya başlıyor. Bu da büyük oranda karakter ve tercihlerini değiştirip kendi olmaktan çıkmasını sağlıyor.

Gelgelelim bazı kızlar artık evlenilecek erkek olarak nitelenen "karakterli, işi, gücü olan, kadına saygılı" özellikleri ile efendi erkek tanımına sıkışan ve henüz aklı başına gelmemiş kızlar tarafından pek de tercih edilmeyen tiplere yöneliyorlar. çünkü insan doğasında gizeme, asiliğe, dengesize karşı bir merak var. aha çarşaf çarşaf yazıp çiziyoruz burada.. etkisi sıfır. halbuki insan her hatayı yapacak kadar uzun yaşamıyor.

yine de kadın için belli yaşın üzerine çıkınca aslında durum anormal olmaktan çıkar. anormalken bile kadına değil erkeğin densizliğine bağlı etkenler sözkonusu. zaten 25 yaşını geçmiş kadın da erkek de olgunluğa ulaşacağı için (istisnalar hariç) yaş, önemsiz bir rakam kümesi olmanın dışında bir işlevi yok.

Akıllı erkek bu dinamiklere hakimdir. bu yüzden kendisini son liman olarak gören kadının başından neler geçtiğini tahmin eder. Zaten kadın birazcık dürüstse olanı biteni anlatacaktır. Son liman olarak görülmek oldukça onur kırıcı bir hadisedir sanırım irdelemeye gerek yok. Eğer arada ciddi bir frekans ve aşk yoksa muhtemelen erkek kabul de etmeyecektir. O da diğer erkek gibi avcı olmak isteyecek, toplayıcı olmayı reddedecektir. o yüzden duygusal açıdan yıpranmamış, karakter açısından da yaşananlara bağlı olarak değişmemiş, e hadi diyelim kandırılarak bekaretini kurdun boğazına ciğer gibi asmamış kızları beğeniyor. eğer kendisi de kandıran erkek sınıfından değilse anasının ak sütü gibi helal olsun..
arada birkaç yaş farkı olsa bile bazen garip hissettirir ama nüfus cüzdanındaki rakamın daha küçük olması yüzünden bir insandan vazgeçiyorsa insan kalbini kapatıp gitmelidir.
hoşlanma eylemini gerçekleştiren kişi bir kadınsa ; karşındakinin üstüne düşmek , şımarmalarını görüp anlayışla karşılamak , arkandan gelen erkeğe kapı tutmak gibi hadiseler cereyan edebilir. hele karşındaki babyface diye tabir edilen cinsten yaşından küçük gösteren biriyse vay bana vaylar bana.. sen de genç biri olmana rağmen kaptın çıtırı diye geyik yapan organizmalar olabilir. karşındaki senden daha olgun düşünen bir bünye olmasına rağmen çocuklaşır , hanginiz daha otaku (!) olduğuna dair yarışlara girebilirsiniz. friend zone müessesine hiç olmadığınız kadar aşina olur , abla deme lazım olur (bkz: kendinden tiksinmek) lafından hiç olmadığınız kadar korkabilirsiniz.

en son ortaokula benden bir sınıf küçük çocuğa capri sun ısmarken böyle zengin ve kodaman teyze gibi(!) hissetmiştim.. so what?