bugün

* *
tanım 1: insanın kendisine dönmesi, muhasebe etmesi, durum değerlendirmesi yapması.
tanım 2: şizofrenik hareketlerde bulunma sonucu ortaya çıkan durum.*
Doğanın bana verdiği bu ödülden
Çıldırıp yitmemek için
iki insan gibi kaldım
Birbiriyle konuşan iki insan.*
biz hastalarımıza üçüncü bir ses araya girip parazit yapmadıkça endişe etmemelerini tavsiye ediyoruz.
en çok yaptığım şey. başkalarıyla konuşmaktan çok kendimle konuşmayı , kendimi dinlemeyi daha çok seviyorum.
not: şizofren değilim.
kendimi psikolojik problemleri olan bir insan gibi hissetmemi sağlayan eylem. arada kavgada ediyoruz böyle.
delilik degildir ben normal karsılarım.
şizofrenliktir.
Zaman zaman yapılması sağlıklı olan eylemdir.

Başımıza ne geldiyse, kendi kendiyle konuşmayı bilmeyen, kendini sorgulamayan, eleştiremeyen denyolar yüzünden geldi.

Konuşun efenim, konuşmak iyidir!
iyi gelen bir eylemdir. insanın kendi iç sesini dinlemesi kadar doğal ne olabilir?
başkası yakalayınca utanılan eylemdir.
kendi kendine konuşmak aslında bir işi yaparken daha iyi odaklanmanızı sağlar.Bazen de bir yanlışınızı anlayabilirsiniz.
hayatda prensiplerinizi kurarken de önemi vardır.
tabii ki yalnızlık ve de boş vakitler bunun en büyük nedenleri.
Şizofreniylede ayırt etmek gerekirse başkasıyla konuştuğunuzu düşünüyorsanız o zaman ciddi bir psikolojik boyut kazanmış demektir.
bazen kafamızın içinde dolaşan ve gün içinde karşılaştığımız anlamsız kelimelerin bir araya geldiği saçma ve cevapsız diyalog hali.

- ağzımı açmadan konuşamaz mıyım?
- saç neyden yapılmış?
- safra kesesi ne demek?
- https://www.kayatadilat.com/
- alçıpan ustası kim?
- orangutanı kim bulmuş?
yetmiyor aynanın karşısına geçip konuşuyorum
3 saat 5 saat sabaha kadar..

kime ne ulan.

ağlıyorum gülüyorum
bazen kendi kendime iyi geliyorum
bazen kendimi dinliyormuş gibi yapıyorum

En azından kalbim ağrıyor deyince takma kafana diyen beyinsiz insanlarla uğraşmıyorum.
Rahatlatıcı bir eylem,daha bilinçli hareket etmeyi sağlar.
bir samatya anlatışı
geceleri sokaklarında sarhoşlar gezer samatya sahillerinin, şarapçılar gezer, kafası bir dünya tipler ve olmazsa olmaz cerrahpaşa tinercileri, balicilerde vardır esasen ama onlar bir köşede bali sakızı çiğnerler, bir hayal dünyasındadırlar, iki kişilerse birbirlerini işetir bir parmak şıklatmayla yıldızları söndürürler ( onlar öyle görür ) bir başka bir güzeldir kafası balinin. o sokaklarda, o dalga kıranın etrafında yürümek, oralara gömdüğün geçmişten izler aramak, hastanenin bahçesindeki tavşanının mezarını ziyaret etmek, belki 10 sene önce yaptığın piknikte o taşın kenarında toprağa sapladığın çubuk parçasını ararmak.lan bulsan belki her şey düzelecek ? yok bulamazsın. anca bela seni bulur bu saatlerde, ya da sen belasısındır birilerini bulursun.

kan dökülür her halükarda…

gece içmenin, açık havada içmenin, yalnız içmenin, soğuk havada içmenin tuhaf bir kombinasyonu vardır, cebinde yüzbinlerce dolar olsa çilekeş olursun, çilekeş olsan cebinde yüzbinlerce dolar varmış gibi yürürsün, sen içersin gece ayıltır, sen içersin açık hava ayıltır, sen içersin yalnızlık ayıltır, sen içersin soğuk ayıltır diri tutar. sesin yarak gibidir paket paket sigara içmekten şarkı söylersin yakamozlara, tenin buz gibidir içten erirsin ateş basar, dalgakırandan deniz zerre zerre uçuşur tenine yapışır, tuz kokarsın aş kokarsın deniz kokarsın, uzaktan bir sima fark eder şarkını yavaş yavaş, düşe kalka o dalgakıranda ilerleyerek gelir, şarkı söylüyorsan sarhoşsundur, sarhoşsan içemeyeceğin daha içmemen gereken içki yanında olabilir, çökülebilir ona.içkisi varsa parası da vardır diye gelir, parası…

kan dökülür her halükarda…

insan vururken bile, kırarken bile kanar mı? yumruğunda diş izlerinden sıyrılmış derileri kopara kopara yürürsün.yerde damla damla kan izlerini takip edersin, daha önce de buradan gitmiş kanayarak biri, uzaklaştıkça yarası açılmış sanki, lekeler gitgide büyüyor fark edersin, fark edersin bunlar senin bir önceki yolculuğundan hatıralardır kan içen sokaklara.yahu ne canım kaldı samatya ? daha ne istiyorsun, bir kere kanamadan gelip gidemeyecek miyim ben? gidemezsin.

kan dökülür her halükarda…

ait olduğun bir dünyadan ait olmadığın bir dünyaya adım attığında sanarsın ki uyum sağlıycan, sanki o dünyada yaşayanlardan biri olucan, mutsuzsan dünyanda ve mutluysa o yeni dünyadaki insanlar sanarsın ki sen de mutlu olucan, ama bir bakarsın ki o dünyada mutlu olanlar zaten orda doğan, orda olan ve birbirinin hemşehrisi olan insanlar, sana yollar diken, yok yine de girersin o dünyaya 1 hayalin peşinden, parça parça ola ola o hayalin peşinden.

kan dökülür her halükarda…

yaklaşınca görürsün gülenlerin hepsi birbirine hikayeler anlatıyor, lan bi dinlersin hepsi birbirine nasıl da birilerini ağlattığını, nasıl da yıprattığını, nasıl da kandırdığını anlatıyor, nasıl da hayatını siktiğini, nasıl da ite köpeğe güldürdüğünü, nasıl yendiğini, nasıl yendiğini, nasıl yendiğini anlatıyor. galiplerin dünyası burası, bunda gülecek ne vardı ki, bu kadar hırs yapacak, bu kadar ben diyecek, bu kadar kahredecek ne vardı, yukarıda allah size de yok mu ? burası galiplerin dünyası evet dersin, lan köpek sen kanıyorsun onlar pırıl pırıl, sen kanıyorsun onlar ışıl ışıl, buradan içeride bunlar dışarıda samatya var, buraya gelirken zaten diken yollar yırtmış tenini paçavraya çevirmiş, bir de dönüşü var, bir daha parçalanırsın.

kan dökülür her halükarda…

kalırsın 1 başına samatya nın ortasında, bu semtin sahte baharlarında bile kelebekler uçmuyor, bu semtte kelebekler cepten çakı olarak çıkıyor, bu semtte votkanın vişnesi yok, kırmızı rengini kan veriyor, bu semtte bile evet bu semtte bile esasında birileri mutlu olabiliyor. sanırım en çok bu kanatır, belki bir çift göz kanatır, belki hayatın boyunca hiç olamayacağın, olma fırsatı bulamayacağın adamların gözünde canlanan hayali kanatır, jon snow u bıçaklayan gece nöbetçileri gibi her biri gelir bir bıçak sokar geçer hırsla, al sana, senin yüzünden asla gerçek olamayacağım, şaşkınlıkla izlersin, şaşkınlıkla kanarsın, lan ben size ne yaptım sizden biri olmayı hayal etmek dışında, olmadı napalım ölelim mi ? yine mi ölelim vicdanını siktiklerim. ölürsün, bir cesedini daha orda bırakır fatiha sını okur ev diyemediğin, yıllar sonra bile gece aniden uyandığında nerdeyim ben diye zıpladığın sözde evine gidersin. kapıyı anahtarla açıp da girdiğinde bir bakarsın ki orda kucağında laptop uyuyorsun bir kabusa dalmış. bir samatya anlatışını bitirmişsin bile çoktan, sanki her paragraftan sonra yazınca bir sik oluyormuş gibi yazıyı yine **kan dökülür her halükarda** diye bitirmişsin işte.kafan allak bullak olur, hiç kalkmadıysam neden kanıyorum, kanıyorsam bu anlatışı kim yazdı. saldırırsın kucağında laptopla yatan kendine. kendi kendinin karabasanı olursun. bir kavga çıkar bir boğuşma olur kan revan eve gelen sen ve evden hiç çıkmayıp bunları yazan senle.demin bıçaklayanlar ise bu sefer kavgaya karışmaz, zira bu sefer olay baya bir şahsi.

kan dökülür her halükarda…
Geceleri çok oluyor bu. Gün içinde bazen bir soru mırıldanıyorum kendi kendime, biraz sonra tekrar kendim cevaplıyorum. Tek bedende iki kişi toplanmış gibi. Biri soruyor diğeri cevaplıyor. Sanırım içimde birden fazla iç ses var.