bugün

Derdin tasanın üzüntünün üstünde ince derin bir duygu.
Kader ve keder..
içinizde anlatılmamış bir hikayeyi sürekli taşımaktan daha büyük bir acı yoktur.

Zora Neale Hurston.
"...insanın kederli günde kendisiyle birlikte üzülecek bir dostu olmalı..."

(Katre-i Matem - iskender Pala)
yoğun hüzün.
Her insana hayatının belli dönemlerinde uğradığı acı.
Evet her insana en zengininden en fakirine, en sağlıklısından en hastasına.
Çünkü bu dünyada her şey bir gün fena ve zeval bulur. Ve istinasız bir şekilde lezzetlerin bitişi her zaman azap verir.

Kimisi bu haldeyken kendine uyutucu içki, sinema ,futbol, siyaset v.s bir şey bulur. Hislerini geçici süreliğine iptal eder. Onlarda bittiğinden. Daima Azap çeker. Kusur ona aittir.
Kimisi imtihan olduğunu bilir sabreder, rabbine yönelir. Şükreder. Hayatın vazifesini yapar.

Hayat bu şekilde gidip, gelir. Ahiret deki defterini iyi yada kötü amelleriyle doldurur.

Musibetten şikayet eden kardeşim unutma, en çok musibetlere uğrayanlar ilk önce peygamberler, daha sonra evliyalar, daha sonra insanların kamilleridir.

Yemin olsun, kuşluk vaktine;
Kararıp sakinleştiğinde geceye ki;
Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.
-Duha, 1-3.
Şu kevn-ü fesad yani oluş ve bozuluşların birbirini izlediği âlemde kesinlikle geçici olan bir durumdur. Yani demem o ki "Bu da geçer ya Hû".
Bir zamanlar yemyeşil olan yaprakların zamanı geldiğinde sararıp dökülmesi gibi bir şey olsa gerek.
Bir, yüksekteyken Yavaş yavaş düşmek.