bugün

ortaokul ve lise yıllarında, sanki bir seçmeli dersmiş gibi, kimi kesim tarafından çok önemli adledilen bir sanattır.

kavgaya adam çağırma sanatının en önemli hususlarından biri, kavgaya çağırılan adamın kesin bir itaat etme durumu ile, kiminle ve neden dövüşeceğini bilmeden kavgaya gelmesidir.

kavgaya çağırılan adamların %80'i bu tipte olurken, %20'si de arabulucu rolünü oynayabilecek ağır abiler olmalıdır ki; yenilme durumu söz konusu olduğunda dayak yemeden ortamdan uzaklaşmak için zaman sağlayabilsinler.

kavgaya adam çağırma sanatı, aynı kavga sanatında olduğu gibi okulun arka kapısında gerçekleşir, zaman zaman müdür, müdür yardımcısı veyahut jandarma da bu sanata iştirak ederek, yarım kalmasına neden olabilirler.

alperen ocaklarının bu sanata tepkisi olmadığı gibi etkisi de büyüktür.

(bkz: çok pis dayak geliyor gibi)
(bkz: haydar abi kop gel mevzu var)
boş iştir. konuşularak halledilmelidir bir durum varsa.
kavgaya çağrılan kişi sanki yılların gangsteridir. mevzu başkasına şöyle anlatılır;

-abi adam geldi elinde kelebek, dedi "nerde lan bizim aslan parçası çıksın da karşımıza görsün ebeyinkini"
-oooofff abi neymiş lan öyle,nerden bulmuşlar herifi
-ya işte esrar falan içiyor,hapis yatmış manyağın teki
-vaay amk neymiş lan
- abi gel mevzu var.
- ne oldu koçum?
- abi beni dövdüler, ağzıma ağzıma vurdular, üstelik 7 kişi girdiler, anama bacıma sövdüler abi, valla bak abi, bıçakta çektiler ben tektim, adamlar çok kişiydi abi.
- siz mi dövdünüz bu genci? utanmıyormusunuz 7 kişiyle dövmeye, bıçak çekmeye?
- yok abi ben tektim onlar 7 kişiydi ben aradan onu elime geçirdim oyle oldu yoksa ne bıçağı ne 7 kişisi abi.
- ulan kemal allah belanı vermesin.
abi senle 20 kişi olduk.

aslında 7 dir.
+ ağbi gel olay var.
- bak ben oraya gelirim. adamlar gelmez, dövecek kimseyi bulamam, seni döverim.
+ tamam ağbi.
(bkz: hacı kop gel günahlarından kavga var)
haydar, benim kamyonu al, kahvedekileri topla gel.
kahramanlar:
berkecan
hayri
nazlıcan * *
olay:

ne bileyim işte. berkecan yolda yürürken, nazlıcan'a omuz atmış olsun. *
-----
nazlıcan: yavaş koçum yavaş.
berkecan: ne? ne diyon oğlum sen. ne yavaşı.
n: lan adam gibi yürü delirtme beni. sıkarım bacağına.
b: bekle lan sen burda. bekle tamam mı. dümbük bekle. *
----- *
b: kanka naber? berke ben.
selami: vay kanka. iyi senden naber. bugün geliyor musun akşam aylık oynayacağız sokakta. alman len. ehehee.
b: * he yok kanka senden bişi rica edecektim ben. bizim aşağı mahallede yürüyordum da lavuğun tekiyle dikleştik. tek dövecektim de kardeşim selami de antrenman yapmış olsun diye çağırayım seni dedim. eheehee. *
s: hee. iyi etmişsin. geliyorum kanka. adres versene.
b: söylüyorum...
-----
berkecan, az sonra olay çıkacak mekana doğru ağır adımlarla yürümektedir. bu arada sağlam diye bildiği bir kaç kişiyi daha telefonla arayıp çağırmıştır. hepsinden de olumlu yanıtlar almıştır. hepsi tam saatinde mekanda olacaktır. berkecan, olay yerine gelmiş, tek başına kavga edeceği adamları beklemektedir. *
aradan beş on dakika geçer karşı taraf uzaktan gözükür. allahtan nazlıcan adam çağırmamıştır. berkecan rahatlar.
derken, biraz daha dikkatli bakınca berkecan, arkadan bi 8 kişinin daha geldiğini anlar. * *
-----
nazlıcan: selamunaleykum bilader.
berkecan: aleykumselam nazlıcan. adamlarım geliyor. 5 dakika sabret sen. *
nazlıcan: hadi bakalım.

aradan yarım saat geçer fakat ne ayı selamı, ne de diğerlerinden haber yoktur.
-----
n: seninkiler yok herhalde. gel teke tek çıkalım da bitirelim şu işi.
b: şu arka sokak diye biliyor bizim elemanlar. dur bi alayıp geleyim şunları.
----- *
-----
saat 19:00 suları...

selami: kanka sen üç sektirdin. geç kaleye.
berkecan: tamam aq. geçiyorum. abanmak yok ha.
insanların gücünün yetmediği kişilerle karşı karşıya gelmekten korkması üzerine yaptıkları bir girişimdir.
(bkz: çıkışa gel lan)
kahvehanede öğrenilebilecek sanat.
kavgada nasıl adam çağrılır'ın yaşanmış ama başarısız olmuş bir örneğini anlatayım.

lisede olduğumuz dönemler. kanımız fazlasıyla hızlı akıyor tabi. hani nasıl diyeyim, el yumruğunu yemeyen kendininkini balyoz sanırmış derler ya öyle bir dönemdeyiz. grupça dolaşmalar, havadan nem kapmalar filan değişik hallerdeyiz. bir de şöyle bir gerçek var: perşembe akşamları kurtlar vadisi var show tv'de, cuma günü banko kavga oluyor okulda. hepsi de siktiriboktan sebepler. ne bilim kantinden patates ekmek alırken sıra kapma, ne bakıyon lan, gözünün üstünde niye kaş var gibi sebepler. anlayın yani.

ben de öyle iri kütleli, boylu poslu bir adam değilim o zamanlar. kendi götüne güvenecek kadar meydan okuyamam sağa sola ama grup halinde dolaşınca yiğitlik yapabiliyorum. buna grup psikolojisi mi dersiniz arkana mı güveniyorsun dersiniz, takdiri size bırakıyorum sevgili yazarlar. bir de üst sınıflar abilik yapıyor filan diye nasıl gazlıyoruz birbirimizi. abilik dediğime bakmayın. teneffüslerde denk gelince "var mı karışan eden?" diyorlar. genelde yettiğimiz için "yok" diyoruz. ama kendilerince verdiği bu sigortadan dolayı da getir götür işleri yaptırıyor piçler.

her neyse, yine o tarz bir oluşumda cuma sabahı bu sefer ben birine dikleniyorum. sebep de basketbol topu bunun önüne yuvarlandı, at dedik atmadı. çok önemli yani, adam öldürülse yeridir. mevzuya bak.

çıkışta kavga olarak randevulaşıyoruz karşı tarafla. karşı taraf dediğim de aynı okulda 9. sınıflar. abartısız söylüyorum tüm 10. sınıfları ve yan okuldan destekçileri toparladık örgüt olarak. yan okuldan destekçi olarak adlandırdıklarım da öğle aralarında beraber tek dal sigara içtiğimiz adamlar. biz anadolu lisesindeyiz diye bebe muamelesi yapıyorlar, bir şey demiyoruz. sigara otlanıyorlar sesimizi çıkartmıyoruz filan. kavgaya geliyor olma sebepleri de bunun diyeti yani.

okul çıkışı biz, abartmadan söylüyorum 80-90 kişi varız. bizim adana'da meşhurdur, oralılar bilir büyük kavgaları. sayımız fazla diye zaten kendimizi tanrının yeryüzündeki vücut bulmuş hali gibi görüyoruz. bunlar bir geldiler. kavga ettiğim çocuk ve yanında 3-4 tane abi. abilerin de maşallahı var biscolata erkeği gibiler. boy, kas, ihtişam hepsi var.

çıktı içlerinden biraz daha sözü dinleneni. "kim kavga etti lan" dedi. dedim "ben". "gel lan" dedi. seve seve (!) gittim. bacağım kadar kasatura çıkardı. "burda arkadaşı için ölmek isteyen kalsın gerisi yol alsın dedi."

bakmayın önde durduğuma, kavga benim kavgam olmasa ben de giderdim. oldum olası sevmem ama arkadaş ortamı, dışlanma korkusu derken dahil olmak durumundaydım senelerdir. doğrusunu yanlışını tartışmıyorum ama o zamanlar bu sebepler önemliydi insan hayatında. sigaraya da aynı korkularla; dışlanma korkusu ve arkadaş ortamı gibi sebeplerle başladım. allah hepsinin belasını versin.

neyse konuya dönelim, biz 10 kişi ya kaldık ya da yokuz. kalanlar da höd deseler arkasına bakmadan kaçacak tipler. ağır delikanlı kardeşlerin hepsi gitti zaten. kalanların da derdi tahminimce, yıl sonuna kadar "bak kavgana bile ölümüne kaldık." deyip serbest sigara otlanma hakkına sahip olacak it kopuk tayfası.

sıçtık derken diğer bir abi bana bastı tokadı sebep yokken. zaten tırsıyordum, iyice allaha emanet hale geldim. "seni burda öldüreyim mi?" dedi. yapma etme derken diğer çocuklar da geri adım atmaya başladı. o sözü geçen kasatura çıkaran abi kaldırdı beni "kavga etmeyin gençler, kavga kötüdür. üzülürsünüz. okuyun okulunuza bakın" filan diyerek sosyal mesajlar veriyor bu sefer.

"lan daha 3 dakika önce kasatura sallayan sen değil misin, şimdi akıl mı veriyorsun göt" diyemediğim için "tamam abi." dedim.

o günden sonra anladığım tek şey kavgalarda kimseye güvenmeyeceğim. hayat kavgasında da kimseye güvenmem, fiziksel güç gerektiren kavgalarda da hiç kimseye güvenmem.

"ben kendime yeterim, yettiğim kadarıyla da yetinirim, yetinmesini bilirim." hayat felsefem de budur.

kalın sağlıcakla. çok uzun olduğunun farkındayım, kusura bakmayın *
Ya olm bu kadar uzun yazmayin .
güncel Önemli Başlıklar