bugün

kasada kredi kartının limit bilgisinin beklendiği an(zincirleme belirtili isim tamlaması ve tecahülü arif zenaaatı)

sanki bana kabir azabı mnskym!

yazıya normalde şöyle girmem lazımdı:

ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu global ekonomik kriz nedeniyle derinleşen uçurum fakirlerle zenginleri günden güne daha da uzaklaştırıyor birbirinden. ve bu bağlamda falan filan..

ya da:

bazılarınızın limitle hiç işi olmadı. bilkent üniversitesinin minili çocuklarının mesela. ya da bazıları hiç kullanmadı kredi kartı. "alırsam nakit alırım arkadaş, cebimdeki paranın hesabını bilecek bi adamım" diyerek.

hiç olmadı keşke şöyle başlasaydım:

başbakanımızın da dediği gibi kredi kartıyla borçlanmak dürüstlüğümüzden ödün veriyor ama ben böyle bir şeye bulaştım ne yazık ki bik bik bik..

ama değil be hacı. illa bi açıklamaya gerek yok. maaş zamanı hesabıma dünyalar yatmıyor ve benim bazen kazandığımdan büyük hayallerim olabiliyor.

kredi kartını bu yüzden kullanıyoruz. oradan alıp ötekine, ötekinden alıp diğerine ödeyerek geçiriyoruz günleri. açıkçası bu yaşımda da bunları hesaplayarak ömür tüketemem kusura bakma. canımın istediği kotu giyiyorum, istediğim italyan kesim ceketi sırtıma geçiriyorum. heee borç bizim borcumuz aga, orda tereddüt yok!

gelgelelim o kasada böyle cesur, böyle gözükara, böyle hırpani ve hoyrat olamıyorum mnskym.

arkada alışveriş canavarı hanım ablalar birikmiş. "zaradan çıkayım da mangoya gideyim, turkcelle % 25 indirim var diyollaaar" diye içgeçiren ablalarım birkmiş arkamda, kuyrukta. ve ben sevdiğim bi trikoyu almak için limitime sığınmışım mecburiyetten.

kart, post makinasında. "şifreyi girin lütfen!".

tik tak tik tak..

o an var ya beni iyi bi sikseniz bu kadar acı vermez lan! yemin ediyorum kabir azabı!
(bkz: soğuk terler dökmek)