bugün

kentlilerin asla anlayamayacagı duygu. N.B.Ceylan'ın mayıs sıkıntısı filminde iliklerinize kadar duyarsınız.

"Kasabalar, adeta birbirinin kopyasıdır ve devletin şekillendirmesi kasabaların hücrelerine sinmiştir. Her kasabada ufak fakat modern olduğunu ve varlığını devletin bir parçası olarak sürdürdüğünü haykıran bir meydan vardır mutlaka. Bütün yolların çıktığı, kasabanın gururu bir meydan!"
" “Kasabalarda hayat bozkırda yapılan yolculuklara benzer. Her tepenin ardında 'yeni ve farklı bir şey' çıkacakmış duygusu, ama her zaman birbirine benzeyen, incelen, kıvrılan, kaybolan veya uzayan tekdüze yollar.”

"Sürekli kasabada yaşayanlar, onun haline, uyuşukluğuna, amaçsızlığına alışmıştır. iki arada bir derede kalmak kasabanın olduğu gibi onların da kaderidir artık. Mayıs Sıkıntısı'ndaki Emin gibi ömürlerin vakfedildiği bir iş edinmeden vaktin geçmeyeceği bu kasabalarda boğulmak için şehirden gelmeye de gerek yoktur. Saffet gibi gençler de kasabaya sığmaz. Kendileri olamazlar kasabada. Aslında bu da kasabanın kaderidir. Kasaba, ne şehir olabilmiş ne de köy kalabilmiştir. "